24

10 2 0
                                    



Koskocaman 2 gün...

Taehyungu çok az gördüğüm, yaralarım iyileşmedigi için bana dokunmadığı iki gün.
En son beni sertçe ve anlamadığım duygularla öpmüştü o günden sonra benden itinayla kaçıyordu. Sürekli işi olduğu için dışardaydı. O günü düşünüp üzüldüğünü düşünüyordum. Yaralarım ve işi sadece bir bahaneydi. Taehyungun bir şeyi istedikten sonra sorumluluklarını ya da beni düşüneceğini düşünmüyordum.

O gün kendisiyle kavga ederken içimdeki anlamsız endişe ve korkuyu unutamıyordum. Onun için o kadar çok endişelenmiştim ki beni yatağa sertçe ittiğinde bile onun kendine zarar veriyor olması ve vermeye devam edicek olması korkusu bedenimi sarmıştı. Elini sertçe aynaya geçirdiğinde üstüme gelip uzun bir süre beni öpmüştü. Sonra buna dayanamıyormuş gibi odama gitmemi söylemiş beni nazikçe kovmuştu.

İki gündür onun kokusu, teni, sıcaklığı ve güzel nefesi olmadan uyuyordum. Uykumu alamıyor evde sinirli bir şekilde geziyordum. Bedenimin ruhumun ona olan ihtiyacı bir kenara atılacak gibi değildi. Bu gün onu yemek dışında görmediğim 3. Gündü. Sabah yine huzursuzca uyanıp ütüme bir şeyler geçirmiştim büyük ihtimal evde yoktu bunun rahatlığıyla giyinişime önem vermiyordum.

Altıma siyah bir şort ve üstüme de baskılı beyaz bir tişört geçirdim. Tişörtün üstünde Siyah Kocaman harflerle Dior yazıyordu. Bu adam bana aldığı her şeyin en iyisi olmasına dikkat ediyordu. Aynadan kendime bakarken dudaklarımı büzdüm "daha önce" benden daha öncesi vardı. Benden daha önce de köleleri olmuştu. Bu bilgi yavaş yavaş zehir gibi etrafımı sarıp beni üzmüştü. İkimizde birbirimiz için ilk değildik. Tabiki onun ilki felan olmayı beklemiyordum ama daha önce kölelerinin olmuş olması taehyungun uzun zamandır efendi olduğu anlamına geliyordu.

Bir gün beni de digerleri gibi bırakacaktı. Belki ben gitmeyecektim ama o benden sıkılıp bir gün beni bırakacaktı. Başımı yere eğip odamdan çıktım. Dün gece banyo yaptığım için gözlerime düşen kabarık saçlarımı rahatsızca geri ittim adımlarımı merdivene yönlendirirken taehyungun kokusu burnuma dolunca adımımı hızla geri çektim.

Evde olabilir miydi? Evdeyse onu görmek istiyordum. İhtiyaçla yanan bedenim hızla onun odasına doğru ilerledi. Yaklaştıkça güzel koku artıyor sanki parfümcünün önünden geçerken tek ve en güzel kokuyu alıyormuş gibi insanı kendine çekiyordu. Kapıyı soluk soluğa tıklattım. Bir süre sabırsızca bekledim içerden ses gelmeyince tedirgin bir şekilde kapısını açtım. Eğer taehyung burda olsaydı izinsiz girdiğim için kızabilirdi. İçeri girip korkuyla gözlerim etrafı taradı burda yoktu ama kokusu oldukça keskindi.

Gözlerim yatakta yeni kullanıldığı belli olan bornozla kesişince sebebini anlamam uzun sürmedi. Gitmeden önce banyo yapmış olmalıydı. Oda şampuanı ya da her neyse belkide ilahi bir varlığın ten kokusuyla dolmuştu. Önce banyoya ilerleyip küvette dolu olan soğumaya başlamış suyla bakıştım. Elimi suya sokup eğildim. Parmaklarım yüzümde Kocaman bir gülümseme oluşurken suda gezindi. Yavaşça kalkıp elimi sudan çektim.

Lavaboya ilerleyip kullanılmış tarağa ve traş setine baktım. Arkasını toplamıyordu bu adam, her yaptığı gözlerimin önündeydi. Duvara yaslanıp beynimde görüntüleri canlandırdım. Onun çıplak bedeni ve kemikli elleri arasındaki jileti yüzüne sürüşünü düşündüm. Dalgın bir şekilde bir süre nefes almadan yutkunmadan beynimde oynayan görüntüyü gerçekmiş gibi izledim. Bedenim alevlenince başımı sallayıp derin bir nefes aldım. 

Yanan bedenimi banyodan çıkartıp yatağa ilerledim. Yerdeki kıyafetlere kısa bir bakış atıp güldüm. Büyük ihtimalle Hızlı bir şekilde çıkmıştı  bu yüzden dün giydiği her şey yerde duruyordu. Bir süre beyaz ve buram buram taehyung kokan bornozla ve kıyafetlerle bakıştım.

CIPAWhere stories live. Discover now