[halsey - coming down]
❝şeytanı buldum,
onu bir aşığın içinde buldum
mandalina renkli dudaklarında,
ve onun rengarenk konuşmasında❞Tavana diktiğim gözlerim ve elimdeki içki şişesiyle kaç saattir aynı şeyi dilediğimi bilmiyordum.
Gerçekten kurdumu hissetmemeyi diliyordum.
Çünkü bu kontrol edemediğim kadar acı verici bir şeydi. Kaburgalarımı dikenler sarmış da nefes alamıyormuşum, ciğerlerim patlayacakmış ve ben çaresizmişim gibiydi her şey. Sadece saatlerce tavana bakmış, içki şişesinin dibindeki son yudumları zar zor yutmuştum. Gözlerim yanıyordu, sıcak yaşların yanaklarıma aktığına emindim. Yine de ağlayan ben değildim. Tüm bu acıyı yaşayan kurdumdu. Bedenimi kullanıyordu acısını atmak için. Benim bedenimde ağlıyor, reddedilmenin hırsını benden çıkarıyordu.
Savaşmayı Jungkook kapıdan çıktığı an bırakmıştım. Hiç bu kadar değersiz, kıymetsiz hissetmemiştim. Şimdiye dek Jungkook benden hiçbir zaman Kim Taehyung olduğum için etkilenmemişti. Tüm yaşananlar feromonlarımın etkisiydi, ben önemsizdim. Ne hissettiğimin ya da ne yapmak istediğimin gram önemi yoktu çünkü Jungkook'un istediği ben değildim. Alfa oluşum, onu kokumla sarmalayışım sahip olduğum tek şeydi. Ki alfamın emrine uymak dahi beni kurtaramamıştı.
Günün sonunda yapayalnızdım.
Bir saat sonra kampüse gitmem gerekecekti. Derse girmek istemiyordum, bütün gün en son Jungkook yanımdayken baktığım tavana bakmak, hiçbir şey olmamış gibi davranmak istiyordum. Acımla yüzleşmek zor gelmişti. Reddedilen bir kurdu durduramazdım, hareket ettikçe kaburgalarım adeta akciğerlerimi deşiyordu ve bu halde duş alıp okula gitmek, dahası Jungkook'u tekrar görmek istediğimden emin değildim. Abartısız, dün akşamdan beri kıpırdamamıştım. Onun pişmanlık dolu bakışları aklımdan çıkmamıştı.
İstemiyorum deyişini, izinden kurtulmaya çalışmasını bir türlü unutamıyordum.
Dizlerim saatlerdir aynı pozisyonda oturmanın getirisiyle uyuştuğunda dahi onu hatırlamaktan daha katlanılabilir bir acı çekiyordum sanki.
Yüzümün buruşması, elimden kayıp giden ufak içki şişesi ve dibinde kalan son iki yudumun yerle buluşması aynı anda gerçekleşmişti. Patlama noktam bu olmuş gibi titreyerek doğrulduğumda dudaklarımı birbirine bastırmış, gözlerimin yeniden sıcak yaşlarla buğulandığına şahit olmuştum. Bu kadar ağlamanın mümkün olduğundan emin bile değildim. Sadece içim bomboşken sürekli hislerim dışa vurur haldeydi. Bu defa şiddetli bir şekilde sarsılan omuzlarım çığrından çıkmış gibi ayaklanmama, kendi evimde bir toz tanesi gibi hissetmeme sebep olmuştu.
Önce koltuğa tutunarak yürüdüm. Duvarlara yaslandım, banyoya kadar yere yığılmamak için mücadele ettim. Aç karnına içmek banyoya girer girmez dizlerimin üzerine çökmemle, midemi klozete boşaltmamla sonuçlandı. Saçlarımı geriye itecek kadar gücü bile bulamadım kendimde. Sadece öksürük krizine girene kadar kustum, ardından da ölüm gibi geçen kısa bir duş aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blinding Lights
Fanfictionjeon jungkook, kan kırmızısı dudakları ile tüm zamanların en vahşi öpüşen omegası olabilirdi.