17

19 3 0
                                    

"Sen adım adım kaçarken benden. Ruhumu benden aldığın için değil, ruhunu benden mahrum ettiğin için ağladım ben...
Kızgınlığım beni benden aldığın için değil sevgilim. Giderken kendinide benden aldığın için..."
                                                           KTH

Yoonginin evinde 3 gün daha kalıp evimize dönmüştük yani taehyungun evine. Bana her ne kadar evimiz dedirtsede benim için taehyungun olduğu her yer evimizdi bu yüzden bu küçük ayrıntıya çok takılmadım. Buraya dönene kadar taehyung sık sık korumalarına her gün evde bir hareketlilik olup olmadığını sormuş ve evin kameralarını sürekli izlemişti.

Evin etrafıda dahil hiç bir sıkıntı olmayınca adamların bizimle uğraşmaya cesaretinin kırıldığını o gün yaptıkları şeyin onlara büyük bir hasar verdiğini felan söylemişti. Ne olursa olsun buraya döndüğümüz için mutluydum çünkü bu evi özlemiştim ve hunayı görmek de çok istiyordum. Evet belki onunla az zaman geçirmiştik ama bana hep yardım etmiş canım sıkıldığında beni eğlendirmişti çoktan benim için değerli biri olmuştu.

Eve girince ilk mutfağa girip Hunaya sarılmıştım. Gülerek bana geri sarılmış iyi olup olmadığımı felan sormuştu. Çok korktuğumu bildigini ve bunun normal olduğunu ama taehyungla yaşayınca bu anormal şeylerin ne kadar sıradan olacağından felan bahsetmişti.

Yorgun bedenim daha fazla konuşmayı kaldıramamış zaten taehyungda odasına gittiği için kendi odama gitmiştim. Odaya girer girmez bendenimi yatağa attım. Evet bu yatak çok rahattı bu evi özlememin sebeplerinden biri buydu. Yatakta buruk bir gülümsemeyle döndüm ve komidinden bir kaç gündür elimde olmayan evde unuttuğum telefonumu aldım. Yatakta geriye kayıp sırtımı başlığa yasladım ve ekrandaki bir sürü mesaja baktım.

Lanet olsun Jinden bir sürü mesaj vardı ve Jiminden de bir sürü mesaj vardı. İkisinide uzun zamandır boşlamış taehyungun cazibesine kapılmıştım. Gerçekten çok kötü bir arkadaştım. Hızla jinin mesajlarına tıkladım.

"Jungkook nasılsın?"
"Jungkook neden bakmıyorsun şu lanet telefonuna"
"Endişeleniyorum kaç gündür yoksun bir şey mi oldu"
"Siktir adresi bilsem şu an gelir seni alırdım kardeşim, iyi misin?"

Bunun gibi  bir sürü mesaj ve bir o kadar da arama vardı. Korkuyla isminin üstüne tıklayıp kulağıma götürdüm. Sanki bunu bekliyormuş gibi bir kaç çalışta açtı.
"Şimdi bana öyle bir şey söyle ki seni sikmek için oraya gelmiyim" yutkundum yapardı gelirdi ve beni alırdı biliyordum. Sakin olmam gerekiyordu ve hiç bir şeyi çaktırmamam gerekiyordu.

"Hyung sadece işler çok yoğun dalmışım kusura bakma. Ayrıca telefonum suya düştü"
"Suya?"
"Evet hyung suya düştü burda Kocaman bir havuz var kenarında dosyalara bakarken bir anda düştü bende anlamadım ki" yalan olduğunu anlamasın diye kendimi yırtmıştım. İyi bir yalancıydım ama Jini kandırmak çok zordu.
"Jungkook abine yalan söylemeye utanmıyor musun ya şunu düzgünce anlat yada ben gelip seni alayım" panikle söylendim
"Hyung gerçekten böyle oldu almana felan gerek yok" yatakta doğrulup telaşlandım.
"Jungkook konumunu at bir tanem hadi"
"Hyung cidden gere.." avizeden bağırınca korkuyla sıçradım.

"Siktigimin konumunu at geliyorum jungkook. Ne yaptığın umrumda değil telaştan öldüm lan. Arıyorum açmıyorsun, yazıyorum bakmıyorsun. Nerdesin onu bile bilmiyorum hemen at şu konumu" çaresiz kalmıştım boynumu büktüm biraz daha ısrarlarsa o konumu atacaktım biliyordum bu yüzden duygu sömürgesi yapmaya karar verdim.
"Tamam be lanet evet yalan söyledim. Tamam bilerek bakmadım işlerim çok yoğundu ama sandığın gibi bir şey yok hyung iyiyim ben" bir kaç saniye konuşmadı ve derin bir nefes verdi
"Şu siktiğim konumu at" telefonu yüzüme kapattı. Şok içinde yatağa geri oturdum.

CIPAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin