Saç diplerimden parmak boğumlarıma kadar kanadığım o salı sabahında, dedim ki; üzülme, bundan fazlası olmayacak. Çünkü ölüler acıyı hissetmez. Geride kalan ruhun artık isteklerini ikiletmez.
Göz pınarlarından çenendeki gamzeye kadar inen gözyaşları...
Nalan Altinörs- Nazende Sevgilim Mark Eliyahu- Open Sky
Keyifli okumalar! Yorumlarda buluşalım.")
🥀
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
🥀
Tolstoy, ölmeden önce son konuşmasında şöyle der: "İnsanlar acıyla büyür. Yaşam, bedende değil ruhtadır. Ölüm yalnızca bedenden kurtuluştur. Zihninizde neyin bedensel olmadığını ayıklayın. Gelecek için endişe etmeyin, çünkü gelecek diye bir şey yoktur. Sadece 'şimdi' vardır. Onun için yaşayın."
İnsanlar acıyla büyür.
Acı, ruhta doğar; bedene gömülür. Sızısı doğum lekesidir, izi kalır; ölümcül değildir ama durmadan kanatır.
Bir bedbinlik aşılar sana; gözün güzeli değil, bedelini görür. Bazı şeyler öldürmez süründürür ya, acı; bedenini süründürür, ruhunu öldürür.
Bir karış toprak atarlar üstüne; bembeyaz bir örtü, bedeninde. Ayakların yerde değil, yer ayaklarının altında. Bak; koskoca acı sığdı yüreğine, ama sen sığamadın dünyaya. Kendini o büyük arazide kalıcı sanan mahlûklar, şimdi penceresiz bir kuyuda yapayalnızlar. Etkiler o araziyi; biçtiler, yediler, yetmedi başkasının arazisine göz diktiler; ama sonra, sonra birer birer göçüp gittiler. Ne arazileri kaldı ne ektikleri. Tek bir şeyleri vardı: gidene kadar biriktirdikleri. Lakin bedende değil, ruhlarında büyüttükleri...
Göçüp gitsem şimdi araziden, ruhumu açıp baksalar ne biriktirdim diye; görürler miydi mürai hayattan arta kalan sukûtuhayâllerimi?
Görsünler, ama dokunmasınlar. Zamanında umutla haykırdığım her şeyi ezip geçtiler, şimdi tüm işgüzarlıklarıyla yaraya tuz basmasınlar.
Ruhum, daha fazlasını kaldıramayacak kadar kan kaybetti.
Üstelik komadaydım, medet umduğum eller başımın altındaki yastığı çekti; beni nefesimden etti.
Bir tabure koydum ayaklarımın altına, baktım tepemdeki urgana. Ne olursa olsun 'değmez' dedim, değdirdiler. Önce urganı boynuma geçirdiler, sonra tabureyi ayaklarımın altından ittiler.