"Sen bana bakma ben senin baktığın yerde dururum.."(Özdemir Asaf)
Annemle beraber o gün dışarı parka oturup biraz hava almak için gitmiştik.Aylar sonra Güneş o gün ilk kez parlıyor gibiydi.Kuşların cıvıltısı içime neşe kırıntıları saçıyor gibiydi...
Kendimi ilk kez yorgun ve uykusuz hissetmiyordum.Babam bir haftadır yanıma gelmiyordu.Annemle uzun zamandır kopuk olan bağlarımız yeniden kuvvetleniyor gibiydi.Bu duruma herkesten önce Büşra çok seviniyordu...
Okuldan kaydımın silinmiş olması pek umrumda değildi.Bu durumla Büşra ilgileniyor Dekanla sürekli görüşüyordu.Tek amacı beni yeniden Okula aldırmaktı.Babamdan sonra artık okumam ne denle mümkün olabilirdi ki?Hem maddi hem manevi desteğim yoktu artık.Bu kadar çaba göstermesi manasızdı...
Parktan Annemle beraber eve döndüğümüzde seansa gitmek için evden çıkmıştım.Giderken içimde farklı bir neşe vardı.Sanki babamı görmeye gider gibiydim.Bunu birine söylesem beni iyice delirmiş sanabilirdi.Bu yüzden susmayı tercih etmiştim.O esnada telefonum çalmıştı.Arayan Büşraydı.
-"Alo Zümra ben size geldim evde yoksun hani beraber gidecektik.Neden beni beklemedin?"
Tamamen Büşrayı unutmuştum dişlerimle alt dudağımı ısırıp;
-"Büşra Kardeşim ben seni tamamen unuttum. Ne olur kusura bakma"
Büşra biraz sönük ve üzgün ses tonuyla;
-"Tamam önemli değil Zümra beni unutup gidecek kadar iyi olman beni mutlu etti."demişti...
Oysaki ses tonu öyle demiyordu.Ben bu duruma biraz üzülmüştüm.Ama gönlünü alırım diye geçirmiştim içimden.Sonunda kliniğe gitmiştim.Koridorlarda yürürken kalbimdeki çarpıntıya engel olamıyordum.Bana ne oluyordu bilmiyordum.Kapıyı çalıp odaya girdiğimde,
-" Buyrun Zümra hanım Hoşgeldiniz"diyen Umut beyin gözlerine heyecanla bakıp cevap verdim.
-"Hoşbulduk"
-"Nasılsınız bakalım?Kabuslar devam mı?"
Hemen atılıp cevap vermiştim bu soruya;
-"Hayır bir haftadır görmüyorum"
-"işte bu güzel haber.."
deyip gülümsemişti.O gülümserken ben sanki onun gözlerinin içinde kaybolmuştum Gözlerimle gözlerini yakalamaya çalışıyordum.iç sesimin verdiği telkinle kendime gelmiştim.
-"Kendine gel zümra"
kendimi kontrol edip tekrar muhabbete devam etmiştim.İçimden Doktor Umut bey tam kendine yakışan bir mesleği seçmiş.Çünkü cümleler ancak bir insanın ağzından çıkınca bu kadar anlamlı olabilirdi dedim.Söyledigi cümleler kelime kelimesine beynime kazınıyordu...
Ağzını açıp bir kelam etmesi başlı başına bir terapiydi.
-"3 haftada baya bir yol katettiniz.Sizi gerçekten tebrik ederim.Ben artık sizin tedavi edilecek bir sıkıntınız olduğunu düşünmüyorum"dediğinde bir hayli üzülmüştüm.Tamda iyi olurken başa sarmaktan mı korkuyordum? yoksa başka bir nedeni mı vardı?bilmiyordum.
-"Artık gelmeyecekmiyim?
-" Haftaya tekrar bekliyorum.Emin olmak adına son terapi olucak"
dediğinde biraz rahatlayıp,sevinmiştim.Teşekkür edip odadan ayrıldığımda.Bir yanım buruktu.Sevinmem gerekiyordu.Doktor iyleştigimi söylüyordu.Ama nedenini anlayamadığım şeyler oluyordu.Bu halimin sebebini bir an önce gün yüzüne çıkarmam gerekiyordu...
Kalbimde farklı sancılar vardı.Onu görünce Babamı görüyor gibiydim.Konuşmasi ile sanki Babam konuşuyor başımı okşuyor gibiydi.Hemde o karşımda dururken kalbim avucumun içindeymiş gibi oluyordu...
Bunu bir an önce öğrenmem gerekiyordu ama kendisine bu soruyu yöneltmem saçma olurdu.Kafamdaki sorular ve karmaşalar beynimi kemiriyordu.Bu konuyu açabileceğim tek kişi Büşraydı.Bir an önce Büşra'nın yanına gidip konuşmalıydım çünkü bu sorunumun açıklığa kavuşması gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOZLU PEMBE
ChickLit+Şimdi ne senden gitmeye halim nede senle kalmaya mecalim var... -Gitme güzel gözlüm sen gidersen yıkılır bu kent kuşlarda ölür... -Peki ben ne olacağım şimdi? Senle kalabilmeye umudum var mı? +Umut her daim vardır.Yeter ki sen gitme bu yürekten...