TILSIM KRALI - 6

484 51 30
                                    


Karanlık iyice şehre hakim olduğunda, yurt kapanmadan birkaç dakika önce, Bright ve Metawin yurda girmişlerdi. İkisi de odalarına girip yataklarına iyice kurulduklarında diğerlerini umursamadan birbirleriyle sohbetin derin kısımlarına ışık tutmayı seçmişlerdi. 

"Bugün çok güzeldi." demişti Metawin üstünü çıkarmaya başlarken, Bright kendisini izlediğinden miydi bilmiyordu ama hala utanıyordu. Üstelik sanki biliyormuş gibi Bright da onu izlerken utanmaya başlamıştı. Önceden de garip hissettiği doğruydu ancak şimdi adını koyabilmişti: Utanç. Muhtemelen aklında dönen düşünceler yüzünden bu utanç duygusu bedenini sarıyordu. Bir yandan da o düşünceleri kafasından uzaklaştırıyor, öyle düşünmediğini kendisine tekrarlıyordu. Fakat karşısında bütün güzelliğiyle duran Metawin, kendine verdiği tüm sözleri bozdurmak için yemin etmiş gibiydi. 

"Benim için de güzeldi. Bugün kafamı yastığa koyduğumda huzurlu uyuyacağım, bunda senin de katkın var Metawin. Teşekkür ederim." Bright yatağında yayılan çocuğa gülümseyerek söylemişti. 

"Önemli değil, asıl ben teşekkür ederim. Daha önce hiç yaşamadığım, aslına bakarsan yaşamaktan da korktuğum şeyler yaşattın bana bugün." Doğruydu, babası daha önce kendisine tüm bunları kötülemiş, kendisi de korkmuştu. Korkmaya da devam edecekti, fakat tüm gün yanında kendisine güven veren bir komünist vardı. Hep de olmasını ummuştu. Bugün Bright, siyah, beyaz ya da gri değil; kırmızının ta kendisiydi. 

Bright, tüm dengesinin şaştığını biliyordu. Normalde bugün çarşıda bu kadar oyalanmaz fotoğraf makinesini  alıp işine bakardı. Çünkü çok işi vardı, daha soylu insanların çocuklarıyla konuşup kendilerine taraf bulmak için uğraşacaktı,  gerçi bunu da Metawin ile yapması gerekiyordu. Bu yüzden ayağa kalkıp karşıdaki yatağa doğru gidip Metawin'in de yatakta doğrulmasını sağladı. "Yarın için plan yapmalıyız. Dersin kaçta bitiyor?" Bright yataktaki boş kısma otururken sormuştu. "Yarın dersim yok." diye cevapladı Metawin de onu. 

"Benim de yarın pek ehemmiyetsiz gördüğüm bir ders var. Onu asabilirim, günümüzü ona ayırmak istiyorum. Şimdi-" derken esnemeye başlamıştı, uykusunun geldiği belli oluyordu. "Öncelikle tanışmışlığımızın olduğu yakın arkadaşlarımızla başlayalım. Sonra onların da yakın arkadaşlarıyla ilerletiriz planı." diye eklemişti. 

"Güzel fikir, var mı o çevrelerden arkadaşın?" diye sorduğunda Metawin, Bright gülümseyerek cevaplamıştı. "Pek fazla değil, ya senin?" 

"Benim de  fazla değil... Sanırım gerçekten asosyalim." Metawin ensesine elini götürüp utanırcasına gülümsemişti. Bright'a ise onun bu hali  oldukça sevimli gelse de bu düşünceleri kafasından uzaklaştırmak için ant içmiş gibiydi. Ona sunduğu güzel bakışlar aniden soluyor, yerini normal ve  duygusuz bakışlara bırakıyordu. Bunu başarmaya daha ne kadar devam edebilirdi bilmiyordu ama sonuna kadar gitmesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Bright bu düşüncelere dalmışken kafasını duvara yasladı ve gözlerinin kapanmasına izin verdi. Metawin ise onun uyuduğunu görünce hafifçe seslendi, "Bright." fakat onu  duymuyordu. Çoktan uykuya teslim olmuştu, tekrar tekrar seslense de uyanmıyordu. 

David uykuya dalmış olanı uyandırmaya çalışan çocuğun seslerinden uyuyamamış, çaprazındaki ranzadan Metawin'e doğru seslenmişti: "Onun kafasında bomba patlatsan da uyanmaz artık." 

"Ne yapacağım peki?" 

"Yatağına yatır gitsin." 

"Kızmaz mı?" 

"Neden kızsın? Senin yatağında uyuyakalan kendisi." 

"Peki ben nerede yatacağım? Onun yatağında mı yats-" Merakla soran çocuğun lafını David aceleyle kesmişti: "Sakın deneme bile, yatağına insanların oturmasına bile izin vermez. Yanına kıvrıl gitsin." 

"BROKEN" || BRIGHTWINWhere stories live. Discover now