little ferret

672 48 47
                                    

i dont wanna sleep, 
i just wanna keep on loving you.


"Weasel, Weasel!" Herkes sesin sahibini çok iyi tanıyordu. Draco Malfoy'un eline geçen her fırsatı değerlendirirken kullandığı hitaplardan yalnızca birisiydi. Ron sakinliğini koruyabilmek için derin bir iç çekti ve arkasına dönüp o zevkle gülümseyen surata baktı. Harry ve Hermione'de yanında duruyor neler olduğunu çözmeye çalışıyorlardı. "Yine ne oldu Malfoy? Yeni bir şarkın falan varsa hiç dinleyemeyeceğim."

Draco'nun gülümsemesi daha da büyürken elindeki gazeteyi üçlüye uzattı. "Baban her zamanki gibi Gelecek Postası'na başlık olmuş. Üstelik annenle bir fotoğrafı da var baksana!" Ron sinirle gazeteyi kaparken Harry'de kısaca gazeteye baktı. "Bas git Malfoy. Hadi Ron, gidelim." dedi. O sırada etraflarında küçük bir kalabalık çoktan oluşmuştu. Kızıl çocuk gazeteyi okuduğunda karşısında sırıtan çocuğa doğru savurdu. 

"Ah evet, sen de bu yaz onlarla kalıyordun değil mi Potter?" diye sordu Malfoy. "Söylesene bana annesi gerçekten bu kadar şişko mu yoksa resimde mi öyle görünüyor?" Harry sonunda dayanamayıp ona doğru ağır bir adım attı. Onun ve Hermione'nin bir eli hala Ron'un cübbesindeydi. -kendini Malfoy'un üstüne atmasın diye-

"Senin annen var ya, Malfoy. Hani o ifadesi... Burnunun altında sanki tezek varmış gibi? Eskiden beri mi öyle yoksa yanında sen varsın diye miydi?" Malfoy'un solgun yüzü biraz pembeleşti. "Ne cüretle anneme hakaret edersin, Potter?" Harry arkasını dönerek "Sen de o koca ağzını açma o zaman" dedi. Tam Ron'un tuttuğu cüppesinden çekiştirecekti ki biri onu kendine doğru çekti.

Yüzünden şaşkınlığı okunurken "Ne yapıyorsun?!" demeden edemedi. Diggory, kolundan tutmuş boş boş ona bakıyordu. Açıklamasına fırsat kalmadan bahçeye ne zaman geldiği bilinmeyen Moody çoktan asasını Malfoy'a kaldırmıştı. "İşte onu yapamazsın evlat!" diye bağırırken asasını sallamasıyla karşılarında duran Malfoy artık küçük bir dağ gelinciğine dönüşmüştü.

Bu herkesi neşelendirmişti. Crabbe ve Goyle'u bile. Harry ise elini Cedric'ten kurtarıp geriye çekilmişti. Çok geçmeden bahçeye hışımla giren McGonagall ile tüm eğlence bitmişti. "Profesör Moody ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" Moody neşesinden ödün vermedi. "Ders veriyorum." Minerva önce gelinciğe sonrada meslek arkadaşına bir baktı. "Sakın bana o gelinciğin bir öğrenci olduğunu söylemeyin!"

Moody'den ses çıkmayınca Minerva Draco'yu eski haline getirmeyi başardı. Draco koşarak uzaklaşmadan önce "Babamın bunu duyacağından şüpheniz olmasın." demeyi de unutmadı tabii. Öğrenciler yavaş yavaş dağılırken Profesör McGonagall, Moody'i Dumbledore'un odasına götürmeye karar verdi.

Harry cevap beklercesine bakışlarını Cedric'e çıkarınca o da hemen kendisini açıklamaya başladı. "Malfoy, arkanı döndüğünde büyü yapmak üzereydi sana. O yüzden kenara çektim seni. Profesörün bu kadar sinirlenmesinin sebebi de buydu hatta." Harry minnettar bir gülümsemeyle baş salladı. "Teşekkür ederim."

Diggory, "Rica ederim. Bu arada son lafın çok iyiydi. Okulda çoğu kişi Malfoy'a laf atmak değil, selam vermeye bile cesaret edemiyor" dedi. Zümrüt yeşilleri hafiften sinirlenmiş gibi bakıyordu. Harry'nin "Haklı değiller mi? Sataşmadığı insan yok." lafını onaylarcasına "Aynen öyle." dedi.

Ron ve Hermione'nin onu beklediğini fark edince Cedric'e döndü. "Benim şimdi gitmem lazım, tekrardan teşekkür ederim." Cedric ise sadece onaylayıp arkasından "Görüşürüz Harry" diyebildi.

-

Harry, Hermione ve Ron az önce yaşananları Hagrid'e anlatmaya gidiyorlardı. Hepsinin yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Ron dayanamadan "Bana tek kelime söylemeyin" dedi. Hermione şaşkınca "Neden?" diye sordu. "Çünkü o anı ebediyen hafızama kazımak istiyorum."

Harry de Hermione'de güldükten sonra Herm tekrarkan söze girdi. "Ama ne olursa olsun McGonagall'ın gelmesi iyi oldu. Malfoy'un canını gerçekten yakabilirdi-" sözünü kesen ise Ron'un bağırışı olmuştu. "Hermione! En mutlu anımı berbat ediyorsun."

"İyi tamam. Bir şey demedim say Ron." diyerek sustu. Harry ise onları sadece kahkaha atarak izliyordu. Hagrid'in evine geldiklerindeyse hemen koltuklardaki yerlerini alarak neşeyle olanları anlattılar.

Hagrid'te onlar gibi çok sevinmişti buna. "O çocuğun bir derse ihtiyacı vardı. Profesör Moody çok iyi yapmış."

-

Kısa ve eğlenceli bir sohbetten sonra üçü de dönme kararı almıştı. Arada böyle Hagrid'le sohbet etmek hepsine iyi geliyordu. Şimdi hepsi ana binaya doğru yürüyordu. Yaklaştıkça birkaç öğrenci gördüler. Bunlardan ikisi de Dean ve Seamus'tu. Onlar da üçlüye katılınca küçük bir sohbet ortamı oluştu.

"Siz nereden geliyorsunuz?" diye sordu Hermione. "Astronomi Kulesi'ndeydik. Manzarası çok hoşumuza gidiyor." Dean'ın cümlesine Seamus devam etti. "Evet, Malfoy olayına hala gülüp duruyoruz."

Binaya varmak üzerelerken Harry gördüğü Ravenclaw kızlarından oluşan grup ile donakalmıştı. Ron ve Hermione ise etraflarına bakıp anca anlayabildi olayı. "Hadi dostum, tek yakala da git konuş artık." diyerek arkadaşını dürttü. "Haklısın, bu sefer konuşacağım."

Harry tüm cesaretiyle kız topluluğuna giderken yüzüne bir gülümseme yerleştirmeyi unutmadı. Vardığındaysa derin bir nefes alıp Cho'ya doğru baktı. "Müsaitsen biraz konuşalım, konuşabilir miyiz yani?" dediğinde diğer kızların fısıltılarını duymaya başladı. Cho gülümseyerek "Elbette." dedi ve kızlardan uzaklaştılar.

"Ne konuşacaktın benimle?" Harry o ana kadar ne diyeceğini düşünmemişti. Tamamen gazlanıp karar vermişti konuşmaya. "Ee, şey diyecektim..." Bir şey bulamayınca kabullenerek göz teması kurdu. "Aslında bir şey demeyecektim. Tanışmak istedim sadece." demeyi başardı.

"Ah, anlıyorum. O halde yürürken tanışabiliriz değil mi?" diye sorunca Harry memnuniyetle başını salladı. "Tabii, neden olmasın." beraber yürümeye başladıklarındaysa Cho'nun yüzündeki gülümseme hiç silinmemiş Harry'nin içindeki snitch ise tekrar ortaya çıkmıştı.

"Bu arada çok iyiydin. Malfoy'a verdiğin karşılık yani." Harry mütevazilik belirtisi olarak küçük bir omuz silkti. "Aslında ben değil Profesör yaptı yapacağını. Yine de teşekkürler." Cho kendini tutamayıp küçük bir sesle kıkırdadı. "Keşke hep dağ gelinciği olarak kalsaydı. En azından tatlı oluyor öyle." Harry'de ona katılarak kahkaha attı. "Kesinlikle."

Sonunda binaya vardıklarında ikisi de yollarını ayırmak zorunda kalmıştı. Cho, "İyi geceler Harry." diyip el sallarken Harry küçük bir dejavu yaşadı. Kulaklarına dolan erkek sesiyle ufak çaplı bir şok yaşasa da aldırmadan o da el salladı. "İyi geceler."

Ron ve Hermione ne konuştuklarını fazlaca merak ettiği için yol boyunca anlatmasını söyleyip durdular. Harry anlatsa bile merdivenlerde her şeyin yankı yaptığını bildiğinden tüm konuşulanları şöminede anlatmaya karar verdi.

-

Normalde bu saatte bölüm atmam ama sözümü tutmak istedim. Cho'ya şimdilik sövmeyin diğer bölümlere saklayın bence. Çocuğum da garipten Cedric'in sesini duymaya başladı zaten.

İyi okumalar, yorumlarınızı bekliyorum!

chosen one | hedricWo Geschichten leben. Entdecke jetzt