20

26.8K 2K 3.1K
                                    

merhabalar efenim günaydın tünaydın iyi akşamlar ya da günün hangi nalet saatindeyseniz buradan sew gi ler

umarım bok gibi iğrenç ötesi leş bir gün geçirmemişsinizdir ama eğer ki geçirdiyseniz bile bu bölüm sizi bir nebze olsun mutlu eder

eğer bunu okuyorsanız iftar çoktan geçmiş demektir, orucunuz kabul olsun efenim benimki bunu yazarken gg oldu ama olsun

bu bölüm toplam 6.2k kelime içeriyor uzun yani anlayacağınız.

bu bölümdeki maçı araştırdım ettim falan ama yine de hatam olabilir oraya çok takılmayın

bu arada lisanın saçlarında bi hata yapmışım siyah demiştim ama sarı olarak yazmışım düz yazıda o yüzden direkt sarı olarak düşünün

yanlışlarım varsa görmeyiverin

bu bölüme yorum yapmadan geçenleri hiç sevmiyormuşum

keyifli okumalar dilerim 💛

Giriş

Jungkook

Okulun geniş bahçesine adımımı attığım andan itibaren zihnimin içerisinde baş gösteren gerginlik, şakaklarıma hafif bir sızının girmesine sebep olmuş, yüzüm buruşmuştu birden bire ağrımaya başlayan başım sebebiyle. Bugün gerçekten de büyük bir gündü. Uzun zamandır sıkı çalışmış, bugün için yüzlerce kez farklı senaryolar düşünmüş, elimden gelenin en iyisini yapmak adına çabalamıştım. Takımın daha iyi bir yere gelebilmesi hiç şüphesizdi ki tamamen benim eserimdi. Ben, kendimle beraber benimle aynı oyunu oynayacak, aynı kaderi yaşayacak olan arkadaşlarımı da eğitmiş, hepimizi harika birer oyuncu haline getirmeyi başarmıştım. Bunun için yeterliydim, takım kaptanı olma görevimi layığıyla yerine getiriyor, hiçbir pürüz çıkartmadan işime odaklanıyordum. Bu maç akademik olarak önemli olsa bile benim için asıl önem taşıyan şey maneviydi.

Min Yoongi'nin hayal kırıklığı ile dolmuş gözlerini görmek adına bu denli çalışmıştım günlerce.

Kazanmak istiyordum, istiyorduk ancak bunun o kadar da kolay bir şey olmadığını hepimiz çok iyi biliyorduk. Biz ne kadar geliştiysek, rakiplerimiz de bir o kadar gelişmişti ancak bunu kafama o kadar takmamaya çalışıyor, her daim iyi düşünmek adına zorluyordum kendimi. Tüm bu zaman diliminde kendini paralayan kişi bendim. Ne kaptan olmak ve maçı kazanmak adına hiddetlenen Jackson, ne de takımdan başka birisiydi günlerini ve gecelerini boş bir basketbol sahasında geçiren, bendim. Bunca zaman ben uğraşıp emek vermiş, yüzüme vurulan hatalarımı en iyi şekilde telafi etmeye çabalamıştım. Başardığımı da düşünüyordum, bugün gerçekleşecek olan maçtan sonra her şey daha da yerli yerine oturacaktı.

Lalisa’nın sinsi sinsi arkamdan yakınlaştığını sırtıma atladığı an fark edecek kadar dikkatsizdim bugün. Maça kadar kendime gelmeyi umuyordum. Lalisanın uzun, sarı saçları sırtımda olduğundan ötürü başımın yanından aşağı sarkarken düşmemesi adına onun uyluklarına ellerimi yerleştirmiş, kulağımı ısırdığında ise acımamasına rağmen inleyerek onu adeta atmıştım üzerimden. Lalisa ise onu yere fırlatmama karşılık olarak bana huysuzca dil çıkardı, kaşlarını çattı ve gitmeye hazırlandı. Onu kolundan tutarak durdurdum ve benimle beraber okulun bahçesinde yürümesini sağladım, sanırım yalnız kalmak istemiyordum.

idny.Where stories live. Discover now