"Yani cesetler buradaydı.." diyerek laboratuvarın kapısına yaklaştı Hyungwon. Konuyu açmak istemiyordu. Ancak her şeyin başladığı o yerdi Minhyuk'un laboratuvarı. Evine ve kliniğine kıyasla oldukça iyi korunmuştu. Küçük olan ona kulak vermeden içeriye girerken, başpolis peşine takıldı.
"İlacı incelemek normal şartlarda aylarımı alabilirdi. Ancak... Buna benzer bir şeyi daha önceden incelediğime yemin edebilirim. Notlarıma bakacağım."
Doktor olmak onun sadece ufak bir özelliğiydi. Yıllarca üzerinde çalıştığı çalışmalar ile Minhyuk büyük bir laboratuvara ve oldukça fazla malzemeye sahipti. Bu yüzden arkada kalmayı tercih etmişti uzun olan. Sarışın, ağır adımlarla masaların arasından geçti ve elindeki şırıngayı üzerine bıraktı. Bir an önce incelemeliydi ilacı. İçinde hastalık barındıran bir sıvı üretildiyse, bu bölgesel bir sorun olmaktan çıkardı.
"Neden hala temkinli yürüyorsun?" dedi Hyungwon onun ağır adımlarını dikkate alarak. Genç doktor önündeki deney kabına ilacın bir kısmını boşaltırken çattı kaşlarını. İlgilenmemişti söylediği ile. Masanın hemen yanı başında olan ışığı açtıktan sonra derin bir nefes verdi. Notlarını bulması gerekiyordu derhal. "Canın acır diye mi korkuyorsun, günler geçmesine rağmen."
"..."
"Canını yakmamı isteyen sendin. Ama yürürken bile korkuyorsun. Neden sadece ben yakabiliyorum canını?"
"Yaptığımız şey basit miydi Hyungwon? Acıyacağı için korkmuyorum." Öfkeyle kurcaladığı çekmeceden çıkardığı bir yığın notu ve defteri alarak, deney kaplarının hemen yanına koydu. "Dikkatli olmazsam yırtılmalarım olabilir. Hastanede açıklama yapmamı istemiyorsan yavaş yürüyüşümü görmezden gel." Kesinlikle deliydi o. Bir gün çocuk kadar neşeli, öteki gün gerçek bir katil kadar öfkeli ve sertti.
"Mutlu olmalısın." dedi. Parmakları tozlanmış masanın üzerinde gezerken bakışlarını ileride duran sarışına çevirdi ve yaklaştı. "Sayemde ağlayıp yılların hüznünden kurtuldun."
"Ne bu?" Kendisine gelen başpolisin yüzüne baktı notlarını bırakmadan. "Egonu tatmin etmeye mi çalışıyorsun? Bir beceriksizsin. Sekste bile-"
Aniden arkasına sokulan beden ile gözlerini açabildiği kadar açtı Minhyuk. Başpolisin sırıtarak ensesine bıraktığı nefesi tüylerini diken diken ederken, kısa süre içinde duydu sesini. "Beceriksiz olduğum için mi adımı sayıklamak istedin? Çaresizce bana tutundun ve ağladın?"
"Neyse ne.. İğrençti."
"Öyleydi."
Hyungwon geri çekildiğinde Minhyuk tuttuğu nefesini hızla bıraktı ve kendine gelebilmek adına saç diplerini kaşıdı. Kendisine ne olduğunu bilmiyordu. Sebepsizce çaresiz bir konuma düşüyordu Hyungwon her yanında olduğunda. Son aylarda sürekli birlikte oldukları için olmalı, hayatında önemli bir rol oynamaya başlamıştı başpolis.
(...)
"Hiçbir şey yok..."
"Ne demek," Ayağa kalktı Hyungwon. "hiçbir şey yok? Saatlerdir buradayız ve notlarında ilaç hakkında bir şey yok mu?"
"Yok işte, aylarca burada araştırma yapmamı kabul ediyorsan bir cevap verebilirim sana."
"... Kalsın, gidelim."
Kötü haber, ilaç hakkında bilgileri sıfırdı ve Leo çoktan cezaevini boylamıştı. Son bir hafta tamamıyla boşa harcanmıştı kısaca.
"Başkomiserine ne diyeceksin?"
"Bilmiyorum.. Son zamanlarda yeterince gözüne batıyorum zaten. Önüne elim boş gitmeye devam edersem beni görevden alır."
"Ne yani bir başkasıyla mı çalışacağım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
≪ 𝐅𝐚𝐭𝐚𝐥 𝐋𝐨𝐯𝐞 ≫ HyungHyuk & JooKyun
Fanfictionİşlediği suçlarla hapise atılan Doktor Lee Minhyuk, yıllar sonra Polis Chae Hyungwon'a yardım etmesi karşılığında geçici olarak serbest bırakılır. Ülkede oluşan ve aniden büyük ses getiren nadide hastalıkların peşine düşen ikili, hiç beklenmedik bir...