-5-

5.4K 358 27
                                    

|jeon jungkook & jung hoseok 2015 yazar anlatımı.|

"ne yani? aptal bir 9. sınıf benden mi hoşlanıyor? üstelik bir erkek."

derin bir kahkaha bıraktı ortama hoseok. o okulun en dikkat çekici çocuğuydu. busan'ın en zengin ailesinin çocuğu, lisede dersleri umursamayan serseri bir tiplemeydi. jeon okula daha yeni başlamasına rağmen adım attığı ilk an hoseok'u görmüş, gülüşünde kaybolmuştu adeta. sussa, bir kelime konuşması bu çocuğun o kadar kötü kalpli olacağını düşünmezdi. çünkü masum bir gülüşü vardı onun, sadece yakın arkadaşlarına gülse de kısılan gözleri ile minik bir çocuk gibi duruyordu hoseok.

jeon'un ailesi varlıklı bir aileydi ve bu yüzden çocuklarını rahatça bu okula gönderebilmişlerdi. o zamanlar oldukça zeki ve çalışkan olan bu çocuk, formasını özenle ütüleyip çantasını eksiksiz yapardı. sınavlarında zayıf dahi gözükmezken; gülmeyi, şakalaşmayı, arkadaşlarına yardım etmeyi çok severdi. jimin şu an görse daha da severdi jeon'unu.

jeon jungkook, sen neden bu kadar değiştin?

"yahu jeon, aklım hayalim almıyor. bu kadar zeki olmana rağmen hoseok'tan hoşlanacak kadar aptal olmayı nasıl becerdin?" üst sınıfların bir diğer zeki çocuğu namjoon sormuştu bunu.

"ne bileyim joon, sence kalbimize söz geçirmek mümkün mü? 12. sınıf olsa dahi masum geliyor gözüme."
"biz herkese sataşan, kendinden başka herkesi küçük gören hoseok'tan bahsediyoruz değil mi?"

jeon ters bakışlarını arkadaşlarına iletirken sınıfa giren uzun boylu iki çocuk sırasının tam karşısına geçti.

"jeon jungkook sen misin?" sarı saçlı olan çocuk konuştu.
"evet."
"iyi, gel hoseok seninle konuşacakmış. galiba sen de onun hoşuna gittin."

kalbi deli gibi atmaya başlamıştı bedenin. joon şaşkınca olamazmış gibi çocuklara bakarken jeon'un elleri çoktan terlemeye başlamıştı. çocuklar jeon'un onları takip etmesini söylediğinde heyecanla kalkıp arkadaşına iyi olacağına dair başıyla bir işaret verdi fakat joon'u içi hiç hoşnut değildi zira herkes hoseok'un kızlarla seviştiğini bilirdi. daha önce hiç erkek biriyle ilişkisi olduğu, seviştiği dönmemişti okul içinde. üstüne üstlük gelen çocuklar hoseok'un yakın arkadaşları bile değildi.

jeon karanlık koridorda ilerken en sonunda spor salonuna girmiş, iki çocuğun oradan ayrılışını izlemişti. yankılanan ayak sesleriyle bir terslik olduğunu anlamaya başlamıştı bu beden fakat bir umut beklemeye başlamıştı hoşlandığı çocuğu. ellerini birbirine sürtüp boğazını temizledi ve karşıdan gelen hoseok'a karşın tebessüm etti. işte şimdi başlıyordu oyun, hoseok tek değildi. yanında gelen arkadaşlarının elinde bulunan sopa ve bir yığın iple sertçe yutkunup geriye adımladı jeon. lakin çoktan kolları tutulmuş, ortaya doğru getirilmişti. hoseok'un kahkahası ortamda yayılırken son kez umutla doldu minik.

"seni aciz, seni utanmaz demek benden hoşlanıyorsun? ufacıksın sen, boyuma bile yetişemezsin. nasıl bütün havamı bozdun biliyor musun? senden kurtulmam gerek."
"ne istiyorsun benden, sadece hoşlantı-"
"kes sesini, midemi bulandırıyorsun. hoşlanıyor olman buradaki en büyük sorun zaten."

gittikçe yaklaşan koca bedenle jeon'un gözleri kapandı. ağlamak istemiyordu bu yüzden dudaklarını dişledi. hakaretlere maruz kalmak kolay değildi elbette.

"şunu iyice benzetin, dikkat edin ama elimizde kalmasın..."

tam spor salonundan çıkacakken durmuş, son kez konuşmuştu hoseok.

"ha bu arada günün sonunda siktiğimin okulunda defolup gideceksin jeon."

kapının kapanma sesiyle beraber jeon karnında büyük bir darbe hissetmiş ve acıyla bir inilti bırakmıştı koca salona. yankılanan iniltisiyle gözünden bir yaş düşerken ikinci darbeyi de sırtından almış ve yere düşmüştü. karşısında gördüğü çocuk sağ yanağına oldukça sağlam bir yumruk attığında kafası sola düşmüş dudağının kenarı patlamıştı. fakat daha yeni başlıyorlardı. yumrukla bedeni savrulan miniğin, karnına aldığı darbelerle iniltileri çoğalırken ağlamaya devam etti. canı çok yanıyordu. hem hissettiği acıdan hem de sevilmemekten dolayı. o sopaların her bir darbesinde çıkardığı iniltilerin acısını dindirmesini bekledi, olmadı. jeon'un yüzü kan revan içinde kalmıştı, muhtemel karnında birkaç morluk oluşmuştu. bedenini rahatlamak adına yere uzattığında çevresindekiler artık bir şey yapma gereği duymamış olacak ki dağılmışlardı. gözlerini zar zor aralayıp yüksek tavana baktı jeon. dudaklarındaki kan aşağıya süzülürken yaşlı, kıpkırmızı gözlerle boş boş tavana baktı. tek suçu sevmekken bu kadar cezayı hak etmediğini düşündü. hayata karşı bir duvar örmeliydi, işte bu yüzden kendine en büyük sözü verdi o akşam:

artık o bir erkeği sevmemek için kendine yemin etti. çevresindeki herkesi düz olduğuna inandıracaktı. bu okuldan gittiğinde yeni bir sayfa açacak, biseksüel oluşunu aklına bile getirmeyecekti.


ama jeon jungkook, sen aşka hiçbir zaman engel olamazsın.

geber-me.

the player | jikookWhere stories live. Discover now