73

2.9K 321 369
                                    

Aralık ayıyla birlikte Hogwarts'a rüzgâr ve sulu sepken kar geldi. Ancak Hogwarts'ta ilk kardan daha heyecanlı bir etkinlik vardı.

"Noel Balosu yaklaşıyor. Bu balo Üç Büyücü Turnuvası'nın geleneksel bir parçasıdır, yabancı konuklarımızla kaynaşmamız için de bize bir fırsat verir." diye açıkladı dersinin sonunda Profesör McGonagall.

Öğrenciler şaşırmış ve heyecanlanmıştı. "Resmi cüppe giyilecek." diye devam etti Profesör McGonagall. "Balo Noel Günü saat sekizde büyük salonda başlayacak. Gece yarısı sona erecek. Şimdi... " Profesör McGonagall sınıfa uzun uzun göz gezdirdi. "Noel Balosu elbette hepimiz için iyi bir... dağıtma fırsatı oluşturuyor." dedi onaylamayan bir sesle. Birkaç öğrenci kıkırdadı.

"Ama bu demek DEĞİL ki..." diye devam etti Profesör McGonagall, "Hogwarts
öğrencilerinden beklediğimiz davranış standartlarından taviz vereceğiz."

Zil çaldı ve her zamanki koşuşturma başladı, öğrenciler çantalarını toplayıp omuzlarına atıyorlardı.

Profesör McGonagall gürültünün içinde sesini duyurabilmek için bağırdı. "Potter!  Seninle biraz konuşmak istiyorum."

Harry öğretmen masasına doğru yürüdü.
Profesör McGonagall sınıf boşalana kadar bekledi ve sonra, "Potter." dedi. Şampiyonlar ve partnerleri -"

"Ne partneri?" dedi Harry.

Profesör McGonagall ona şüpheyle baktı, Harry'nin komik olmaya çalıştığını düşünüyor gibiydi. "Noel Balosu için partnerleriniz, Potter." dedi soğuk bir ses tonuyla. "Dans partnerleriniz."

"Dans partnerleri mi? Ben dans etmem ki!" dedi çabucak.

"Ah, öyle bir edersin ki!" dedi Profesör McGonagall burnundan soluyarak. "Ben de sana bunu söylüyordum. Geleneksel olarak, baloyu şampiyonlar ve partnerleri açar."

"Ben dans etmiyorum." dedi Harry.

"Gelenek böyle." dedi Profesör McGonagall kararlı bir sesle. "Sen bir Hogwarts
şampiyonusun ve okulun temsilcisi olarak senden ne bekleniyorsa onu yapacaksın. Bu yüzden mutlaka kendine bir partner bul, Potter."

"Ama ben -"

"Beni duydun, Potter." dedi Profesör McGonagall, noktayı koyarcasına.

Böylece Harry öğrenmişti. Albus Dumbledore'a bile karşı gelebilirdi ama Minerva McGonagall'a karşı gelemezdi.

**

Kikirdeyip Harry'ye bakan on kadar kız yanlarından geçerken, Draco gözlerini devirdi. Gryffindorla ortak derslerinden çıkmış, Hermione ile akşam yemeği için büyük salona gidiyorlardı.

Yanlarından geçtikleri kızlar kikirdiyor, Harry'i göstererek fısıldaşıyordu. Balonun duyurulmasıyla Harry bir anda normalden daha fazla ilgi odağı olmuştu.

Daha iki gün önce, Hufflepuff'tan, Harry ile hayatında konuşmuşluğu olmayan kıvırcık saçlı bir üçüncü sınıf öğrencisi gelip baloya onunla gitmesini teklif etti. Harry meseleyi hiç tartmadan "hayır" dedi. Kız epey incinmiş bir halde uzaklaştı. Sonraki gün, iki kız daha gelip ona teklifte bulundu. Biri ikinci sınıftandı, öbürüyse beşinci sınıftandı.

Bir kız gelip Harry'e yalnız konuşulabilir miyiz diye sordu. Harry bir iç çekmeyle hafif bir baş sallamasıyla onayladı. Kızla uzaklaşırken Draco daha fazla dayanamayıp isyan etti. "Sadece ünlü olduğu için hoşlanıyorlar ondan!" dedi.

Neredeyse her sabah özenle yaptığı platin sarısı saçlarını yolacaktı. "Harry Potter, Sağ Kalan Çocuk, Şampiyon... Oysa onun hakkında hiç bir şey bilmiyorlar. İlgilendikleri tek şey ünü... ve tabii elbette, yakışıklı yüzü. Parlak zümrüt yeşili gözleri de oldukça etkili tabii... Ama Harry tüm bunlardan daha fazlası. Hiç biri onun gerçekte kim olduğunu bilmiyor. Sakladığı acıları bilmiyor. Aslında ne kadar güçlü olduğunu bilmiyorlar, ne kadar zeki olduğunu... Ne kadar havalı olduğunu..." kalbinde sakladığı karanlığın içindeki ışığı...

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin