3. ☘

11.9K 676 285
                                    

Yemeğimiz yedikten sonra salona geçtik. Dayım benimle konuşmak istediğini söylemişti yemekten sonra.

"Evet benimle ne konuşacaksın dayı."

"Aslında bu konuyu sana daha sonra anlatacaktım. Tamamen emin olduktan sonra anlatacaktım konuyu. Ama bugün Emre'nin dediği şeyden sonra artık her şeyden eminim ve bu konuyu seninle de konuşmalıyım."

"Seni dinliyorum dayı."

"Aşağıya inip anlatsak daha iyi olur. Daha iyi anlarsın."

"Tamam."

Hep birlikte aşağıya indik. Dayım örtülü şeyin üzerini açtı. Bir asansöre benziyordu. Etrafında kablolar vardı. Yanına yaklaştım. Çok değişikti. Siyah camları vardı, ışıklar yanıyordu ama içi görünmüyordu.

"Nedir bu dayı?"

Dayım yanıma geldi.

"Bu icat üzerinde çok çalıştık. Gerek Üniversite de hocalar gerekse bazı arkadaşlarım bu olayda yardımcı oldu. Görüyorsun Elif ,Emre, ben ve birçok kişi daha var sayamadığım. Ama bu çok dediğim de 10 15 kişi. Öyle sıradan kişiler değil. Hepsi bölümünde profesyonel. Şimdi söylediğim şeye inanmayacaksın biliyorum ama birlikte denediğimiz de ne demek istediğim daha iyi anlayacağını biliyorum."

Daha da merak etmişti neydi ki bu kocaman asansör.

"Bu gördüğün asansörü kendim yaptım. Baya bir çaba sonucu başardım. Ve bu makine bir insanı tam bu yıldan 560 yıl önceye götürüyor 1460 yılına. Yani bir zaman makinası."

"Ne?"

Nutkum tutulmuştu. Zaman makinesi mı?

"Zaman makinesi mı dayı benle maytap mı geçiyorsunuz? Ya da bu kesin Emre'nin şakası filandır değil mi?"

"Baba ben sana dedim bunun zekası biraz küçük ya şimdi algılayamaz ne dediğimizi. 3 yıl bu makinayla uğraştık vallaha 3 yılda buna anlatmakla uğraşırız."

"Hm Emre öyle dedin ya ben de yedim. "

"Bana bak Efsun benim olduğum yerde hata olmaz. Babam ne diyorsa doğru bu makine gerçek. Baba bunu geçmişe falan götürürsen nutku tutulur. Bir de bunla uğraşmayalım. Boş verelim bu inanmasın en iyisi bu çünkü."

"Emre sen sus."

Emre ağzına fermuar çeker gibi yaptı.

"Efsun benim olduğum yer de sen ne zaman yanlış gördün kızım."

Doğru söylüyordu. Bu zaman kadar yaptığı her şeyde başarı elde etmişti. Ben dayımın hiçbir zaman hata yaptığını görmemiştim. Ama bu dediği şeye inanmakta o kadar da kolay bir şey değildi. Nasıl inanabilirdim ki 560 yıl önceye mi gidiyor kim inanır ki buna.

"Şimdi bunu sana yarın sabah ispatlayacağım. Sen bu gece burada uyu. Elif sen de halanı ara Efsunun burada kalacağını söyle."

"Tamam baba."

Elif annemi aramış konuşuyordu ben ise hâlâ icadı inceliyordum. Yok ya böyle bir şey olamaz değil mi yani bu imkansız bir şey.

"Sen bakadur böyle sabaha kadar. Biz seni burada bırakalım en iyisi sen sabaha kadar çözersin bu aleti. Akılın yeter mi ki acaba biraz şüphedeyim."

"Konuştum halamla. Efsun biz odama çıkalım hadi. "

Elifle birlikte odasına geldik.

"Elif bana giyecek bir şeyler verir misin?"

"Dur vereyim. Üzerini değiştir."

Üzerimi değiştirip yatağa girdim hemen. Hâlâ dayımın dediklerine inanamıyordum. Elif de ışığı kapatıp yanıma geldi.

Gözüme uyku girmiyordu. Bir sağa bir sola dönüyordum bir türlü uyuyamıyordum. Dayımın söyledikleri aklımdan geçip duruyordu. Bana şaka yapıyor olmalıydılar. Ama dayım asla şaka yapmazdı hele ki böyle önemli konularda. Sabah olunca her şeyi daha iyi anlayacaktım.

Geçmişe Bir BiletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin