25

20.5K 1.4K 1.2K
                                    

merhabalar efenim günaydın tünaydın iyi akşamlar ya da günün hangi nalet saatindeyseniz buradan sew gi ler

umarım bok gibi iğrenç ötesi leş bir gün geçirmemişsinizdir ama eğer ki geçirdiyseniz bile bu bölüm sizi bir nebze olsun mutlu eder

ay yine ben buralara çok geç uğradım ama beni de anlayın bayadır smut falan yazmayınca insan paslanıyor. bi de düz yazı falan derken iyice geciktirdim ama SONUNDA bitirdim arkadaşlar şükür duası alırım bi tane şuraya

lütfeen yorum yapınız bakın dilenci değilim ama bir yorumunuzu alırım çünkü neredeyse iki haftadır şunu yazıyorum amk (yani aslında ara vermeden yazsam bir günde de bitirirdim ama siz drama queenliğimi görmezden gelmeyin)

BU ARADA
içerisinde mafya,kan,cinayet,vahşet,fantastik,power bottom tae bulunan bir adet fic yayınladım adı da PLVTINUM

lüüütfeen ona da bakınız çünkü gerçekten gelecek bölümlerinde yapmayı planladığım çok fazla şey var bu yüzden ona da bu bölümden sonra bir koşu bakıp gelin

şimdii aşağı kaydırabilirsin canım ama plvtinuma da bak tamam mı

hatam varsa görmezden geliniz :")

keyifli okumalar dilerim 💛



Giriş

“Sana gerçekten inanamıyorum bazenleri Jungkook.”

Taehyung okuldan eve döndüğüm ve üzerimi değiştirmek adına odama çıktığım an kapımda bitivermişti ve her şey tam olarak bu noktada başlamıştı. Üzerimden sıyırmaya bile vaktimin olmadığı okul gömleğim, düğmeleri tamamen açık bir şekilde göğsümü ve karnımı onun gözleri önüne sunarken bu durumdan şikayetçi olduğum kesinlikle söylenemezdi. Tam aksine, Taehyung’un çaktırmamaya çalışarak çıplak bedenimi süzmesi ve trip atmaya devam ettiğini gösterir gibi uzun, kıvır kıvır olmuş saçlarını savurması fazlasıyla hoşuma gidiyordu ve bunu durdurmaya niyetli sayılmazdım.

Annemin ve babamın olmadığı evin içerisinde onun ufak adımlarla yürümesini izlerken odamın nerede olduğunu çözmeye çalışan yüz ifadesinden zevk aldığımı kabul etmek zorundaydım. Kaşları çatılmış, dudakları odaklanışından ötürü öne doğru büzülmüştü ve tüm bunların yanı sıra zarif parmakları arada gözlerinin önüne düşen kıvırcık saç tutamlarını geriye ittiriyordu. Taehyung’u izlerken nasıl baktığımı, nasıl göründüğümü ya da içimden neler geçtiğini dışarı yansıtıp yansıtmadığımı bilmiyordum. Tek bildiğim uzun zamandır içten içe aradığım fakat etrafımdaki insanlarda bulmaya çalıştığım sevgi ve ilgiyi onda bulduğum, bu konuda ise oldukça sevinçli olduğumdu.

“Neden böyle söylediğini hiç anlayamadım doğrusu bebeğim.” dediğim sırada sesim sanki suçsuz durumda olan benmişim ve o bana iftira atıyormuş gibi bir imaya bürünmüştü fakat asıl amacım onun suyuna gitmekti. Bunu başardığımı ise onun aniden arkasında kalıp kendisini takip eden bedenime dönmesinden ve cümlemin sonunda kullandığım tabir sebebiyle yüz hatlarının gevşediğini görmemle anlamıştım. Ön dişlerinin dolgun alt dudağına geçişini izlerken birkaç adım atarak onun güzel karamel kokulu bedenine usulca yaklaşmış, parmaklarımı ise sinsice ince beline dolamıştım. Bu yakınlıktayken daha da detaylanan yüzü göz bebeklerimin neredeyse kalp şekli alacağını düşünmeme sebep olurken gözlerim önce burnuna, ardından ise yapışmak adına yanıp tutuştuğum dudaklarına inivermişti.

idny.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin