fairytale

677 52 20
                                    

i'm in love with fairytale.
even though it hurts.


O günden beri içi içini yiyordu Cedric'in. Kesin unutmuştu. Ne diye Angelina'ya uyup böyle bir oyuna girmişti ki? Kendi kendine söylendi. "Çocuk musun sen Ced? Adam gibi bir bahane bile bulamıyorsun. Neymiş quidditch maçıymış. Anladı işte başka bir şeyler olduğunu. Kaale bile almadı belki de."

Bahçenin kapısından ona doğru gelen Angelina ile duruşunu bozmadı ama söylenmeyi bırakıp parmaklarıyla oynamaya başladı. Arkadaşı ona gülüyordu. Bu daha da streslendirmişti onu. "Neden gülüyorsun öyle? Bir hafta oldu hala bir ses çıkmadı Harry'den." Angelina sonunda gülmeyi bırakıp ellerini Cedric'in omzuna yerleştirdi. "Çok kasıyorsundur belki de. Dört yıldır tanıyorsam onu kesinlikle unutmamıştır. Birkaç gün daha sabret illa boş bir vakit bulacaktır."

Cevap vermek yerine daha da sakin bir şekilde başıyla onayladı onu. Tam o sırada kalabalık bahçeye ikisinden daha kısa üç kişi girdi. Bir şeyi tartışır gibilerdi. Ulaştıkları ilk ağacın altında duraksadılar. Cedric gözlerini çekemiyordu. Bahçenin ters yönünden gelen yüksek sesle zar zor bunu başardı. Fred birkaç paket kremayla geliyordu. "Denemek isteyen varsa çekinmesin! Sınırlı sayıda zaten." Birkaç kişi ona yaklaşıp kucağındaki kremalardan aldı. Bahçe gittikçe kalabalıklaşırken George koşarak Ron ve Harry'e vardı. Kremaları onlara da uzatıyordu.

Kremayı ilk yiyen kişi birden sevimli bir kanaryaya dönüştü. Tabii ya, ikizlerin şakasız hiçbir işi olmazdı. Kimse de bunu düşünememişe benziyordu. Cedric bakışlarını tekrar Harry'e çevirdi. Kremayı paketinden tutmuş evirip çeviriyordu. En sonunda gülümseyerek cebine attı. Kremayı kimse yememeye karar vermişti ama herkes birbirine uzatıyordu. Ders vaktinin gelmesiyle dersi olmayanlar dışında herkes içeri geçmeye başladı. Bahçedeki çoğunluğa bakılırsa Ravenclaw'un ve Gryffindor'un dersi yoktu.

Angelina yanından ayrılınca o da diğer Hufflepuffların yanına geçti. Beraber derse girmek için bahçeden ayrılacakları sırada omzunda bir el hissetti. Hızlıca döndüğünde karşılaştığı zümrüt yeşilleri önce şaşırmasına sonra sevinmesine neden oldu. Kendini hızlıca toparlayıp gülümsedi. Bir şey söylemek yerine onun lafa girmesini bekliyordu. Öyle de oldu.

"Hey, nasıl gidiyor?" dedi sakince. Cedric önde onu bekleyen arkadaşlarına eliyle devam etmelerini söyledi. Sonra tekrar yeşillere döndü. "Gayet iyi. Senin nasıl gidiyor bakalım?" Harry bunu başıyla onaylayarak "iyi" der gibi mırıldandı. Cedric onun gelme sebebini biliyordu ama bir sorun var gibiydi. "Her şey yolunda değil mi Harry? Bir sorun mu var?"

Daha kısa kalan çocuk bu sefer daha sıkkın bir sesle cevapladı. "Evet yolunda fakat şu quidditch maçı için herkes çok meşgul olduğunu söyleyip durdu. Oynayamayacağız gibi duruyor." Cedric bir hafta boyunca kafasında milyon tane senaryo kurmuştu ama bunu o da beklemiyordu. İki takım olarak oynayacaklarını mı sanıyordu?

"Takıma gerek yok bence, ikimizde antrenman setinden bir tane snitch alıp kapışabiliriz. Ama takım oyunu daha eğlenceli olur diyorsan Oliver ile konuşabilirsin." Harry'nin az önce boş bakan gözlerinin yerini anladığını belirten bir ifade alınca Cedric'i onayladı.

"O halde diğerlerini hiç oyalamadan bugün oynayabiliriz. Hemen aradan çıkaralım da ikimizde böyle kötü hissetmeye devam etmeyelim." Şu an ya bir tür kabus ya da ikizlerin bir şakası olmalıydı bu. Kötü hissetmek mi? Bir haftadır bu anın gelmesini bekliyordu. Bunun tamamen yanlış olduğunun da farkındaydı. Bütün duygularını geçen sene bir kenara atabilmeliydi.

"Kötü hissetmiyorum merak etme. Şimdi bir dersim var ben de ondan sonra müsaitim. O halde dersten sonra görüşürüz?" Harry kısa bir selam verip gözden kaybolduğunda Cedric zorlukla dik tuttuğu omuzlarını saldı ve büyük bir of çekti. Şimdiyse derse geç kalmamak için büyük adımlarla koridorda koşuşturuyordu.

-

İkisi de ellerinde süpürgeyle sahaya bakıyorlardı. Sessizliği bozan Cedric oldu. "Hazırsan snitchi bırakıyorum." Harry derin bir nefes alıp süpürgesinde oturuşunu düzeltti. "Hiç bu kadar hazır olmamıştım." Cedric biraz kıkırdayıp snitchi gökyüzüne bıraktı. Aynı hızla yükseldiler. Keskin gözleriyle etrafı tarıyorlardı. Snitchi ilk gören Harry oldu. O snitchin peşine, Cedric'te onun peşine düşmüştü.

Kaçan kovalanır lafının temsili haliydi ama snitch o kadar kolay yakalanacak gibi durmuyordu. Yine gözden kaybolduğunda sabit yerlerini alıp bakınmaya devam ettiler. Kaçma sırası Cedric'teydi. Snitchi görür görmez peşine takılmış neredeyse Harry ile yan yana yakalamaya çalışıyorlardı. Cedric fazla düşünemediği için anlık olarak lafa girdi. "Böyle şeylerde hep bir iddia olması gerekmez mi?"

Harry'de onun gibi gözünü snitchten çekmemişti. "Bilmem gerekir mi?" Genelde bir quidditch maçında iddia kupa olurdu. Şimdi kupa olmadığına göre ve sadece ikisi oynadığına göre ortaya ne koyabilirlerdi ki? Bunu düşünmeye ikisinin de vakti yoktu. Cebinden gelen hışırtı ile Harry'nin aklına bahçede aldığı krema geldi. Belki dikkatini de dağıtabileceğini düşünüp hızlıca cebinden çıkarıp Cedric'e uzattı.

"Buna ne dersin? Fred çok pahalı olduklarını söylemişti. Kaybedene verebiliriz." derken gözü hala snitchteydi ama Cedric'in öyle gözükmüyordu. Tam o boşluktan faydalanarak biraz daha hızlandı ve âdeta snitchin üzerine atladı. Süpürgesine yön veremediği için dengesini kaybetmişti. Dengemi düzelteyim derken de elindeki krema kayıp gitti. Şimdi yere çakılmış bir şekilde snitche bakıyordu.

Havada süzülerek yanına gelen Cedric gördüğü manzaraya gülüp gülmemesi gerektiğine karar veremedi. "Bir şeyin yok değil mi Harry?" diye sordu. Ona doğru uzatılan snitchte cevabı oldu. "Senin kanaryaya dönüştüğünü görmek eğlenceli olacak." İkisi de bu sözün üstüne kahkahala attılar. Harry süpürgesiyle yerden kalkacakken kremaya bakındı. "Tabii önce kremayı bulmalıyız."

Kremanın hemen Harry'nin yanında olduğunu gören Cedric aceleyle uzandı. Alırken küçük bir yakınlaşma yüzünden kalpleri çıkacak gibi olmuştu. Cedric daha geri çekilemeden ayaklanmaya çalışan Harry ise her şeyi daha da kötü hale getirmişti. Şimdi ikisi de süpürgesiyle yerde oturmuş birbirlerine şaşkınca bakıyorlardı. "Ben, özür, dilerim. Kremayı alacaktım sadece."

Şaşkınlığını üstünden atar atmaz gülümseyerek başını olumsuz anlamda salladı Harry. "Sorun değil ben de biraz sakarlaştım sanırım." Üstlerini düzelterek ayaklandılar. Snitchi antrenman kutusuna koydukları gibi sahayı terk ettiler. Cedric elindeki kremaya baktıktan sonra yanındaki kısa oğlana döndü. "Bunun için biraz geç olmadı mı sence de?"

Harry kısık sesiyle kıkırdadı. "Şimdi yiyeceğini sanmıyorsun herhalde. Daha komik olacağını düşündüğüm bir zamanı bekleyeceğim." Cedric snitchi kutuya koymasa onun şu an midesinde çırpındığını düşünebilirdi. "Pekala, iyi fikirmiş. Burada ayrılıyoruz sanırım. Sen diğer merdivenden devam edeceksin." Harry şu ana kadar merdivenlere hiç dikkat etmemişti. Duyduğu şeyle hızlıca merdivenlere bakındı. Ardından onaylarcasına başını salladı.

"Bugün için teşekkürler o zaman. İyi uykular." Cedric dudaklarına yumuşak bir gülümseme koyarak "Asıl ben teşekkür ederim. Sana da iyi uykular." dedi ve yatakhanesine giden merdivenleri takip etti. Yatakhaneye girerken sessiz olmaya dikkat etti ama pek başaramadı. Midesindeki snitch çıkana kadar da mümkün gibi durmuyordu. Yüzündeki gülümseme hala silinmemiş bir biçimde üstünü değiştiriyordu. Elindeki kremayı kendisine ait olan küçük çekmecelerden birine koydu. En sonunda uyumak için tüm hazırlıkları bittiğinde yatağında rahat bir pozisyon aldı.

Uykusuna dalmadan önce kendine fısıldayarak tekrar hatırlattı: "Ben bir peri masalına aşığım."

-

Sonunda beklediğim an geldi sanırım. Çok hoş oluyor böyle hafif hafif yakınlaşmaları. Bu arada bölüm stokladığım için haftada en az bir bölüm gelecek bundan sonra.

Bol bol yorum atmayı unutmayın lütfen motive oluyorum. Kendinize çook iyi bakın, öptüm. 😻

chosen one | hedricWhere stories live. Discover now