yirmi altı

1.8K 134 264
                                    

Selamın Aleykum fıstıklar

İyisinizdir insAllah

En son Derya Hiç Kimse'ye yani Tolga'ya neden yüzüme söylemedin diyordu filan

Keyifli okumalar diliyorum antep fıstıklarım 😋

|Derya

Hiç Kimse: Seni ilk gördüğümdeki umursamazlığın yüzünden

Hiç Kimse: Bir de ilk gördüğüm an pek uygun bir an değildi sanırım

Derya: Nasıl gördün acaba

Hiç Kimse: Bu bende kalsın .d

Derya: Bak şu an aklıma kötü kötü şeyler geliyor

(Görüldü)

Derya: Yine rezil bir anımda görmüş biri beni

Hiç Kimse: Nereye gidiyorsun sen

Derya: Tolga'nın evine

Hiç Kimse: Tolga?

Derya: Tunç'un kankası

Hiç Kimse: Senin?

Derya: Ebem olur salak

Hızla telefonu cebime koyup karşımdaki pastahane karışımı fırına girdiğimde vakit kaybetmeden kasaya yaklaştım. "Tatlı alabilir miyim?" diye sordum cebimden paramı çıkartırken.

Tolga bizi evine çağırmıştı, eli boş gitmek olmazdı. Evin adresini bilmiyordum ama Tunç mesaj olarak atmıştı ve mesaja bakarak bulacağımı düşünüyordum.

"Nasıl yani?" kasadaki genç görevli erkeğin sesiyle kendisine döndüm. "Bu poşetin içine siz mi gireceksiniz?"

"A yok," sağımdan gelen ses ve ardından omzuma dolanan kolla dirseğimi kolun sahibine geçirecektim ki konuşmasıyla geçirme eyleminden vazgeçtim. "Kendisi poşete değil size girmeyi tercih eder."

Gülümseyip kasiyere döndüğümde Resul kafasını kulağıma yaklaştırdı. "Ne alacaksın eltim?" Vitrindeki dikkatimi çeken pastayı gösterdim. "Şundan.."

"Biz o tatlıdan istiyoruz," Resul tek eliyle yanağımı sıktı. "Bu tatlı Hiç Kimse'ye bile satılık değil."

Kurduğu anlamsız cümleyi çok irdelemeden Resul'un ekmek almasını bekledim. Buraya ekmek almak için geldiğini söylüyordu.

Kısa süre içinde Resul'un aldığı ekmek ve benim aldığım pasta ile fırından çıktığımızda Resul'un kolu hala omzumdaydı. "Bu kasiyer herkese böyle eltim, bir ara bana da yavşadı ama ben yüz verir miyim hiç?"

"Vermezsin," dedim kesin bir dille. Resul verir miydi hiç? Cık cık..

"Yok, ilk başta birazcık kanım kaynadı ama tam yüz vermedim yine de." Ona gülümsedim. "Çok tatlısın cidden," dediğimde kafasını kendisine bakan bana çevirdi. Kısa kirpiklerini birkaç kez kırpıştırdığında daha da tatlı gelmişti gözüme.

"Eltimsin sen Derya yoksa sana da yavşardım."

Ağzımı açıp cevap vereceğim sırada beni susturup bir arabanın arkasına geçti. "Bak şu kafeye," eliyle karşı kaldırımdaki kafeyi gösterdi. "Baktım," dedim kafenin sarı duvarlarına bakarken. "Şapşalsın," diyen Resul gülerek beni kafeye doğru çekiştirdi.

"Biraz işlerimiz var."

"Ama Tolga-"

"Tolga aşkım bekleyebilir."

Hızla kafeye girdiğimizde Resul etrafa baktı ve gördüğü ilk boş masaya beni oturtturdu, karşımdaki sandalyede yerini almadan önce elini havaya kaldırdı. "Garson!"

"Resul ne işimiz var burda?"

"İnce işler elti, ince işler.."

"Buyrun beyefendi," yanımıza gelen genç kız bize gülümseyerek selamlamasıyla Resul oturduğu yerde dikleşti. Kızın üstüne baktığımda diğer garsonların giydiği kıyafeti giymediğini fark ettim. "Ne alırsınız?"

"Haritanız var mı acaba?" diyen Resul'a göz devirdim. Ne yapıyordu bu çocuk?

"Ne haritası?" dedi genç kız gözünün önüne gelen kâkülünü düzeltirken. Uzun boyu ile tam solumdaydı. Herkes mi benden uzundu be..

"Gözlerinin içinde kayboldum da." Resul öyle etkileyici bir sesle dedi ki bu lafı ağzım aralandı.. Dediği lafı beğenmeseydim eğer ses tonu beni kesinlikle etkilerdi. Etkilemişti de..

Kâkülü kız Resul'a göz devrirdiğinde Resul'un gülümseyen yüzü daha da büyüdü. Kıvırcık sarı saçları anlına dökülüyordu, yüzünün bir kısmına vuran güneş kısa kirpiklerinin gölgesini yanağına yansıtmıştı. Tek elini yan bir şekilde oturduğu sandalyenin sırtını yaslayacağı yere yerleştirmişti, benim gözümde çocuksu ve tatlıydı.

"Maalesef elimizde kalmadı, başka bir isteğiniz var mı?"

"Var," dedi Resul. Yüzündeki gülümsemeyi silip ciddi bir ifade takındı suratına. "Kalbin."

"Herkes içeri geremiyor."

"Ben herkes miyim?" eliyle kendini gösteren Resul alınmış gibiydi.

"Resul.." diye fısıldadım. "Dur eltim," diyip burnunu çekti. "Artık bende herkes gibiymişim," elindeki su şişesinin kapağını açmıştı, muhtemelen içecekti. "Ah kalbime bir şeyler oluyor.."

"Bakın beyefendi," genç kız Resul'e yaklaştı. "Bir haftadır bazı sebeplerden dolayı buradayım zaten sürekli sizle uğraşıyorum, hiç bıkmadan bana yavşıyorsunuz," kızı dinleyen Resul suyunu içti. "Düşmüyorum ama çok tatlısınız teşekkürler." Kızın dediği şeyle Resul'un içtiği su boğazında kaldı ve öksürmeye başladı. "Ölüyorum.." dediğini duydum öksürürüğünün arasından. Hızla yerimden kalkıp bir öküz edasıyla sırtına vuracakken kız beni durdu.

"Hayır hanımefendi bırakın öksürsün, ilk yardım öğreniyorum yeni yeni ve bu şekilde yapılmalı öksüren birine asla su vermeyin veya sırtına vurmayın."

"Ah," dedi Resul öksürüğünü durdurduğunda. "Siz.. Adınız?"

"Hazal.."

"Hazal hayatımı kurtardın, bu hayatı benle paylaşmaya adım attın demek bu," Resul eliyle beni kışkışladığında ayağa kalkıp masadan uzaklaştım. "Artık helalimsin.."

helalimsin bebis

resul hizli biraz ama bu ani bekleyen bircok kisi var, müritlerimiz, hazal askim..

yavas yavas hepsine birini ayarlayalim satistalar asklarim xnxjdkd

Olaylar gelisiyor, prenseslerimize de yaklasiyoruz..

Hiç Kimseyi bulacak mi sizce Derya?

Seviliyorsunuz

Mutlu kalın♡

instagram: eskimisprangalar

hiç kimse || •texting•✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin