Nour'un gülümseyen yüzü perdenin ardında göründü ve "Aferin. Sandığım ve göründüğün kadar işe yaramaz değilmişsin." dedi.
Eğer bu iktidar oyununu kendine yakışan şekilde -alçakça- oynamak istiyorsa, ona istediğini verecektim. Seth bir sonraki Firavun olacaktı, hanedan asla değişmeyecek ve bir gün Nour Firavun olmayacaktı. Buna izin vermeyeceğimi biliyordum. Buraya, bunun için gelmiştim. Tarihte adı bile olmayan Seth'i korumak için. Belki bu benim elimde olan bir durum değildi, ama canım pahasına onu koruyacaktım.
Seth'i öldüreceğimi düşündüğü için izin vermişti o gece o odaya girmeme. İçten içe bunu umut etmişti, planı yavaş yavaş ilerleyecek ve hanedanlığı ele geçirmesi daha da kolaylaşacaktı. Ama işte tarih değişiyordu ve değişen tarih bir kez daha aynı kalemle yazılmazdı, onun adını bir zamanlar yazıldığı tabletlerden söke söke silecektim.
Kelebek etkisiyle gözlerimi açtığım bu tarih, büyük bir değişimle gözlerini kapatacaktı.
Ellerimi göğsümün üzerinde bağladım ve ona acıyan bakışlarımı yönlendirdim "İktidar kirli bir oyun." diye fısıldadım "Ve bu kirli oyunu kaybetme zamanı bu kez sende gibi görünüyor Vezir Nour."
Dudağının kenarı yukarıya kıvrıldı "Merak ediyorum." dedi ve üzerime doğru yürüdü, aramızda bir adım kaldığında ancak durdu "Benden nefret etmenin bir nedeni var mı yoksa bu tavrı tüm dünyaya takınan ucuz fahişelerden biri misin?"
Onu deli edecek gülümsememi dudalarıma takındım "Prens Seth'in ölümüne göz yummak istedin. Daha büyük bir sebebi olabilir mi nefretimin?" Parmağımı burnumun ucuna götürdüm ve kokusuna tahammül edemediğimi fark ettim "Ucuz bir fahişe olsam bile, senden daha şerefli olacağım kesin Nour, sen sofrasında oturduğun o insanlara ihanet etmek için değil gün, saniyeleri sayıyorsun."
"Nereden geldiği bilinmeyen bir çöl fahişesisin. Mısır, senin gibileri çok gördü ve hepsinin yeri firavunları öldüğünde onlarla birlikte diri diri gömüldükleri piramitler oldu."
Derin bir nefes aldım "Prens Seth'le birlikte ölmekle ilgili bir sorunum olduğunu mu zannediyorsun? Ölümden korkup kaçacağımı?" başımı iki yana salladım "Asla. Prens Seth ölecekse de, hak ettiği hayatı yaşayarak ölecek. Bir suikaste kurban gitmeyecek ve hanedanlık.." birkaç saniye duraksadım ve gözlerindeki nefretin tadını çıkardım "Hanedanlık asla aile değiştirmeyecek, hele senin ellerine- asla!"
Yüzümü avuçlarının arasına aldı "Şayet düşmanım olmak istiyorsan, başardın. Ve ben düşmanlarıma karşı, onların ölümü dileyecekleri kadar acımasızımdır."
Bana dokunuşundan kurtularak geriye adım attım. Yüzünün yandığını anlayabiliyordum. Onu tahmin edemeyeceğim kadar çok kışkırtmıştım ve ilk işinin benden kurtulmak düşüncesi olduğuna emindim. Bir Veziri kızdırmak, Firavunları karşına almaktan daha korkunçtu. Vezir Nour'un ikinci karşılaşmamızda söylediği gibi, bu krallığı o yönetiyordu. Bedenimdeki yaralar onun eseriydi. Ama yanımda bir Prens olduğunu inkar edemezdim ve ben zekiydim. Ondan daha zekiydim ve onun adımlarını ondan daha önce tahmin edecek kadar da iyi tanıyordum. Hasan hiçbir şekilde değişmemiş olarak yüzyıllar sonra karşıma çıkmıştı. Bu iki insan aynı kişilerdi ve ben bir adım öndeydim önceki hayatımda Hasan'ı en az kendisi kadar iyi tanıdığım için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asenath | Firavun'un Ruhu ♡ 𝐃𝐔̈𝐙𝐄𝐍𝐋𝐄𝐍𝐈̇𝐘𝐎𝐑
Historical FictionBen Asenath. Prens Seth'in biricik hizmetkarı. Bir Firavun olduğunda, uğruma kendi kız kardeşini öldürdü. Ben Asenath. Canı beş para etmez bir köleyken, Mısır'ın Kraliçesi olan Asenath. & Binlerce yılın sonunda lahiti ilk kez aralayan kişi olma ş...