55

3.2K 317 233
                                    

İlk Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersine geldiklerinde, Profesör Lupin ortalarda yoktu. Hepsi oturup kitaplarını, tüy kalemlerini, parşömen tomarlarını çıkardı. Sonunda Lupin odaya girdiğinde, aralarında konuşuyorlardı. Lupin belli belirsiz gülümsedi ve eski püskü çantasını öğretmen masasının üstüne koydu. Her zamanki gibi pejmürdeydi, ama trende olduğundan daha sağlıklı görünüyordu. Sanki arada birkaç iyi yemek yemiş gibiydi.

"İyi günler" dedi. "Lütfen kitaplarınızı kaldırıp çantalarınıza koyar mısınız? Bugünkü dersimiz, uygulamalı bir ders olacak. Sadece asalarınıza ihtiyacınız var."

Öğrenciler kitaplarını kaldırırken kimi birbirine merakla baktı. Daha önce hiç uygulamalı bir Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi yapmamışlardı.

Herkes hazır olunca, "Peki öyleyse." dedi Profesör Lupin. "Lütfen beni izler misiniz."

Hem şaşıran, hem meraklanan sınıf ayağa kalktı, derslikten çıkan Profesör Lupin'i izlediler. Profesör onların önüne düşüp ıssız bir koridordan geçti. Köşeyi dönünce hortlak Peeves'i gördüler. Havada tepe üstü uçar gibi durmuş, en yakındaki anahtar deliğini çikletle tıkıyordu.

Peeves, Profesör Lupin yarım metre kadar ötesine gelmeden başını kaldırmadı, sonra kıvrık tırnaklı ayağını oynatarak şarkı söylemeye başladı.

"Deli lüleli Lupin" diye şakıdı Peeves. "Deli lüleli Lupin, deli lüleli Lupin."

Hemen hemen her zamanki kadar kaba ve başa çıkılmaz görünen Peeves genelde öğretmenlere biraz saygı gösterirdi. Herkes bir anda dönüp Profesör Lupin'e baktı, buna ne tepki göstereceğini merak ediyorlardı. Onun hala gülümsemekte olduğunu görünce şaşırdılar.

Tatlı tatlı, "Ben senin yerinde olsam çikleti o anahtar deliğinden çıkarırdım, Peeves." dedi. "Yoksa Bay Filch süpürgelerini içeri koyamaz."

Ne var ki, Peeves, Profesör Lupin'in dediklerine aldırmadı. Dilini dudaklarının arasından çıkarıp hızla üfleyerek tükürüklü bir pırrrt sesi çıkarmakla yetindi. Profesör Lupin hafifçe içini çekti ve asasını çıkardı.

Omzunun üstünden sınıfa, "Bu, yararlı küçük bir büyüdür." dedi. "Lütfen dikkatle bakın." Asasını omuz hizasına kaldırdı ve, "Waddiwasi!" diyerek Peeves'e doğrulttu.

Çiklet kurşun hızıyla anahtar deliğinden fırlayıp dosdoğru Peeves'in sol burun deliğine daldı. Peeves tepe üstü dönüp düzeldi ve lanet ederek hızla uzaklaştı.

Dean Thomas hayret içinde, "Süperdi, efendim!" dedi.

Harry istemsizce gözlerini devirdi. Şu kadardık şeyden etkilenmeleri... Gryffindorlar...

"Teşekkür ederim, Dean." dedi Profesör Lupin, asasını ortadan kaldırarak. "Devam edelim mi?"

Yeniden yola düştüler, öğrenciler pejmürde Profesör Lupin'i artan bir saygıyla süzüyorlardı.

Onları ikinci bir koridordan geçirdi ve öğretmenler odasının tam önünde durdu. "İçeri buyurun." dedi kapıyı açıp yana çekilerek.

Eski, dağınık iskemlelerle dolu, uzun, duvarları ahşap kaplamalı bir oda olan öğretmenler odasında, bir öğretmen hariç, kimse yoktu. Profesör Snape alçak bir koltukta oturuyordu, sınıf içeri girerken dönüp baktı. Gözleri pırıl pırıl parlıyordu, ağzının kenarında pis ve alaylı bir gülüş vardı. Profesör Lupin içeri girip kapıyı kapamaya kalkışınca Snape, "Açık bırak, Lupin." dedi. "Buna tanık olmamayı tercih ederim." Ayağa kalktı, kara cüppesi arkasında dalgalanarak sınıfın yanından geçti ve sınıfı terk etti.

Marvolo RiddleWhere stories live. Discover now