12. BÖLÜM: İSTANBUL'A KAR YAĞDIĞINDA

1.1K 141 227
                                    

 Hayalet okuyucu olmayın ve oy ve yorum yapın! Keyifli okumalar^^

------------------------------------------------------

 Mikrofona işaret parmağımla tam iki kez vurdum. Şu an yapacaklarımın beni sınır dışı edecek olmasıyla ya da İbrahim'den bir saat boyunca "Artık ergen gibi davranmayı bırakmalısın." temalı konuşmayı dinleyecek olmamla ilgilenmiyorum bile. Dudaklarımı mikrofona biraz daha yaklaştırıp onları araladım.

 "Ses, ses. Deneme. Hayatım boyunca  bir mikrofonla bu kadar çok insana hiç hitap etmemiştim. Her şeyin bir ilki vardır." Eski sesime, hoş geldin, deyip konuşmama devam ettim. "Uzatmayı sevmem. Beş dakika sonra konferans salonunda  filmimiz vizyona girecektir." Tam mikrofonu kapatıyordum ki aklıma gelen şeyle devam ettim. "Ha! Bu arada ben Tuana. Şu meşhur kız."

 İşte şimdi oldu. Mikrofonu kapattıktan sonra ayaklarımı müdür masasından indirdim ve daha insancıl bir pozisyon aldım. Bilgisayara ufak bir göz attım. Şifreyi tahmin etmek hiç de zor değil. Bayer2009. Okulun kuruluş tarihi. Neden müdürümüz bu kadar kıvrak zekalı?

 Tüm ayarlardan sonra kamera-4 görüntüleri konferans salonunun projeksiyonundaydı. Sesi olabildiğince açtım ve görüntüleri tekrarlamaya aldım. Tam on kere.

 Zaferimin tadını bir kez daha çıkarmak için yüzlerce kez bakmış olsam da bir kez daha o görüntülere baktım. Çakma sarışın bir kız ekrana giriyor ilk önce. Hemen arkasından bir başka çakma sarışın daha... Fısıldadıklarını sansalar da her şey o kadar net duyuluyor ki. Bir tanesi tam benim kilitli kaldığım kapının kolunu tutuyordu ki diğeri onun kolunu yakalıyor.

 "Ya birisi duyar veya görürse?" diyor endişeyle.

 "Saçmalama ve kapa çeneni. Hiçbir şey olmayacak." diyor öteki sert bir dille. Ardından aralarında art arda bir diyalog geçiyor. 

 "Büşra gel bırakalım bu işi. O kız çok tehlikeli. Geçenlerde Kuzey'in kafasına bildiğin mantı döktü ya." Kuzey'in kasıldığını hissedebiliyorum buradan. "Diğer eziklerden değil." Ve benden böyle bahsediliyor.

 "Ezik, eziktir. Sus artık."

 "Tamam ama- Uf! Kesin boyası akacak bunun."

 "Selen, yeter! İkimizden başka kim var burada? Tek kelime daha etme."

 "Büşra, anlamıyorsun. Bu olay illa öğrenilecek. Bunu öğrenenin Tuana olması önemli değil. Öğrenildiği an Ejder suçu bize yamayacak. Ejder bu sonuçta."

 "Sana bir tavsiye: Dizi izlemeyi kes!"

 Her şeye rağmen o notu oraya bıraktılar. Her şeye rağmen. Bilerek ve isteyerek. Sonrası zaten belli. Ben giriyorum, Büşra denen kız kapıyı kilitliyor. O sırada Selen müdürü çağırmaya gidiyor. Müdürlerin gelmesine yakın Büşra kapıyı açıyor ve ortadan kayboluyor. Ve müdür giriyor. Öyle.

 Bağlantıyı kestikten sonra ayağa kalktım. Kilitlediğim müdürün odasının kapısını açtım ve tanıdık beş yüzle karşılaştım. Müdür, İbrahim, Belma, Ayaz ve Zeynep. Zeynep'in neden burada olduğunu bilmiyordum ama buradaydı. Müdür ise bana kızgın veya öfkeli değil, mahcup bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Ve tahmin ettiğim gibi ilk konuşan müdür oldu. 

 "O üç öğrenci uzaklaştırma alacak. Şüphen olmasın. Daha önce böyle bir olay yaşanmadığı için biz de çok şaşkınız. Unutma, seni asla yargılamıyorum."

 Müdür Fevzi Bey konuşmasını bitirince gözlerine baktım. Onunki kadar hararetli olmasa da can yakıcı bir ses tonuyla, "Siz beni yargıladınız. Lakin öncesi ya da sonrası önemli değil." dedim. Bakışlarımı müdürden iki saniyeliğine ayırdım ve sonra tekrar buluşturdum. "Siz beni yargıladınız." Bakışlarımı artık İbrahim'e verdim. "İbrahim sen kayıt silme işlerini halledersin. İzninizle."

AVUKAT KIZIWhere stories live. Discover now