Bölüm: 8

12.9K 776 149
                                    

Bölüm 8: Kalp Çarpıntısı

Ne cevap yazacağımı bilemez halde mesajı defalarca kez okumaya devam ediyordum. Böyle bir iltifatı beklemiyor olmanın verdiği şaşkınlıkla aralanan gözlerim, sanki hızlanan atışlarını durdurabilecekmişim gibi kalbime bastırdığım ellerim... Derin bir nefes verip klavye tuşları üzerinde gezdirdim parmaklarımı.

"Teşekkür ederim." Yazıp gönderdim yazacak başka bir şey bulamadığım için. Sonrasında telefonumu kapatıp cebime sıkıştırdım.

"Günaydın!" dedi karşıma oturan Ada. Aklım hâlâ Tuna'nın mesajında olduğu için donuk bir ifadeyle bakıyordum yüzüne. "Sen iyi misin Hazan?" Başımı aşağı yukarı salladım yüzümde beliren gülümsemeyle.

"İyiyim, çok iyiyim."

(Akşam)

İşten çıkmış, direkt evime gelmiştim ve yaklaşık beş dakikadır ocağın üzerinde pişmeye bıraktığım makarnayı izliyordum. Ateşi izlemeye kendimi fazla kaptırmış olmalıyım ki bildirim sesi yankılanan telefonum korkutmuştu beni. Tuna'dan geldiğini düşünerek bildirime baktığımda ilan sitesinden geldiğini gördüm.

"Merhaba." Yazıyordu mesajda. "Yüklediğiniz koltuklar hala satılık mı?" Mesaja tıklamadan İnstagram'a girdim.

"Sana çok güzel bir haberim var!" Yazıp gönderdim Tuna'ya heyecanla.

tunakilic: Meraklandım...

hazanaydin: İlan sitesine yüklediğim koltuğu satın almak isteyen biri var!

tunakilic: Sen onları kaldırmadın mı siteden?

hazanaydin: Hayır?

tunakilic: Bence satılık olmadığını söyle ve kaldır siteden. İşe de başladın, zamanla düzene girecektir hayatın. İleride anılarını taşıyan eşyaları sattığın için pişmanlık duymanı istemiyorum.

Yutkundum ister istemez. Haklıydı, eğer satarsam ileride pişman olurdum. Bu yükü kaldıramayacağımı bildiğimden ilan sitesinden gelen mesaj bildiriminin üzerine tıkladım.

hazanaydin: Hayır, satılık değil.

Yüklediğim resimleri sildikten sonra derin bir nefes verdim. Ocağın altını kapattıktan sonra mutfaktan ayrılıp salondaki koltukların üzerine bıraktım bedenimi. Koltuk takımı -annemin en sevdiği renk- griydi. Büyük bir hevesle almıştı annem; ama daha doya doya koltuklarına oturamadan ayrılmıştı yuvasından. Titrek bir nefes verip alnıma düşen saçlarımı geriye ittirdim. Onları çok özlüyordum...

  Parkta oturuyordum yalnız başıma. Kulaklarımdaki kulaklıklarla kendimi dünyadan soyutlamış, öylece düşünüyordum. Olanları, hayatımda gelişen değişiklikleri, gidenleri, gelenleri... Kimseye alışmamalıydım kolay kolay; ama Tuna'nın sıcak tavırları ona çakilmeme sebep oluyordu. Soyutlayamıyordum kendimi, uzaklaşamıyordum. O da üzecekti belki de beni, çok üzecekti hem de... Ya da sadece kuruntu yapıyordum, o da diğerleri gibi olmak zorunda değildi. Bunları düşünerek yormak istemiyordum kendimi. Kollarımı iki yana açarak rüzgarın beni nereye savuracağını izlemek istiyordum sadece.

tunakilic: 055* *** ***4

tunakilic: Bu benim numaram.

tunakilic: Ne zaman bana gerçekten güvendiğini hissedersen yaz.

Bildirimden okuduğum mesajın üzerine tıkladım.

hazanaydin: Sen peki?

hazanaydin: Numaranı atacak güveniyor musun bana?

Dinler misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin