39.BÖLÜM

1K 69 283
                                    

Merhabalar.

Nasılsınız. Ben çok iyiyim çünkü boksa başladım. İleride bir Aliva Gürsoy'da ben olabilirim belki o yüzden çok mutluyum.

İyi okumalar. Bol bol yorum ve oylarınızı görmek dileğiyle.

39.BÖLÜM

Sabah gözlerimi acıtan güneş ışığıyla uyandım. Ayılınca gece geç saatlere kadar oturup pencereden etrafı izledim çünkü. Biraz da odanın kenarından görünen yola baktım. Öylece yola baktım hiç araba geçmedi.

Bazen kendi kendime konuştum ama hiç gelmedi. Bekledim onu. Gelsin yine fısıldarsın kulağıma diye bekledim. Gerçekleri görürdüm en azından. Kriz geçirirdim ama görürdüm gerçekleri. Canım acırdı ama görürdüm gerçekleri. Kesik bir nefes verdim. Gözümden akan yaşı sildim.

Yaralıyım ben, içimdeki korkularla boğuşacaktım ömür boyu.

Bir köşeye geçecek ve sokağı izleyip iç çekecektim. Bir aileyi görüp bakakalacaktım. Bir çiçeği görüp ezenlere sinirlenecektim. Gülen arkadaşları görüp, onlara bile anlatamadıklarımdan dolayı bakakalacaktım. Ben bakacaktım sadece, hayatım geçerken, giderken bakakalacaktım.

Geçmişim yazgım olmuşken değişmesini düşünmek fazla masaldı.

Hastaydım da ben, her ismim anıldığında delicesine acıyordu isimsiz yanlarım. Garip bir meseleydi bu, ismimle bile barışamamıştım. Aliva. Garip bir isim vardı. Anlamı da yoktu zaten. Benim gibi. Öyle kendime yabancı, öyle kendime karşı, öylesine de çocuktum. Çocuktum daha hayatımın düzeleceğini düşünüp sürekli çelişkiye düşecek bir çocuktum.

Kriz geçirdiğim zaman; aynaları parçalamışım ama hep içimden bir şeyler parçalanmış.

Deliydim ben. Bir maçı en iyi şekilde alacak, bir kroşeyi en derinine kadar ezberleyecek kadar takıntılıydım. İyi olmadığı zaman iyi olması için deli gibi uğraşacak kadar gecesiz ve gündüzsüzdüm. Yine de eninde sonunda akşam olduğu zaman herkes evine huzur götürürken ben delicesine bir nefret götürdüm.

Ben yaşıyordum ama bir yanım hep kırıktı. Ben yaşıyordum ama bir yanım hep eksikti. Ben yaşıyordum ama nefes almak yaşamak mıydı? Bilmiyorum.

Kapının tıklanma sesi gelince gözümü silip saçımı düzelttim ve son kez sesimi düzeltip ''Gel.'' dedim. Kayra yavaşça kapıyı açıp önce bana baktı sonra da içeriye girdi. Oturduğum yatağa yürüyüp yatağa yatınca kollarını başının arkasına birleştirdi. ''Naber.''

''İyi.''

''Eğer sana her sorulan soruya iyiyim demesen bir şeyler çok çabuk hallolur biliyorsun değil mi?'' dediği zaman Kayra'ya döndüm ama o tavana bakıyordu. Cevap vermedim başımı yastığa bırakıp ben de tavana bakmaya başladım.

''Sence bir şeyler düzelecek mi?''

''Düzelir her şey.'' dedi direkt olarak. Nasıl bu kadar emin olabiliyordu her şeyden? Yaşanmışlığı mı vardı? Anlatır mıydı peki?

''Kalk kahvaltıya sonra da çadırları alıp çıkıyoruz.'' dedi ve beni kolumdan çekerek ayağa kaldırdı. Hızlıca elimi yüzümü yıkayıp kahvaltıya indim ben de. Kayra ile birlikte hızlıca kahvaltı yaptıktan sonra baştan odama çıktım. Hızlıca hazırlanıp küçük bir çanta hazırladım. Son kez sakinleştiricilerimi ve ilaçlarımı da içip birer pakette çantaya koydum. Artık gece karanlığına kadar hiçbir şey düşünemeyecektim. Ama karanlık olunca. Bütün saklı korkular gün yüzüne çıkıyor ve sabaha kadar kendimi toparlayamıyorum. Sabah olunca ilaçı içtikten sonra geceye kadar susuyor içimdeki sesler. Ama gece olunca yine aynı.

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin