Bir hafta içinde üçüncü bölüm mü? Ne? Kafamıza taş yağmasa bari :')
On beş sayfayı tam dolduramadım ama sıcacık bir bölüm oldu. Umarım içinizi de ısıtırr...
Çok güzel bir okuma olması dileği ile, beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalaar...
***
Melih en önde, kızlar peşinde, merdivenleri üçer beşer inerken ben daha yavaş adımlarla onları takip ediyordum. Kendimi, zor da olsa, ağlama krizinin kıyısından çekip çıkarmış, çok hızlı bir şekilde toparlanmıştım. Annem bizimle muhabbet etmeye devam ederken Melih odaya dalmış izni aldığını söylemişti. Annem bize imalı birkaç bakış atsa da itiraz etmemiş, hazırlanmamız için müsaade etmişti. Ondan sonrası hızlı gelişmişti. On beş dakika içinde hepimiz kapıdaydık.
Kafam dalgın bir şekilde bir ayağımı diğerinin önüne atarak ilerliyordum. Kendimi mahvetme dürtümden vazgeçmek adına içimde hummalı bir savaş veriyordum. Fazla dramatik davranıyordum. Üç ay. Sadece üç ay sonra filodaki işim bitecekti. Ben filodan ayrıldıktan sonra ilişkimize engel olacak bir yasak kalmayacaktı. Üç ay dişimi sıkacaktım sonrası günlük güneşlikti.
"İyi akşamlar Selim Abi." diyen Vesile'nin sesini duyunca başımı iki yana sallayarak sıkıntılı nefesimi dışarı saldım ve kendime kötü olmayı yasakladım. Günlerdir etrafımı kuşatan mutluluğu, huzuru göz ardı edip kendimi endişenin pençesine bırakmayacaktım. O mutluluğa sahip çıkacaktım. Yaşadığım an bir daha geri gelmeyecekti. Kıymetini bilmek için kendime gelmem gerekiyordu.
"İyi akşamlar gençler." dedi Selim Abi, dinç sesiyle. Açık kapısından kucağında koliyle çıkan bir adam görünce, "Hayırdır, taşınıyor musunuz?" diyerek konuşmaya dahil oldum.
Selim Abi kırklarının başında, iki kat altımızda yaşayan bir adamdı. Naciye Teyze kadar muhabbetimiz yoktu ama bize her zaman sıcakkanlılıkla yaklaşan birisi olmuştu. Biz geldiğimizde o burada oturuyordu zaten. Evin sahibiydi. Ailesinin Balıkesir'de yaşadığından, kendisinin iş için burada olduğundan bahsetmişti. Zaten sürekli ailesinin yanına gidip gelirdi ama hiçbir gidişinde evinden koliler çıkartıldığına rastlamamıştık.
"Buradaki işlerimi bitirdim. Ailemin yanına dönüyorum. Kusura bakmayın bu saate kaldı bu işler de ama..." diye cevap verdi. Vesile, "Yaa.." dedi, dalgın bir sesle. "Alışmışız size." Selim Abi gülümseyerek uzanıp Vesile'nin omzunu sıkarak, "Belki uğrarım arada. Naciye Ablada bir kahve içeriz." dediğinde bende güldüm. "İçmez miyiz ya? Arayı çok açmayın. Hem çok bir ses çıkardığınız da yok merak etmeyin. Kimse bir şey demez." dedim. Gözlerini sertçe kırparak beni onayladı.
Çok muhabbetimiz olmasa da burada bize kol kanat geren insanlardandı. Gerçek bir abi gibi yaklaşmıştı bize. Bir derdimiz olduğunda hep yardım etmişti. Şaka maka üzülmüştüm gidişine.
"Kim bilir senin yerine kim gelecek şimdi Selim Abi. Bir de ona alışacağız." diyerek alaya vurdu Vesile, ortamdaki minik hüznü. Selim Abi arkasından çıkan adamın kolisini kontrol ederken, "İnan bende merak ediyorum kimin geleceğini." diyerek tekrar bize döndü. "Eve iyi bakacak birini bulabilsem aslında gitmeden keşke. Şöyle eli yüzü düzgün, kimsenin şikâyet etmeyeceği birini bulsam hemen vereceğim de işte gelenlerden kanımın kaynadığı birisi hiç çıkmadı." Konuşmanın başından beri sessizce dinleyen Naile birden, "Ben buldum!" diye bağırınca sesi apartmanda yankılandı. Beni hazırlıksız yakalayan yüksek ses korkmama sebep olunca elimi kalbime çıkarttım. Ne bağırıyordu acaba akşamın bir köründe?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Rengi: Mavi
RomanceBu kitap "aşk" ile ilgilidir, askerliğe dair ayrıntılı anlatımlar içermemektedir. *** Şu an dünyada yazılmış̧ kaç̧ roman vardır? Milyonlarca. Peki yazılmamış̧ kaç̧ roman vardır? Her bir insanın hayatı sayfalara dökülmemiş̧ birer roman sayılamaz mıyd...