❄️ ÖLÜ MANA

46.9K 3.8K 1.6K
                                    

Uzun bir bölümdü yazana kadar kafamdan duman çıktı resmen. O yüzden bol bol yorum ve VOTE istiyorum :( yorumlarınız ve oylarınız yazara büyük yardım ediyor unutmayın.

▏₰ Alysa

Mahsullerini satmak için yüksek sesle bağıran satıcıların gürültüsüne, çarşıda gezen canlıların pazarlık için yaptığı konuşmalar karışıyordu. O kadar büyük bir kalabalık vardı ki yoldan geçmek için izin almak ya da aradan kaynamanız gerekiyordu. Arasta diye andıkları çarşı iki kısımdan oluşuyordu. Bezirgan yani yerli, farklı bir şehir veyahut ülkeden gelen tüccarların açtıkları dükkanlar ve daha az paraya sahip olan sınıfın kurduğu tezgahlardan oluşuyordu. Burası koca bir semt genişliğindeydi. Öğrendiğim kadarıyla Arasta tarafsız bölgeydi. Kısacası iki adım ötenizde çeşit çeşit ırk görebilirdiniz. Çok uzaklardan sırf buraya alışveriş yapmak için gelenleri de Seyyah diye adlandırıyorlardı. Bizim gibi sıradan alıcılar için bu tarz sıfatlar kullanmak gereksizdi elbette lakin tüccarların bu konuları titizlikler ayırdığı barizdi. 

Ellerindeki ürünleri normal fiyatlarından satanlar olacağı gibi kurnazlık ederek yüksek değerden verenlerde olacaktı. Nereye giderseniz gidin her zaman böyle çıkarcı taraflar bulabilirdiniz. Kalabalıkta gözüme çarpan bir kesim yüzlerini saklayacak cüppeler giyiyordu. Burada yaşamlarını sürdüren halk görünüşlerini saklamaya ihtiyaç duymuyordu. Gizlenenler daha çok ünlü bir klana mensup üyelerdi büyük ihtimalle. Bizde siyah renkli, geniş şapkalı olanlardan üzerimize geçirmiştik. Kalash klanına birkaç km uzaklıkta olan çarşı mensuplarının bizi tanımaması mümkün değildi. Gideon sıkıntı yaşamamamız için gizlenmeyi tercih etmişti. Onun içinde bulunduğu, yaptığı her şey yalnızca birkaç saate tüm şehre yayılıyordu! yolda yürürken Elista köyünde yaptıklarımız hakkında dedikodu yapan bir gruba dahi rastlamıştık.  

Ormanı kontrolü altında tutan Kurtların ününün çabucak yayılması çokta tuhaf sayılmazdı aslında. Zira Kalash klanı aynı zamanda Ormandaki yaratıkların bu kısma geçmesine de engel oluyordu. Bir nevi muhafız sayılırlardı. Kurtlar doğuştan sürülerine önem verirlerdi ama görünen o ki başkalarını korumaktan da sakınmıyorlardı. Uzun bir kuyruk şeklinde, karşılıklı kurulmuştu tezgahlar. Yiyecekten, mücevherlere, ne olduğunu bilmediğim çeşit çeşit malzeme ortaya konmuştu. Burası gittiğimiz festivali çağrıştırsa da orasıyla karşılaştırılamayacak denli geniş ve türlü türlü atölyelere sahipti. Demirciler, terziler v.b. Tezgahtarların sopalara astığı kıyafetlere göz gezdirirken bir yandan da kaybolmamak için sık sık bizimkileri yokluyordum. Eğer görüş alanımdan çıkarlarsa yanardım. Geri dönüş yolunu bilmiyordum çünkü! ve burada güvenebileceğim kimse yoktu. 

Beyaz Cadı olduğumu idrak ettikleri anda köle tüccarlarının eline düşebilirdim! acaba köle hala bu dönemde sürdürülen bir gelenek miydi? düşüncesi bile korkunçtu. Metus yanında uzay-boşluk yüzüklerinden getirmişti. İçinde bir metrelik boş alan vardı. Aldıklarımızı oraya yerleştirecektik. İlk gösterdiğinde şaşırmadığımı söyleyemezdim. Bu yüzük çok kullanışlıydı! üzücü olan kısmıysa çok pahalı olmasıydı. Kalash klanının biriktirdiği paradan habersiz olsam da zengin oldukları refahlarından anlaşılıyordu. Ve ellerinde bir yüzük vardı! bir! 

Omzuma çarpıp geçen birinin arkasından ters ters baktım. İnsan bir özür diler! ne kaba biri! sinirle önüme döndüğümde bıraktığım yerde göremediğim arkadaşlarımla taş kesildim. Hayır, hayır, hayır. Lütfen aklımdan geçen şey olmasın! yavaştan telaşlanmaya başladığım anda "Alysa" diyen Gideonla yerimden sıçradım. Ne diye sinsi sinsi yaklaşıyorsun Gideon! zaten kalp krizi geçirmek üzereydim! neyse ki yanlarından uzaklaştığım gibi yokluğumu fark etmişti. Kasılan bedenim rahatladı. Hepsi o pelerinlinin yüzündendi! önüne baksana canım! sanki rica etse çekilmeyeceğim yolundan. 

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin