15. BÖLÜM: BU AN

823 98 739
                                    

 LÜTFEN OY VERİN VE YORUM YAPIN! HAYALET OKUYUCU OLMAYIN. EMEĞE SAYGI LÜTFEN O KADAR YAZIYORUM SİZİN İÇİN. SİZ 10 DAKİKADA OKUYORSUNUZ BEN İKİ BUÇUK SAATTE ANCA YAZIYORUM. BİR OYU VE BİRKAÇ YORUMU BENDEN ESİRGEMEYİN.

VE LÜTFEEĞĞNN GİRİŞ BÖLÜMÜNDEKİ PARAGRAFA BİRKAÇ ARKADAŞINIZI ETİKETLEYİN. NOOOOOOOLUUR...

Oy verene çikolata var^^

 İthaftan bahsetmeme gerek yok biliyorsunuzdur. En çok yorum yapana yine ithaf olacak. Öncekiler hariç;) 

*******************************************

 Murat nasıl ölmedi acaba? Ama ben hesaplamıştım, ölmesi gerekiyordu. Neyse, konumuz şu an bu değil. Kuzey de seslerin nereden ve kimden geldiğine dair anlam vermeye çalışıyordu belli ki. Ben hızla merdivenleri çıkmaya başladım. Kuzey de sanki kucağımda bebeğini kaçırıyormuşum gibi beni takip ediyordu.

 "Nereye?" Durdum ve bir kat aşağımda olan fakat hala görüş açıma girebilen Kuzey'e döndüm. 

 "Sen bekle beni orada. Hatta bekleme. Ben belki gelirim." Durdum ve birkaç saniye düşündüm. Mırıldanarak devam ettim. "Belki de gelmem..." Murat'ı oradan çıkarmak ne kadar doğru pek emin değilim. 

 "Yine ne oldu?" Kuzey'e açıklama yapmak istemiyordum. Utandığımdan değil, üstelemesini istemediğimden. İlerlemeye devam ederken Kuzey'in ellerini başına koyup, "Çıldıracağım şimdi," dediğini görmüştüm. 

 Pekala. Şu an kızlar tuvaletinin önündeyim. Kızların "arızalı" yazısına inanıp lavaboyu kullanmamaları da ayrı bir mucize. Şahsen ben bozuk-sağlam dinlemem, direkt dalarım içeri. Hatta bir keresinde erkekler tuvaletine elimi kolumu sallayarak girmiştim ve çıkışım bana atılan tuvalet kağıdı ruloları ile olmuştu.

 Tamam, konumuza dönelim. Öncelikle bana zarar vermeyeceğinden bir emin olalım. Kulağımı ve iki elimi kızlar tuvaletinin kapısına yasladım. "Murat? Orada mısın?" dedim ince bir sesle. Kapıya anında deli gibi vurdu manyak! Beyin kanaması geçirmek gibi bir plan olmadığından kulağımı ve ellerimin temasını kapıdan kestim. Beynimi seviyorum.

 "Aç lan şu kapıyı!" Ne oluyor be? Niyeyse sesi aslan gibi çıkmıştı. En azından bana öyle geldi. 

 "Kibar ol biraz. Öküz." Sen gel adamı 5-6 saat kızlar tuvaletinde yalnız bırak, sonra da kibarlıktan bahset. Canavara dönmüş ulan bu! Bildiğin canavara!

 "Kibarlığım mı kaldı geri zekalı? Aç şunu!" 

 Sinir bozucu bir sakinlikle omuz silktim ve, "Sen bilirsin," dedim. Kapıya bir yumruk daha attı. Ardından birkaç saniye yaşam belirtisi göstermedi. Daha sonra ise pes etmişti.

 "Kilitlediğin kapının kilidini açar mısın Elif?" Sesinde, "her an cinlerim gelebilir adam ol" der gibi bir ton vardı. 

 Gıcık bir şekilde gülümsedim ve, "Elif'i kullanmıyorum," dedim.

 "Kapıyı açar mısın Tuanacığım?" Bu sefer de ismime vurgu yapmıştı. Derin bir nefes alıp ellerimi ev sahibine kiranın gecikeceğini bildiren kiracı gibi ovuşturdum.

 "Kızlar tuvaletinde kaldığın bu süre boyunca bana ne kadar beddua ettin, bilmiyorum. Ama... Bu beddualarının birazı tutmuş olabilir."

 "Ne diyorsun Tuana?" Ses tonundan kaşlarını çattığı o kadar belli oluyordu ki. Ben de gevelemeyi bıraktım bunun üzerine. 

 "Şey diyorum... Üst üste gelen bir çok talihsiz olay arasında tuvaletin anahtarını kaybettim." Üzerimdeki öküz halay çekmeyi bırakınca cidden rahatladım.

AVUKAT KIZIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora