4

5.9K 198 6
                                    

Daha geleli saatler olmuşken tekrardan bavul toplayıp yolculuk hazırlığı yapmak hepimizi huzursuz ediyordu. Yerleştiğimiz otelin ne olacağı konusunda defalarca soru sormama rağmen cevap alamamış olmak karşımda bir Albay bile olsa onu boğma hissimi bastırmamıştı. Cevap verse incileri falan dökülecekti herhalde!

Getirdiğim sırt çantama tekrar, kişisel hijyenim için banyoya yerleştirdiklerimi geri koyarken kapım çaldı.

-Hocam bu araba bizi tehdit eder gibi daha ne kadar gitmeye hazır çalışmaya devam edecek? Biraz daha geç kalırsak ensemize yapışıp bizi zorla araca koyacaklar gibi hissediyorum.

Kapıyı açana kadar çoğu cümlesini sarf etmişti zaten. Ama yine de kapıyı açık bırakıp içeriye gelmesine izin verdiğimde son hazırlıklarımı dedikleriyle alelacele, biraz daha hızlı yapmaya çalışırken cevap vermeye başladım.

-Ensemize yapışmasalar bile bize şimdiden yapıştıkları belli. Hayır, en azından nereye gideceğimizi doğru düzgün izah etseler. Ya bu otele harcanan para?

Atakan'ın cevaplamasına fırsat vermeden Kumsal açık kapıdan girerken konuşmaya başladı.

-Biz sonuçta bu hastane için görevlendirildik. Hangi hakla, bizi alıp da askerî alana götürüyorlar ki? Ayrıca biz o askerî alanda nelerle karşılaşabiliriz, fikri olan?

Tedirgin olduğu belliydi.

Kafamı olumsuz anlamda salladım, son eşyalarımı da çantama koyarken.

-Hepimiz özel hastanede işe başlayan insanlarız, benim de çok gördüğüm olmamıştır. Hiçbir fikrim yok açıkçası.

-Çok gerildim. Daha, gördüğümüz iki adam yüzünden bu hâldeysek o kadar asker arasında ne yaparız, hiç düşünmek istemiyorum.

-Herkesin düşündüğü bir nevi aynı ama belki de farklı bir şeyler de vardır. Ne bileyim, asker denetimindeki hastaneyi kapsayan bir yerler olabilir belki de. Gidip görecek olacağımız kesin, herkes hazırsa daha fazla bizi de otelde konaklayanları da rahatsız etmesin şu araç. Ege nerede?

-Hocam, asker kesimine diklenmemek gerekir falan derler. Siz bir güzel ayar verdiniz adama, size bulaşmaz değil mi?

Ege, Kumsal ve Atakan'dan farklı olarak kapıya kolunu yaslamış, ağırlığını kapıya vermiş, konuşmaları dinliyordu. İçinde bulunduğumuz durum hakkında yorumunu yapmaktan da sorusunu sormaktan da çekinmedi o da diğerleri gibi.

-Eğer ne olacağımız hakkında düzgün bir açıklama istediğim için ya da bize de emir verdiği askerler gibi davrandığından tepki gösterdiğim için bilenecekse buyursun, bir şey yapamam. Ben milletin bana bilenmesine alışık insanım, bunları düşünme boş ver. Hazırsanız çıkalım hadi.

Herkes daha öğlen nasıl geldiyse tekrar aynı şekilde binbir umutla yerleştiği otelden çıkarken düşünceliydi.

Ne olacağız?

Nereye gidiyoruz?

Ne yapmaya, tam olarak nasıl yardım etmeye gidiyoruz?

Burada konaklamak için üstlenilmiş otelden sonra askerî birlikte ne olacağız?

Kendimin de aklında böyle sorular varken önümde, tek sıra merdivenlerden inip bavullar emanet edildikten sonra yine tek tek araca binen diğer üçünde de aynı düşünceler ve merak konuları olduğuna emindim.

En son ben de Albay'ın pürdikkat üstümdeki gözlerini pas geçerek araca bindiğimde yolculuğumuz başladı.

-Gideceğimiz askerî birlik için iki saat yolumuz var. Merkezle olan imkânları sınırlı, aynı şekilde iletişim ve yemek imkânları da. Vardığımızda yeterli bilgilendirme de yapılacaktır ama bilmenizi isterim ki kafanıza göre davranabileceğiniz bir yere gitmiyorsunuz.

𝕸𝖆𝖛𝖎❧𝕲𝖗𝖎Donde viven las historias. Descúbrelo ahora