on | benimle uyusan olmaz mı?

1K 144 209
                                    

why is it so hard to accept the party is over?


"neden çarpmasın? benimki çoğu kez bir erkek için çarptı."

yoongi elindeki şişeyi sertçe yerine koydu. "çoğu kez?"

imayla sorduğu soruyla yüzüme bakıyordu. sadece bir anlığına beni kıskanma ihtimalini düşündüm.

"evet, ilk defa birinden hoşlanmıyorum sonuçta."

bir anda ruh hali değişti ve sırıttı. "benden hoşlanıyorsun yani?"

bunu söylemek gibi bir niyetim yoktu ama bunu zaten çokça belli ettiğimi düşünüyordum.

"senden hoşlanmam hoşuna mı gitti?"

beni cevapsız bıraktı. ceketinin iç cebinden bir likör şişesi çıkardı. önce kendi birazını dikti kafasına, sonra bana uzattı şişeyi. kafamı olumsuz anlamda salladım.

"neden içmiyorsun?"

içmemeye çalışıyordum çünkü sonrasında olacaklardan korkuyordum. sarhoş benden her şey beklenirdi.

"ben sarhoş olunca hiç hoş şeyler yaşanmıyor."

"böyle sen ayık ben sarhoş olmaz, sen de iç."

yoongi'nin her sözünün vücudumda bir etkisi olduğu gibi bunun da etkisi olmuştu. uzattığı şişeyi alıp içtim. tadını beğendiğim için hepsini bitirmiştim.

böyle bir süre devam etmiştik hiç konuşmadan. yeni bira şişelerinin dibini görmüştük. ben onu izliyordum, o balkondan gözüken manzarayı.

"hyung, neden benimle konuşmuyorsun?"

kelimeler dilimde yuvarlanıyordu. yoongi önce elindeki şişenin dibinde kalanı bitirdi. diğer şişe yığınının yanına yuvarladı.

"söyleyeceklerimden korkuyorum çünkü."

yoongi benden çok daha fazla içmesine rağmen kelimeleri hala düzgünce çıkarabiliyordu. söylediği merakımı arttırmıştı.

"ne söyleyebilirsin ki en fazla?"

yoongi yeni bir şişe alıp açtı. daha fazla içerse midesi patlayabilirdi.

"belki bir gün öğrenirsin."

daha fazla irdelemedim. mesanemdeki baskıyı hissedince telaşla ayağa kalktım. inanılmaz çişim gelmişti. bir anda kalktığım için dengemi sağlayamamış ve balkon demirlerine tutunarak yoongi'nin kucağına düşmüştüm.

o anki telaşla kaslı kollarına sıkıca tutunmuştum, elindeki şişe yere dökülmüştü. o da dengesini sağlayamayıp zemine sırt üstü düştü. ona tutunduğum için ben de zemine çekilmiştim ve yüzlerimiz gereğinden fazla yakındı. mesanemde hissettiğim baskıya eklenen tam kalçama denk gelen baskı hiç iyi etkilemiyordu beni. zaten beynim pelte olmuş gibiydi, buna vücudum da eklenirse iyi olmazdı.

"kalk. çabuk kalk hoseok." sesi sertti, fazla sert ve yüksek.

telaşla ayağa kalktım, bu sefer balkon demirlerine tutunmak aklıma geldiği için başarılı olmuştum.

"sadece tuvalete gitmek istemiştim."

son sözümü de söyleyip balkondan çıktım. sanki bilerek kucağına düşmüşüm gibi bana bağırması sinirimi bozmuştu. sahi, yoongi ile olup da sinirimin bozulmadığı bir an var mıydı?

koridorun duvarlarına tutuna tutuna ilerledim ve tuvaleti bulma umuduyla açtım kapıları birbir. ilk açtığım oda yoongi'nin odasıydı. geçen geldiğimde beni burada çalıştırmıştı. odanın kapısını kapatıp ilerledim. iki kapı daha açtıktan sonra tuvaleti bulabilmiştim. içeri girip işlerimi hallettim. biraz da ayılma amacıyla yüzümü ve ensemi yıkadım. kendime engel olmaya çalıştığım için dehşet sarhoş değildim ama hafif bir gidiktim.

acquainted | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin