43

1.2K 62 11
                                    

Elimin birini yarasından çekemezken diğeriyle de kolunu sıkıp kendine gelmesini istiyordum. Etrafımızda tedirgin bakışlar, bu hâlden eğlenenler ve korkanlar varken doğru düzgün düşünemiyordum.

Ağırlığı tamamen üzerimdeydi, bir şekilde bilinci yerindeydi ama boynuma çarpan yorgun nefes alışverişleri, yattığım yerde şakaklarıma kayan gözyaşlarına engel olamıyordu.

Kafamı kaldırıp kollarını bağlamış keyifle bizi izleyen adamda tuttum gözlerimi.

-Yardım et.

Ander de adamın yanına gelip omzunu sıvazladığında gülerek bize bakmaya başladı.

-Kıymetimi bilmelisin Doktor, aranızı yapan benim. Ne de tutkulu olmuşsunuz, birbirinize kalkan oluyorsunuz resmen.

Barın hırsla bağırdığında yanımıza gelmek için sürünüyordu ama ona yaklaşıp karnına tekme atan yüzü kapalı bir adam yüzünden durmak zorunda kaldı.

Sol elimle kolunu sarsmaya devam ederken içinde olduğumuz bu çıkmazı nasıl daha fazla zarar görmeden atlatabileceğimizi düşünmeye çalışıyordum.

-Kendine gel, bir şeyler yap Savaş.

Silahı beline takan adam yanımıza gelip beni görebilecek şekilde sağ tarafıma çömelip yüzünü bana yaklaştırdı.

Alnıma ve yanağıma yapışan saçlarımı eliyle çekerken kafamı çevirdim. Savaş'ın saçlarına yüzümü gömmek çok daha mantıklıydı, karşımdaki tavırlarından sonra.

Gülerek uzaklaşmaya başladığında göz kırpıp önüne döndü. Sinirimi kontrol edemeyecek bir raddedeydim, belli ki eli ve ayağı boşta olan biri olarak kendimi tehlikeye atmam gerekiyordu.

-Ellerimi çöz.

İki kelimelik cümlesi boynumda hissettirdiği dudaklarıyla dumura uğrattı beni. Kafasını kaldırmaya hâli bile yoktu ama benim kadar o da çıkış yolu arıyor gibiydi.

-Etrafımız adam kaynıyor.

Nefes alıp verdiğinde biraz daha terlediğini düşünmeme neden olmuştu.

-Sana tekrar bulaşmalarından önce çok az vaktin var o zaman.

Kafasını tutarak bizden uzaktaki masalarda birkaç adamıyla yemek yiyen Ander'i seçti önce gözlerim. Yanında, hunharca yiyen silahlı adamı da.

Kafamı, çevirebildiğim kadar etrafımda çevirdim ve birkaç dakika öncesine kadar daha azalan adam sayısını fark ettiğimde herkes gözlerini ara ara üzerimizde tutarken ellerimi inanılmaz bir yavaşlıkla iplere indirdim.

Üzerimde hissettirdiği ağırlık bir an için daha da arttığında kalkmaya çalıştığını anladım. Göğsünü hafifçe yukarı kaldırdığında ona bakan askerlerle ve kardeşiyle göz göze geldi.

Barın'ın ani çıkışı hafifçe irkilmeme neden oldu.

-Sana, "Ona dokunmayacaksın." demiştim. Ne haddine sözlerimi çiğniyorsun?

Ortam bir süre sessizleşti.

Uzaktan gelen Ander'in sesine kulak kabarttım.

-Daha yeni yetme çocuksun, haddim olup olmayan şeyleri sen mi sorguluyorsun? Güldürme beni, elimde kalacaksın yoksa. İki kurşun yedin daha da kaşınıyor musun?

-Seni, ben öldüreceğim, moruk! Doktorun da komutanın da acısını sana, ben biçeceğim.

Barın'ın etrafına toplanan adamlarla gidişatının pek iyi olmadığını fark ettim.

𝕸𝖆𝖛𝖎❧𝕲𝖗𝖎Where stories live. Discover now