2. 🦋

14.8K 734 288
                                    

Aşağıya indiğimizde her yerde dijital bilgisayarlar vardı. Tam teknolojinin ilerlemiş şekliydi. Elif'in elinde deney tüpü vardı bir şeyler yapıyordu. Emre ise dijital bilgisayarların başında uğraşıyordu. Sol tarafa döndüğüm de üstü örtülü büyük bir şey vardı. Acaba yeni icatları bu muydu? Baya da büyük bir şey. Ne olabilirdi ki. Merak ediyordum, çünkü dayımın yaptığı şey önemli ve muhteşem bir şey olurdu herhalde. Işıklar fazla yanmıyordu. Loş bir ortamdı. Gerçekten de o televizyonda gördüğüm bilim adamlarını laboratuarlarına benziyordu. Baya güzeldi.

"Vay vay vay halamın kızı gelmiş, görüyor musun hangi fırtınalı rüzgar attı seni buraya? Fırtınalı diyorum dikkat edersen. Çünkü seni buraya başka bir şey getiremezdi." dedi Emre.

Emre ye cevap vermeden Elif gelip bana sarılmıştı.

"Hoş geldin canım ya seni çok özledik Efsun."

"Hoş buldum Elif." Elifle sarıldıktan sonra Emre'ye döndüm.

"Emre biliyorsun ya son sınıf ve bu dönem çok yoğunum."

"Ya tamam anladık çok yoğunsun. Bak ben daha yoğunum bu saatlere kadar çalışıyorum."

"Ya ne demezsin sen daha çok yoğunsundur Emre."

"Ben de seninle çalışıyorum Emre sen oturduğun yerden çalışıyorsun benim yaptığım iş daha zor. Hep ayaktayım. Deneyler yapıyorum. Orada oturmak mı zor yoksa deneylerle uğraşmak mı?" diye söze girdi Elif.

"Kızım sen orada bir şeyleri karıştırıp duruyorsun benim yaptığım öyle bir şey mi? Ben burada aklımı çalıştırıyorum. Benim aklım yoruluyor anlıyor musun beni? Biraz bastırarak söylüyorum o güzel aklın güzel algılasın diye."

"Seninle hiç uğraşmayacağım Emre. Devamlı bilgisayara bakmaktan aklın uçmuş senin." kendi aralarında atışmaya başladılar yine kardeşler.

"Hadi bakalım yukarı çıkıp yemek yiyelim çocuklar." Dayım söze girmeseydi eminim ki bu atışma daha da büyüyecekti.

"Çok acıkmıştım zaten iyi olur."

"Sen ne zaman doydun ki Emre hep açsın zaten."

Dayım yukarı çıkmıştı. Elifle, Emre de son işlerini hallediyorlardı ve tabii bu arada da atışıyorlardı her zamanki gibi.

"Siz var ya ikiniz de beni çok kıskanıyorsunuz. Ben ve fit halım karizma halim sizi çok kıskandırıyor." Emre'nin bu sözlerine çok sinir oldu Elif.

"Ya ne demezsin seni öyle kıskanıyoruz. Hele ki kaslarını çok kıskanıyoruz keşke diyorum ki bende de olsa ne yakışırdı Efsun demi." dedi Elif, alaylı bir ses tonuyla.

Elifle kıkırdadık.

"Yaptığınız espri bile çok bayat benim ne dediğimi anlamanız için kişinin aklı olması gerek ama o siz de yok maalesef " dedi Emre.

"Yine saçmalamaya başladın Emre."

"Bak öyle dedin ya aklıma ne geldi saçmalama Bihter sen Bihter Ziyagilsin."

Emre kahkaha atıyordu.

"Emre gerçekten salaksın."

"Teveccühünüz hanımefendi."

Elif, Emre'nin omzuna yavaşça vurdu. Emre sanki acımış gibi omzunu tuttu.

"Kızım ne yapıyorsun sen omzum kırıldı lan ne ağır ellerin var."

"Emre beni sinir ediyorsun."

"Sen beni kıskanıyorsun ya ondan bana çok sinir oluyorsun. "

"Seni neden kıskanayım salak sen benim kardeşimsin kardeşler birbirini kıskanmaz. Salak ben senin ABLANIM."

"Ablacım çünkü ben senden daha akıllı daha zekiyim ve erkek olmama rağmen daha güzelim. Babamın da en sevdiği evladıyım. "

"Ben anlamıyorum bu kelimeleri nereden buluyorsun acaba. Bir uygulaması filan mı var?"

"Ne yapacaksın kendin için mi kullanacaksın."

"Yok eğer kullanıyorsan silecektim. Yoksa bu gidişle akılın kaybedeceksin."

"Artık bu tatlı kavganızı bıraksanız da yukarı mı çıksak Dayım bizi bekliyordur şimdi."

Elif üzerinde ki doktor önlüğünü çıkardı. Emre de dijital bilgisayarları kapattı. Birbirlerine sinirle bakıyorlardı. Ben onların bu hallerini çok seviyordum. Emre biraz abartılı konuşuyordu ama Elif de onun ağzının payını vermeyi iyi biliyordu.

Yukarı çıktığımızda mükellef bir sofra bizi bekliyordu. Sofra da yok yoktu. Evlerinden bir kadın çalışıyordu muhtemelen o yapmıştır Dayım ve Elif'in yemek yapmakla pek araları yoktu. Emre çok güzel yemek yapardı ama sadece kendine.

Geçmişe Bir BiletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin