6

43 3 1
                                    



Bu gün taehyungun yanında çalışmaya başlayalı 1 hafta olacaktı. Bu son iş gününde güzelce hazırlanmış kapıda jin Hyungu bekliyordum. Koca 1 hafta olmuştu, ilk günler sorunlar yaşasam da sonra taehyungun özel bir kaç işinden dolayı şirkete çok gelmemesi ve yanında beni de götürmemesinden dolayı odaya çekildiği o günden beri nerdeyse onu hiç görmemiştim.

Bir kaç sabah geldiğimde odasında dosyaları çantasına koyuyor sonra da gidiyordu.  Jin hyungun çıkardığı seslerle ona döndüm dışarı çıkmış ayakkabılarını giyiyordu. Telefonum titredi, rahatsız olup arka cebimden çıkarttım. Elime alıp jiminden gelen mesaja baktım. " Tae hızlı gelmeye çalış Taehyung bey geldi odasında. Geç kalma da kızmasın".

Başımı sertçe ovdum öncelikle jimin beklediğim gibi yapışık biri degil sadece samimi biriydi aramız iyiydi ve Tae...  Ahh o, o yine taeydi işte soğuk buz gibi bir adam. Erken gelmesi beni biraz şaşırtmıştı arabaya binip koltuğa yerleştim ve  dudaklarım istemsizce kuvrıldı. O sanki bu işi zorunda olduğu için yapıyor, hatta bu işten tiksiniyormuş gibi davranıyordu bunu fark etmiştim. Erken gelmesi oldukça garipti çünkü 1 hafta da fark ettiğim şeylerden biri de taenin aşırı dakik olmasıydı. Tam 8.30 da şirkette olurdu bir kere geç kalınca zaten burun buruna gelmiştik.

Aklıma dolan görüntüyle içim  bir garip olmuştu ateşlenmiştim ateşim çıkmıştı emindim . Bana yaptığı bu etki hiç hoşuma gitmiyordu. Kokusu burnuma dolunca bu kokuyu ne ara ezberlediğimi ve özlediğimi sorguladım. Jinin bağırmasıyla korkup kendime geldim. "Jungkook şu kediye bak aynı sen sana benziyor baksanaa" kafamı dedigi yöne çevirip sarı tüylü kediye baktım ve içli bir nefes verdim korkmuştum. "Hyung niye bağırıyorsun bir şey oldu sandım" güldü "tabi aklın burda degil ki sapık tavşan" ona ters ters bakıp yaptığı imalara sinirlendim.

"Ne düşünüyordum biliyor musun Hyung. Senin imalı sözlerinin ne kadar komik olduğunu. Çok komiksin cidden" bacağıma vurdu "hyunguna saygısızlık etme pis tavşan"  sonra uzun beş süre güldü haklı olduğumu biliyordu. Sessizce yola devam edip şirkete vardığımızda söylendi "her gün dünyanın en yakışıklı varlığını görüyorsun ve sen ona hala aşık değilsin. Ben bir kere gördüm ve bazen rüyalarıma giriyor bu adam. Cidden değişiksin jungkook ciddi ciddi etkilenmediğini düşünmeye başladım. Eğer o adamdan etkilenmiyorsan net asexsuelsin kook" ona dönüp dudaklarımı büzdüm. "Ahh Hyung adama vurulmuşsun. Ben vurulmadım diye kıskanıyorsun " yalandan dudaklarıma vurup "benimde ihtiyaçlarım var ayrıca geç kalacaksın" panikle gözlerim büyümüş hemen arabadan inip görüşürüz demeden içeri girip asansöre koştum siktir siktir geç kalmamalıyım.

Geç kalırsam kızardı o çok dakikti. Odasının kapısının önüne nefes nefese geldiğim de. Soluklanıp kapıyı tıklattım. Kalın sesi beynimde yankılanınca içeri girip kapıyı kapattım ve masasının önünde eğilmiş kitli olan yerden dosyaları alışını izlemiştim. "Geç kaldın ama bu seferlik atfedicem. Orda öyle durma da gel yardım et ve bu dosyaları namjoona götür" kulaklarım çınlarken arkasına geçip onu izlemeye başladım yanına eğilirsem ten teması yaşanacaktı bunu istemiyordum o hissetmese de ben hissediyordum.

Hatta en derinlerde hissediyordum. Sonra hafif kalkıp öne çekmeceye eğildi . Arkasında olduğum için sıkı pantolonun sardığı güzel poposuna baktım. Çok güzeldi dolgun dik çok güzel bir popo, kesinlikle dünyanın en iyi ilk üç poposundan biri olmalıydı. Yine gay olduğuma lanet ederek. Gözlerimi çekmeye çalıştım. Çalıştım ama çekememiş ilahi bir varlığın mucizesine şahit olmuş gibi yaşaran gözlerimle bakmaya devam ettim.

O kadar güzel di ki elimi uzatıp dokunmak istedim ama bunu asla yapamazdım bunu asla cesaret edemezdim. Başımı eğip geri kaldırdım ve dolgun poposuna bakmaya devam ettim. Yangın yine başlamış alt tarafımda hareketlilik olmuştu o ne hissediyordu bilmiyordum ama benim açımdan aramızda büyük bir cinsel gerilim vardı. Kokusuyla bile boşalabilirdim evet bu gerçekten olabilirdi.

CIPAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin