1.Bölüm: İhanet ve Hayallerin Mahkumiyeti

293 10 4
                                    

Her son yeni bir başlangıcın kapısını aralar, peki sen o kapıdan girmeye cesaret edebilecek misin?

Kapımın kırılırcasına çalınması ile beni dayanılmaz hayatımdan biraz olsun kurtaran güzel rüyam parçalanarak yarım kalan rüyalar mezarlığına gömüldü. Gözümü açtığımda beni karşılayan karanlıkla benim de yanlışlıkla rüyalarımla beraber gömüldüğüm fikrine kapılmama neden oldu. İlginç bir şekilde bu durum beni korkutmadı aksine rahatlattı zira zaten yaşadığım söylenemezdi ben de rüyalarım gibi yarım kalmış bir hayata sahip değil miydim, yaşama hevesi kalmamış bedenimin biraz olsun dinlenebileceği bir mezarda olması belki de benim için en iyisi olurdu. Acaba bir gün tesadüfen mezarlığımın yanından geçen biri benim yarım kalmış hayatımın hikayesini merak eder miydi? Bana acır mıydı, yani benim kendime acıdığım kadar olamasa da bir anlığına üzülür müydü benim için? O tamamlanmamış hikayenin sonundaki üç noktadaki acıyı hisseder miydi?

Düşüncelerime bu sefer de aralıksız çalan zil sesi ket vurunca mezarlıkta olmadığımı anladım, evimdeydim. Sessiz, yalnız ve karanlık evimde. Tabi zil sesini saymazsak sessiz ve bir de çalmaya başlayan telefonumun sesini. Artık pek de sessiz sayılmazdı ha? Önce yattığım koltuktan doğrulup telefonumun karanlığın bilindik resmini böldüğü yeri bulmaya çalıştım bu sırada hangi sesin daha yüksek çıktığını karşılaştırmaya çalışıyordum milattan önceden kalan telefonumun mu yoksa aralıksız çalan kapı zilimin mi? Ve galibiyet tabi ki zil sesinin oldu kendime yeni bir telefon almam gerekecek ama öncesinde para kazanmam gerekti.

-Patlama, tamam geliyorum!

Sonunda gördüğüm zayıf ışığın olduğu yere ilerlerken birkaç çöp-ezme ve vur-morart olayı sonrasında telefonuma ulaştım.Gördüğüm isimle kapıyı kırmak üzere olan kişinin aynı kişi olduğuna emindim çünkü hayatımda, yani eski hayatımdan geriye kalan tek kişi o isimdi. Onunla olan ilişkimize dostluk da diyebiliriz alışkanlık da ve bir de acıma eklenebilir. Olabileceğim en hızlı şekilde döşediğim mayın tarlasını geçip kapıya ulaştım. Ve işte karşımda Geveze. Yani gerçek adı geveze değil tabi ki adı Ozan ama ikisi de aynı anlama geliyor zaten değil mi? Ne fark eder ki hayatı boyunca o isimle çağrılacaktı zaten hayatına biraz farklılık katıyordum işte ayrıca Geveze lakabını sonuna kadar hak ediyordu bunda onunla da hemfikiriz.Ve bu onunla hemfikir olduğumuz nadir şeylerden biri.

Gözlerimin dışardaki güneşin yakıcı ışınlarına alışmasını beklerken o çoktan konuşmaya başlamıştı bile, bir gözümü açsaydım be kardeşim.

-Ben FBI'dan ajan Parker. Evinizde ölü bir adam sakladığınıza dair bir ihbar aldık. Arama izni kağıdımı soracak olursanız yolda uğradığım feci baskında düşman bir köpeğin elimden kapması ve o kocaman salyalı ağzıyla paramparça ettiği izin kağıdından geriye hiçbir şey kalmaması sebebiyle yanımda getiremedim ama bu çok da önemli değil, izin izindir. Şimdi lütfen zorluk çıkarmayın ve ellerinizi yavaşça kaldırıp başınızın arkasına koyun, yanlış bir hareketinizde hiç istemediğimiz bir durumla karşılaşabiliriz.

Elindeki oyuncak silahı bana doğrultmuş bir Geveze sabah sabah hiç çekilmiyordu. Bu kadar enerjiyi her sabah yediği bir kavanoz fındık ezmesi sağlıyor olamazdı değil mi eğer öyleyse acilen o kavanozdan ben de almalıydım.

-FBI'ın böyle ihbarlara baktığını hiç sanmıyorum, ayrıca bir FBI ajanının oyuncak silah kullanması mantık kurallarına hiç de uymuyor öyle değil mi?

Oyununa ara verip dikkatle elindeki oyuncak silahı incelemeye başladı.

-Hadi be nereden anladın oyuncak olduğunu tıpkı gerçeğine benzemiyor mu? Aldığım oyuncakçı kimse farkı anlayamaz demişti sanırım geri iade edeceğim.

Hayatımın Kitabıحيث تعيش القصص. اكتشف الآن