💫🌸

332 52 45
                                    


Başlamadan önce medyadaki şarkıyı dinleyebilirsiniz ღ













Büyük konağın penceresinden dışarıyı izliyordu. Bu şehirde yaşadıkça ruhu boğuluyor gibi hissediyordu.

Yaşadıkları hafif türden şeyler değildi. Annesi babasına ihanet etmiş başka bir adama kaçmıştı. Babası, kötü günler geçirmiş ve ihanet hissi yüzünden çıldırmıştı.

Seokjin, babası ile her zaman daha iyi anlaşırdı. Annesi ile çok yakın olmasa da araları çok güzeldi. Tabii bu kaçmadan önceydi.

Şimdi o kadına ne anne demek istiyor ne de yüzünü görmek istiyordu. Arkadaşları ve babası yanındaydı ve başka kimseye ihtiyacı yoktu.

Kendine sürekli bu cümleleri söyler ve kendine umut arardı. Birgün sevebileceği bir insan ile tanışırsa eğer pişman olmadan, korkmadan sevmek istiyordu.

"Seokjin-ah bavulların hazır mı?!" Aşağıdan yükselen sesi duyunca kendine geldi. Pencereden uzaklaşıp bavulunu yataktan indirdi.

Son kez odasına baktı. Bavulunu alıp aşağıya indi. "jungkook-ah geldim ben" girişte bekleyen jungkook'un yanına gitti. Bavulları hizmetliye verdi gelen arabaya koysun diye.

"Hazır mısın hyung?" Jin derin bir nefes aldı ve son kez arkasına baktı. Burayı çok severdi ama burası onu hiç sevmezdi. Bu konak, bu şehir...

"Hazırım, gidelim" jungkook ile gelen arabaya bindiler. Jungkook ile çocukluk arkadaşıydılar. Jungkook'un anne ve babası öldüğü için jin'in evlerine yakın olan yetimhanede kalırdı. Jin her sabah kahvaltısından sonra oraya gider ve onlarla oynardı.

Mahallede kimse onunla oynamak istemezdi. Hiçbir çocuk sevmezdi onu. Sadece jungkook onunla oyun oynardı. Ama yetimhanede kaldığı için ayda sadece 1 kez çıkabiliyordu oradan. Jin'in babası şehrin önde gelen zenginlerinden olduğundan oğlunu kıramamış ve yetimhane müdiresi ile konuşarak jin'in içeriye girmesine izin almıştı.

O günden sonra jin her zaman oraya gider ve saatlerce jungkook ile oyun oynardı. Hiç kardeşi yoktu tek çocuktu ve bu da kardeş istemesine neden oluyordu. Jungkook ona çok güzel bir kardeş olmuştu.

Jin'in babası aylar önce karısı onu aldatıp başka bir adamla kaçtığında bu şehirde hatta ülkede durmak istememiş ve uzun bir gemi yolculuğuyla ülkeyi terk etmişti.

Şehirde çok konuşulmuştu bu olay, duydukça delirdiğini hissediyordu. Jin ile konuşmuş ve Avrupa'da yaşama kararı almıştı. Tabii ki oğlunu burada bırakacak değildi

Avrupa'da bir düzen kurup oğlunu çağıracaktı.

Aylar önce Avrupa'ya gidince jin ve jungkook ve onlara hizmet eden iki insan Kalmıştı evde.

Evdeki tüm neşe solmuştu ama jin yinede jungkook üzülmesin diye sorun yokmuş gibi yapar ve mutlu görünüyor gibi yapardı.

Haftalar önce gelen mektupta babası güzel bir düzen kurduğuna dair bir mektup yazmış ve jungkook ile jin'i çağırmıştı.

Orada kendisine ait bir fabrika satın almış ve yüklü miktarda para kazanmaya başladığını dile getirmişti.

Jin ve jungkook onu onaylamış ve bugün kalkacak olan VİRGİNİAN gemisine bilet almışlardı

"Hyung geldik" jungkook'un sesiyle jin daldığı düşüncelerden çıkıp dışarıya baktı.

Koca gemi çok büyük görünüyordu. Etraf çok kalabalıktı ve neredeyse karıncanın geçebileceği yer bile yoktu.

Her kesimden insanlar vardı burada; soylular, fakirler ve köleler...her kesimden insan...

Gemi ile yaklaşık iki buçuk ay yolculuk yapacaklardı, çok uzun bir gemi yolculuğu olacaktı kesinlikle.

Jungkook ve jin bavullarını alıp gemiye doğru ilerledi. Liman çok fazla kalabalıktı. Soylu yolcuların gemiye bindiği uzun merdivene doğru ilerlediler. Kontrol noktasında jungkook biletleri verince adam geçmeleri için yer açtı.

İkili gemiye ayak basınca bir görevli onlara yardım ederek odalarına kadar götürdü. Uzun bir koridordan geçip karşılıklı olan odalara geldiler. Jin ve jungkook'un odaları arasında iki oda daha vardı.

Jin bavulunu aldı "Yerleştikten sonra geleceğim hyung" jin kafasını sallayıp odaya girdi

Odada çift kişilik bir yatak bir dolap bir komodin ve odanın diğer ucunda küçük bir banyo, bir çalışma masası vardı. Jin elini duvarlarda gezdirerek odayı inceledi.

Rahat bir odaydı ama gece uyku konusunda böyle olur muydu bilmiyordu.

Daha fazla oyalanmadan bavulunu açtı. İçindeki kıyafetlerini özenle dolaba yerleştirdi. Her zaman yanında taşıdığı kitaplarını çalışma masasının üstüne koydu.

Giriş gibi bir şey oldu bu çok kısa ama şuan hayatlarını tanıtmak gibi oldu yani bir nevi onları tanıtıyorum

Kendinize iyi bakın

Yazar sizi seviyor 💜
Taejin sizi seviyor 💜

Virginian / TaejinWhere stories live. Discover now