6

5.1K 384 164
                                    

Levi'ın anlam veremediğim ya da vermemeyi tercih ettiğim hareketleri üzerine üç gün geçmişti.

Bu üç gün boyunca sürekli kendimi Erwin'in yalvarmalarını dinlerken buluyordum.

"(y/n) hadi ama çocuklaşma alt tarafı bir davet hem bir ay var aceleci karar veriyorsun."

Bana emir veremeyeceği bir konuda çırpınışını izlemek oldukça zevkliydi.Ama günlerdir yaptığım gibi yine aynı tutumla yanıt verdim.

"Erwin bir ay boyunca böyle yalvaracaksan görüş alanıma girdiğin an kaçmaya başlayacağım."

Göz devirip önündeki dosyalara döndüğünde elimdeki çayı içiyordum.O an aklıma Levi'ın bardağı tutuş tarzı gelmişti.

Koyduğum bardağı onun gibi kavradığımda burnuma değen elimden rahatsız olmuştum.

"Gözlerim kayıt alabilseydi seni bununla tehdit ederdim."

Ne ara dosyalardan kafasını kaldırdı anlamamıştım ama kahkaha atarken oldukça komik duruyordu.

"Ona ulaşamadan seni öldürürdüm." diyerek ayağa kalktım ve olmayan kılıçlarımı çektim.

Erwin de masasından kalkıp bıçaklarını çektiğinde odada birbirimize bakarak dönüyorduk.

"Oi oi bir çeşit ayin mi yapıyorsunuz?"

İkimizde kapıya döndüğümüzde kapıda dikilen Levi'a bakıyorduk.

"Evet kurbanımızda geldiğine göre ayini tamamlayabiliriz komutanım,hai!"

Erwin'le birbirimize asker selamı verdiğimizde Levi gözünü devirerek sandalyeye oturdu.

Bizde oturduğumuzda cebinden çıkardığı mektubu uzattı.

Sorgulamama gerek kalmadan gördüğüm amblem ile mektubu buruşturdum.

Asla vazgeçmeyeceklerdi ha?

O cehennemden kurtulduğumdan beri acaba kayıtlarda ölü kalmalı mıydım diye düşünmeden edemiyordum.

"Kimden?"

Erwin Levi'a bakış attığında içten içe sırıtıyordum.Ancak bunu bilmelerine gerek yoktu değil mi?

"Önemli bir şey değil yüzbaşım."

Ayaklanıp selam verdikten sonra odadan çıktım.Uzun koridorda yürürken aniden karşıma çıkan Jean ile irkildim.

"Merhaba yüzbaşım!"

"Merhaba Jean."

Tam devam edecektim ki tekrar seslendi.

"Yüzbaşım sizden bir şey rica edebilir miyim?"

Şaşırsam da belli etmeden ona döndüm.

"Şey yakın dövüşte pek iyi değilim ve kimsenin de o dersleri pek taktığı yok.Acaba bana yardım eder misiniz ne kadar iyi olduğunuzu duymuştum."

Aslında eski ben olsa büyük ihtimalle reddedir ve odama giderek uyumaya çalışırdım.Ancak şu an nedense bunu yapasım gelmemişti.

"20 dakikaya sahada ol."

Sahaya indiğimde Jean esneme hareketleri yapıyordu.Ben de ona katıldım ve sonrasında antrenmana başladık.

"Oi ayağın senden bağımsız bir şey mi ne diye boşta duruyor?"

Jean ayağını düzleştirirken göz devirerek yanına ilerledim.

"Yönüne laf etmedim Kirschtein.Ama daha güçlü bir yumruk istiyorsan bacağın da seninle bir bütün olarak hareket etmeli.Güç almazsan ne işe yarayacak duruşun?"

Ayaklarını düzelttiğinde bir kez daha kum torbasına vurdu ve bu defa yüzünde tatmin olmuş bir bakış vardı.

