Bölüm13- Benim Kafam Benim Lanetim

524 90 77
                                    

Medyadaki şarkı : Çağan Şengül - Ölmek İçin

Öncelikle selam çiçeklerim, çok geç bölüm attığımın farkındayım bunun için içtenlikle özür dilerim, çünkü güncel bir fici okumak zaten zorken birde uzun süre bölüm beklemek ekstra yorucu olmalı.

Bu bölüm için çok düşünmem gerekti sadece, texting şeklinde mi yazmalıyım, yoksa düz yazı mı olmalı diye çok düşündüm ve sonuç olarak bu bölümde texting'in yetersiz kalacağı kanısına vardım. Yine de sizi sıkmamak adına uzun bir bölüm yamamaya özen gösterdim, yine oldukça kısa bir bölüm oldu benim açımdan

Umarim severek okursunuz, güzel yorumlarınızı bekliyorum 🌻💜

"Bayım beni içeri davet etmeyecek misiniz?"

"Ah pardon, dalmışım" Taehyung gülümsedi, sevdiği adamın kendisi yüzünden bu hale gelmiş olması onu elbette fazlasıyla mutlu etmişti. "Hoşuma gitti" yavaş adımlarla içeri doğru yürüdü, meraklı gözlerle etrafı inceliyordu. Seokjin ise onun son söylediği cümlenin anlamını düşünüyordu "Hoşuna giden ne çocuk, evim mi?" Taehyung ellerini belinin arkasında birbirine bağlamış bir şekilde Seokjin'e döndü,yavaşça yaklaştı. Bir nefes kadar boşluk bıraktı aralarında, yaklaştıkça Seokjin geri attı adımlarını;

"Ne yapıyorsun?"

"Bakıyorum"

"Neye?"

"Gözlerinize" Seokjin istemsiz bir şekilde gülümsedi "Hiç göz görmemiş gibi davranma tanrı aşkına" kaşlarını çattı Taehyung "Gördüm elbette, binlerce göz gördüm. Ama sizinkisi gibisine hiç denk gelmedim"

"Ne farkı varmış benimkinin?"

"İçime işleyen bir şeyler var bayım bu gözlerde, sanki kaybettiğim benliğim oraya gizlenmiş gibi." ikisi de sustu, Taehyung sessizliği bozmak için devam etti "Bal rengi"

"Heh?"

"Gözleriniz bal rengi. Hep merak ederdim, bilirsiniz hiç yakından görme şansım olmamıştı"

Seokjin yanaklarının yandığını hissediyordu, birkaç ay önceye kadar adını dahi bilmediği bir yabancıydı onu bu hale getiren, aşk hakkında kitaplardan ve klişe dizilerden öğrendiği ve bildiği şeyler dışında pekte bir fikri yoktu.

"Tamam sonra bakarsın, şimdi kahvaltımızı yapalım" esmer çocuk bir adım daha attı, Taehyung onun karşısında cesur ve arsız gibi görünmeye çalışıyordu, başarılı olup olmadığından pekte emin olmasa da devam etti. Tanrım birazdan göçüp gideceğim, ama şu an ölürsem yemin ederim hiç şikayetim olmaz

Daha çok sabitledi gözlerini, gözlerine, sanki ilk defa ve sanki son defa bakarcasına. Ardından ufak bir tebessüm yayıldı yüzüne, dudağının kenarı kıvrıldı hafifçe yukarı

"Sadece anı yaşamama izin verin bayım. Şimdi yaşadığım an gözlerinize bakmamdır ve bir saniye sonra gözlerinizi kırpacak olmanız benim için yeni bir anın başlangıcıdır"

Seokjin kalbinin sesinin kulaklarının içini doldurduğunu fark ediyordu, hem karşısındaki çocuk da duysun istiyordu, hemde duymasından müthiş bir endişe duyuyordu. Seokjin sevgi nasıl gösterilir bilmezdi, gösterirse kaybedeceğini düşünürdü.

Ve bu çocuğu kaybetmek onun son isteyeceği şey bile değildi...

"Ç-çocuk sen güzelsin"

"Ne, ne dediniz bayım? Tekrar edin lütfen" Taehyung elbette duymuştu ne söylediğini, ama tekrar duymak istemesi onu şımarık yapmazdı değil mi?

"Duymaman beni ilgilendirmez, demek ki bana kulak vermiyorsun " Seokjin omzunu silkerek bakışlarını Taehyung'un üzerinden çekmişti. Taehyung ise kısa saniyeliğine bile olsa o bakışlardan mahrum kalmak istemiyordu.

Ayaklarının ucunda yükseldi, sevdiği adamın heyecandan kırmızı olan kulaklarının yanına sabitledi dudaklarını;

"Sizde çok güzelsiniz bayım, fazla güzelsiniz. Tümünüzle güzelsiniz ve ben tüm güzellikler benim olsun istiyorum" Seokjin, esmer çocuğun sıcak nefesinin tüm vücuduna hükmettiğini hissetti.

Ne yapmalıydı, ne söylemeliydi bu güzel cümleler karşısında?

"Taehyung..."

"Efendim bayım"

"Șu cümlelerinin esiri olmamak için çok çabaladım, ama artık istemiyorum Taehyung"

"Neyi istemiyorsunuz?"

"Onlarla savaşmak istemiyorum, ben o cümlelerin esiri olmak istiyorum, sonsuza kadar..."

Taehyung'un gözleri dolmuştu, ağlamak istemiyordu. Mutluluktan da olsa sevdiği adamın aklında bu şekilde kalmak istemiyordu, derin bir nefes aldı, vücuduna işleyen hüzün ile karışık mutluluğun verdiği yoğun hislerden saniyeler içinde kurtuldu, yoksa oturur saatlerce ağlardı şu birkaç kelime için.

"Bayım kızıyorum size" kaşlarını çattı, karşısındaki adamın şaşırmış yüz ifadesine baktı

"Yine ne yaptım?" sitem ve korku vardı sesinde Seokjin'in "Bir de güzel cümleleriniz olmadığını söylersiniz, keşke bilseniz dudaklarınızdan dökülen her kelimenin içimdeki ülkeye hükmettiğini, viraneye dönmüş bahçemde eşi benzeri olmayan çiçekler açtırdığını, yine de güzel cümlelerim yok der miydiniz? Hem bana sadece adımı dahi söyleseniz, milyonlarca şairin yazdığı süslü cümlelerden daha çok anlam kazanacak "

"Sahi mi?" koskoca adam anında küçük bir çocuğa dönüşüp, heyecanla sormuştu sorusunu "Sahi bayım, merak etmeyin. Zamanla anlayacaksınız sizin bendeki öneminizi, ağzınızdan çıkan her bir kelimenin bendeki anlamının ne denli büyük olduğunu, sadece zaman verin bana"

Seokjin ufak bir tebessümle başını salladı

Bu onun nezdinde tüm zamanların senin olsun demenin başka bir şekliydi

...

My sun
Taehyung iyi misin? Bir anda çıkıp gittin, ne olduğunu sormaya bile vaktim olmadı
[iletildi 12:42]

My sun
Taehyung artık mesajlarıma bakar mısın? Meraktan kafayı yiyeceğim
[iletildi 12: 56]


Foreign
Bayım özür dilerim
Özür dilerim...
[benim kafam, benim lanetim]
[Ve istemeden sizi bu lanetin en ortasına çektim]

Limerence'Taejin Where stories live. Discover now