Part-6-

2.4K 78 1
                                    

Her şey güzel gidiyordu. Mutluyum. Uzun zamandan sonra o kadar iyi hissediyorum ki sanki nefes alabiliyormuş gibi, yada güzel bir çiçeği koklarmış gibi rahattı içim. Alim işten gelecekti. Çok sevdiği sarmadan yapmaya çalışıyordum ama Şükran anne burada olmayınca ve tek başına gerçekten zor oluyordu. Neyse ki iki kişiydik de azar azar yapıyordum yemekleri. Yemekleri güzelce pişirdim. Her gün Alimin şu kapıdan içeri girecek olması bile benim için mutluluk sebebiydi. Birini bu kadar sevebilir miydi bir insan? Seviyordum ama yine biliyordum ki beni öldürürse yine alim öldürecekti. Her şeyi hazırlayıp televizyonun karşısına kuruldum ALim gelene kadar oyalanıyordum. Kapının çalmasıyla kumandanın kırmızı tuşuna basıp kapıya koştum.

"Hoş geldin"

"Hoşbuldum ne yemek var çok acıktım"

"Ellerini yıka da yiyelim sarma yaptım"

Montunu askıya asmak için elinden aldım ve bana döndü ve yanağımdan makas alıp hızla yukarı çıktı. Allah'ım tek hareketinde bile kızarıyordum birde Şükran anne çocuk yapın diyordu. Kalbim dayanır mıydı buna?

"Çok açım çook biran önce karnımı doyurmak istiyorum"

Gerçekten de çok aç gözüküyordu. Gören de bir şey yememiş sanırdı Bir şey yememiş miydi?

"Sen bir şey yemedin mi neden bu kadar acıktın ki?"

"Sorma bugün işyerinden çıkma fırsatım olmadı ki yemek yiyeyim resmen eve gelene kadar saatleri saydım"

"Şeyyy söyleseydin ben getirirdim bir şeyler bu kadar aç kalma lütfen"

Kafasını kaldırıp gülümsedi. Senin açlıktan dönen gözlerini yerim.

"Yapar mısın gerçekten?"

"Yaparım tabi bu kadar eziyet çekeceğine ben getiririm hem dışardan da yememiş olursun. Sen aç kalınca bana söyle"

"Tamamdır ama caymak yok getireceksin."

Gülümsedim içtenlikle "Tamam tamam söz biraz daha sarma?"

Yemeği bitirince sofrayı toparladım. Aliden bana kitap almasını isteyecektim. Evde sıkıldıkça kendime iş çıkarıyordum ve o sabah programlarını izlemek istemiyordum. Kapının çalmasıyla elimi havluya kurulayıp açmaya gittim. O sıra da Ali mutfağa su içmeye gitmişti. Şükran anneden sonra ara ara misafir gelirdi ama çoğu gündüz geliyordu. Kapıyı açtım ve hayatımda en son görmek isteyeceğim kişiyi gördüm. Ablam seher. Kollarını göğsünde bağlamış ukala bir sırıtmayla bana bakıyordu. Yutkundum.

"Selam tatlım ne halde olduğuna bakmaya geldim Ali hala atmamış seni kapıya"

Ellerim titriyordu. Bize iftira atıp beni bu hale getiren oydu. Yutkundum ve artık güçlü olma vaktiydi.

"Neden geldin eserine bakmaya mı?"

"Evet nasıl kötü bir halde olduğunu görmeye geldim. Dedim bizim sümüklü hala aynı mı ama görüyorum ki hiç bir şey değişmemiş."

Üstüme başıma çok bir şey almamıştım. Hep salaş giyiyordum. Kötü müydü. Ben sadece fazla bir şey alıp yük olmak istememiştim.

"Git buradan"

Sinsice güldü. "Valla meraklı değilim sana kocan eve gelmeden halini bir göreyim dedim. Ama bakıyorum aynısın. Karnında dümdüz mahallelinin dediği doğruymuş. Hem kaç hem kısır ol gördün mü olacakları."

Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Elim gitti karnıma. Bizim. Özel. Hayatımız. Nefret ediyorum bu mahalleden. Öylece baktım gitsin istiyordum. Kapıyı kapatmaya yeltendim. Eliyle engelledi.

SARMAŞIK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now