Misafir

1.3K 133 37
                                    

Stark şirketinden içeriye girdiğimde direkt asansöre yöneldim. Son katı tuşlayıp, asansörün hareket etmesini izledim. Camdan olduğu için etrafı görebiliyorum,asansör bir üst kata çıkmadan önce dönen kapıdan giren tanıdık bir sima ile dikkatimi oraya verdim ama inceleyemeden araya kat zemini girmişti.

"Friday?"

"Evet, bayan Stark"

"Giriş katının kamera görüntülerini göster"

Görüntüler gözümün önünde akmaya başlayınca tanıdık adamı aradım ama görünürde yok gibiydi.

"Bir dakika önceye sar ve girişe odakla" dedim

Girişten girenlerin yüzlerine dikkatle bakıyordum, sonunda aradığımı bulunca adamın yüzünü ekranda büyüttüm. Tahmin ettiğim gibiydi, Alexey şirkette bir yerlerde dolaşıyordu.

"Friday babama bağlan"

"Kendisi şuan bir toplantıda"

"Umrumda bile değil" dedim katların yazdığı dijital tabloya bakarken, daha 15 kat vardı. Kulaklığımdan babamın sesini duydum.

"Bir şey mi oldu Daphne?"

Bana sadece sinirli olduğunda böyle seslenirdi

"Alexey şirkete girmiş, yerini tespit edemiyorum"

"Alexey de kim?" dedi sıkıntılı bir nefesle, büyük ihtimalle şuan toplantısını geçersiz bir sebeple böldüğümü düşünüyordu.

"Red Room Encore projesinin başındaki adam" dedim,ilgisini çekmiş gibiydi.

"Onun öldüğünü sanıyordum"

"Ben de öyle"

"Şuan nerdesin?" dedi

"Ofisine çıkıyorum"dedim,beş kat kalmıştı.

"Bir dakika sanırım onu buldum, merdivenlerde ve yukarı çıkıyor" diye ekledim

"Hangi katta?"

"Sanırım 18"

"Silahını çıkart ve her şeye hazırlıklı ol" dedi

"Anlaşıldı patron" dedim

Sonunda ofise vardığımda asansörden inmeden önce silahın elime iyice oturduğunda emin oldum. Friday adamı yeniden gözden kaybetmişti, şuan her yerde olabilirdi.

"Friday pek iyi anlaşamadığımızı biliyorum ama ölmemi de istemezsin değil mi?" diye sordum temkinli bir şekilde katta yürürken

"Böyle bir şeyi asla istemem Bayan Stark"

"Öyleyse şüpheli bir şey görürsen bana söyleyebilir misin?"

"Saat sekiz yönünden size doğru gelen bir mermi gibi şüpheli bir şey değil mi?"

Onu duymam ile başımı eğmem bir oldu, Friday'in dediği mermi hızlıca arkamdaki cam panele saplanıp çatlamasına neden oldu. Silahımı oraya doğrultup beklemeye başladım, duvarın arkasından çıkan Alexey'in yüzünde keyifli bir ifade vardı.

"Kendini geliştirmişsin prenses" dedi

Gözlerimi kısıp ona baktım, bir yandan da sürekli hareket ettiği için silahın odağını kaybetmeme çalışıyordum.

"Kendimi silah ile konuşuyor gibi hissediyorum,lütfen silahını indirir misin?" dedi

"Hiç sanmıyorum" dedim

Geri geri yürüyerek merdivenlere yöneldim ama bana bakarak yeniden konuştu.

"Encore'nin sende bıraktığı tek izin kabuslar olduğunu mu düşünüyorsun?" diye sordu alayla

"Kanında dolanan şeyi fark etmedin mi?"

Merakım hoşuna gitmiş gibiydi.

"Seni öldürüyorum Elie ve bunu yavaşça yapıyorum"

"Tek bir cümlem ile kontrolüm altına girebilirsin" dedi

"Hadi ama o neredeyse bir tanrı" dedi babam asansörden inerken

"Ne?" dedi Alexey

"Senin ucuz serumların onda bir işe yaramaz, o bir yarı tanrı"

Alexey doğruyu söyleyip söylemediğini anlamak ister gibi uzun süre babama baktı.

"Seni de yeniden görmek güzel Tony" dedi

"Tanışıyor muyuz?" dedi babam

"Evet, hatırlıyor musun bilmiyorum ama bir partide tanışmıştık"

"Sen partileri gerçekten hatırlıyor musun?" dedi babam alaylı tavrını sürdürmeye devam ederek

"Bana bir formülden bahsetmiştin,sarhoştun. Ben de formülü senin adına hayata geçirdim,Evada işe yaramayacak olması bir şey değiştirmez. Serumun tek sahibi kendisi değil" dedi sırıtarak

"Canın cehenneme Alexey" dedim ve silahımı ateşledim

"Zaten cehennemden geliyorum, prenses."dedi

Kurşun ona işlememiş gibiydi, bir kaç el daha sıktıktan sonra pes ettim. Babam beni arkasına aldı ve zırhını giydi,Alex'e elini doğrultup ateş etti. Alexey bir anda toz olduğunda ensemde nefesini hissettim.

"Belgelerimi çalmayı başarabileceğini gerçekten düşündün mü?"




SADECE OKUYUP GEÇMEYİN, OY DA VERİN MWAH

Evaline |Daphne| StarkWhere stories live. Discover now