"Voleybol oynarken bir oyuncu her zaman vücudunu topa göre hareket ettirmelidir.Top karşı taraftayken hangi sırayla ilerlerse oyuncu da o tarafa vücudunu kaydırmalıdır.Bedensel bütünlük olmadığı sürece hiçbir şey tam olamaz."

İlerleyen saat ve yarın ki antrenmanı düşündüğünden ayaklandım.

"Dövüşte böyledir hareketlerinden darbenin tıpkı voleyboldaki top gibi nereden geleceğini anlaman ve yorumladığını vücudunla göstermen lazım."

Jean gözlerime minnetle bakarken elimle omzuna vurdum.

"Onun için mi?"

Kızarıp kekelemeye başlamadan önce yüzündeki şoka güldüm.

"Ahaha Kirschtein korkma söylemem.Ama ilgileneceği şeyin bu olacağından şüpheliyim.Gelişmek istiyorsan kendin için yap hem kızlar bu kadar ilgiyi sevmez."

Yani sevmezlerdi değil mi?Jean acemi birliğinin başından beri Mikasa'ya karşı hisler besliyordu ve hep yanında olmaya çalışıyordu.Neden tavsiye verdiğimi bilmesem de içimden geldiğini düşünerek omuz silktim ve odama doğru ilerledim.

Sabah erkenden kahvaltı için indiğimde herkes yeni yeni gelmeye başlıyordu.

Yemeklere bakarken midemin bulandığını hissediyordum.Katı yemekleri döndüğümüzden beri yemekte zorlanıyordum.

"Yüzbaşım alın."

Kafamı çevirdiğimde hafif endişeli ama güler yüzlü Octavia ile karşılaştım.Ha bir de elinde ekmekleri tutan Jean ile.

"Sizin için çorba ayırmıştım soğutmadan yiyin lütfen."

"Şey ben de dün için ee.."

İkisine de teşekkür edip bir parça ekmek alarak masaya oturdum.

Gülümsemem yüzümde solarken bana dik dik bakan Hange'ye bakıyordum.

"Bir yerim mi açık?"

Yüzüme kahkaha attıktan sonra hemen toparlandı.

"Niye bu çorbayı içiyorsun?"

"Midem katı yemeklere karşı hassaslaştı ekmekle alıştırmaya çalışıyorum."

"Bu beslenme ve özellikle kapsamlı antrenman sürenle vücudun tempoyu kaldırmaz."

Varlığını yeni fark ettiğim Levi imalı sözleriyle ters düşen umursamaz bakışlarını yüzüme dikmişti.

"İdare edebilirim."

dedikten sonra çorbayı hızlıca içip saha alanına geçtim.

"Evet herkes ne yapacağını bildiğine göre iki saat çalıştıktan sonra bir saat ara vereceğiz ve sonrasında binbaşının hazırladığı yeni bilgiler dahilinde sizlere ders anlatacağım.Anlaşılmayan bir şey?"

Herkes kafasını sallayıp çalışmaya başladığında çaktırmadan da olsa gözüm Jean deydi.

Ayağı yere sağlam basıyordu ve bu sayede kısa sürede rakibini yere serebilmişti.

Küçük bir zafer sırıtışı yaptığımda arkamdan yine imalı sözler yemiştim.

"Başarınla gururlanıyorsun demek?"

"Tüm gece bizi mi izledin?"

"Tch sadece geçerken gördüm."

"Hı hı geçerken tabii."

Yüzüme dik dik bakarken ben de ona bakıyordum.Şirin gülücükler atarken saçımı karıştırmıştı.Bu bizdik yani hep böyleydik ama sanki bir şeyler farklıydı.

Hani ölümden döndün aylar sonra tekrar bir şey olmamış gibi karşındasın ondandır belki?

İç sesime el mahkum hak verirken ne kastettiğimi anlayan Levi ağzını araladı.

"Bana bak ben niye seni kıs-"

"Kaptan Eld ağaçta kaldı yardım edelim mi?"

Levi sinirle arkasını döndüğünde kıkırdayarak birliğime döndüm.İşte bu lanet yeri çok özlemiştim.

LevixReader |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin