Part -4-

2.3K 84 4
                                    

O gün geldi. Bİr gelinlik bile giymedim.  O kadar hızlı gelişmişti ki herşey. Beyaz bir elbise ile evet dedim masada. Öyle düğün felan da olmadı. Dedikodular almış başını gitmişken bir düğünle milletin ağzına sakız olmaktansa böylesi daha hayırlı gibiydi.  Bundan sonra ne olacaktı? Bir kere bile göz göze gelmediğim ama uğruna canımı verebileciğim adamın karısıydım.  İstemiyordum. İstediğim tek şey gitmekti. Anneme babama kavuşmak istiyorum.  Oturduğum yataktan kalkıp gitmek ve delim gibi koşmak istiyordum. 

Ali girdi odaya başım önümde oturdum öylece. Beniim konuşmaya ne hakkım vardı ki? Ne ddesem düzelirdi her şey? Ne yapsam girerdi yoluna her şey? Ne söylesem de Alim elleri başında oturmasa camın önündeki sandalyede. Uğruna canımım versem de şuan çare olmayacağını biliyordum. 

Odaya çift kişilik bir yatak koymuşlardı. Elvanın eski odası artık bizim olmuştu. Ama beni sevsin görsün diye dua ettiğimin adamın benden nefret ettiğini biliyordum. 

"Senin bir hatan nelere mal oldu görüyor musun? Kaldın başımıza. Tek istediğim sevdiğim biriyle evlenmekti ama senin gibi bir sümüklüye kaldım işte. Tüm hayatımı mahfettin! "

Öylece bakakaldım. Ben uğursuzluğumu en sevdiğime bulaştırmıştım. Birşet söylemem gerekiyorgu boğazımdaki yumruyu engelleyip başımı kaldırdım ve gözlerinin içine baktım.İlk defa göz göze geldik . Gözleri pranga oldu da takıldı yüreğime. Sonsuzluk da hüküm giydi.

"Özür dilerim. Ben böyle olsun istememiştim."

"Özür dilemek birşeyleri değitirmiyor. Yatıp zıbaralım artık. Yarın işim güücm var. Sayendde yetince zor bi zaman atlatıyoruz bide şöyle durup da canımı sıkma"

Anlamıştım.Dokunmayacaktı bana. Sevindim ilk defa. Korktuğum şey olmadı. Bilmediğim bir şeyi yaşatmadı bana. Sevmediği bir kadına dokunmadı. İlk defa derin bir nefes aldım. Hızlıca banyoya gidip giyindim geldiğinde yatağın bir tarafına yatmış yorganın üstüne çekmişti.  Usulca sesimi çıkarmadan yan tarafına yatıp gerginlikten der top olup ve yanımda sanki Alim yokmuş gibi, kokusu burnuma dolmuyormuş gibi uyumaya çalıştım.

Sabah uyandığımda yatağın ortasında ve tek başıma yatıyordum. Tam daha ayılmamıışken Ali girdi içeri.

"Hadii ya daha hazırlanmamışsın kalkta beraber inelim aşağıya annemden senin yüzünden bir azar daha işitmeyeyim"

"Tamam ama arkanı dön.

"Ne?"

"Arkanı dön diyorum sen öyle karşımdan dikilirken bunu yapamam"

Sinirle sabır çekip  döndü arkasını. Hızlıca giyindim. Kabim zaten o kadar hızlı atıyordu ki ömrümün yarısı bitmişti belkide.

beraber indik aşağı o babasının yanına geçerken ben kahvaltıyı hazırlamaya yardıma gittim. Kahvaltıdan sonra Elvan geldi. Karnı o kadar büyümüştü ki halinden gerginliğinden doğumun yakın olduğu belliydi.  

"Kızım bak bunları gelinim yaptı çok tatlılar değil mi?"

Şükran teyze benim ördüğüm mavi patikleri verdi. ELvan öyle bakıyordu ki bebeğinin eşyalarına. Biran düşündüm. Herşey böyle kötü gitmeseydi, Ali beni görseydi belki o zaman bizimde olurdu. Kafamı salladım. Gerçekler tuzlu su kadar acıydı.  Odama hırka giymek için çıktım ama geri dönerken tuvalete uğrama ihtiyacı hissettim. Kapıyı açmaya çalıştım fakat açılmadı. Aralıktan ışık geliyordu. Kilitli değildi. Bi inleme sesi duyunca aklıma  Vildan geldi. Can havliyle kapıyı ittirmeye çalıştım ve bağırdım.

"Şükran teyze yetiş!"

Benim bağırışmama koşup gelip kapının arasından geçip Vildana seslendim.

SARMAŞIK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now