Dinler misin 2 / Bölüm 3

6.3K 396 116
                                    

2/ Bölüm 3: Kim bilir?

"Efendim İlkay?"

"Acilen konuşmamız lazım Hazan."

"Acilen konuşmamız mı lazım?"

"Evet, Tuna hakkında." Adını duymamla beynimin uyuştuğunu hissettim. "Tuna yaşıyor Hazan."

"Ne?"

"Gerçekten çok özür dilerim-"

"Sen ne saçmalıyorsun İlkay?!"

"Bunları yüz yüze konuşsak daha iyi olur Hazan. Benim kafeme gel, Tuna da burada üstelik." Ellerim titremeye başladı. Telefonu kapatıp caddeye koşturdum hızla. İlk duran taksiye binip İlkay'ın verdiği adresi taksiciye verdim. Aklım almıyordu. Hiçbir şeyi sindiremiyor gibiydim, algılarım durmuştu.

"Vardık." dedi taksici yaklaşık kırk beş dakikanın ardından. Parasını uzatıp tam karşımdaki kafeye koştum. İçerisi tıklım tıklımdı, aldırmadım. Tuna'yı aradı gözlerim. Az sonra ellerinde tepsiyle çıktı içeriden. Önce gülümseyerek gözlerimin içine baktı ardından birkaç adımla aramızdaki mesafeyi kapattı.

"Hoş geldiniz. Kime bakmıştınız?" Bakışlarım yaka kartını bulduğunda gördüğüm isim gittikçe zihnimi uyuşturdu. Gözlerimin önü kararıp kararıp aydınlanırken ayakta durmak da gittikçe zorlaştı. "Hanımefendi?" Yere yığıldığımda en son Tuna'nın sesi yankılandı kulaklarımda. "Hanımefendi!"

  Gözlerimi araladığımda ilk olarak hastanede olmadığımı fark ettim. Baş ucumda İlkay vardı. Usulca yerimde dikleşip olanları bir kez daha tekrarladım zihnimde. İnanması çok zordu.

"Beni tanımıyor." Dudaklarımdan dökülen ilk şey buydu.

"Hiç kimseyi tanımıyor."

"Yaka kartında 'Tolga' yazıyordu." Kendi kendime sayıklıyordum.

"Her şeyi anlatacağım Hazan ama önce sakinleşmen gerekiyor."

"Beni unutmuş."

"Hazan."

"Beni hatırlamıyor diyorum İlkay!"

"Hafızasını kaybetti çünkü. Lütfen sakinleşip dinler misin beni?"

"Bunu ona siz mi yaptınız?"

"Hayır tabii ki Hazan!"

"Ne zamandan beri burada sizinle?"

"İki senedir."

"İki sene! İki sene boyunca benden sakladınız onu!"

"Hazan-"

"Ben o iki sene boyunca onun yokluğuna sarıldım! Denizlere hesap sordum! Kafayı yedim ya ben! Şimdi geçmişsin karşıma-"

"Doğu yaptı her şeyi!" Sözlerim havada asılı kalırken bir kez daha afalladım. İlkay'ın titreyen elleri yanaklarımı sardığında gözlerine çıkarttım bakışlarımı. "Lütfen Hazan. Her şeyi anlatmama izin ver." İlkay'ın yanaklarımdaki ellerini ittirip ayağa kalktım.

"Anlatacaksın zaten ama bana değil, Tuna'ya."

"Saçmalama!"

"Tuna'ya mı anlatırsın yoksa sizi polise mi vereyim?"

"Mesele ona anlatmak değil Hazan, anlamıyorsun." Tam karşıma dikildi İlkay. "Adamın hafızası yerinde değil, onun hatırlamasını beklemek zorundayız. Anlatırsam daha da berbat olur her şey."

"Hiç mi bir şey hatırlamıyor?" Başını iki yana salladı.

"Sana yemin ediyorum hafızasını kaybetmesi bizim suçumuz değil. Ne olduysa kazada oldu. Biz sade-"

Dinler misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin