10

4.2K 303 213
                                    


"Daha iyi misin?"

Uzattığı bardağı alırken kafamı sallamakla yetindim.

"Belki de destek almanın zamanı gelmiştir?"

Camdan dışarıyı izlerken cevap verme gereği duymamıştım.Ne diye tanımadığım birine tüm olanları anlatacaktım ki?Doktora gitmekten çekinmiyordum elbette ama gerekli gördüğüm de söylenemezdi.Bugüne kadar iyi idare etmiştim.

"(y/n)-san beni duyuyor musunuz?"

Octavia'ya döndüğümde yüzünde endişeli bir ifade vardı.Gözü ellerimle kaşıdığım elime kaydı.

"Artık yapmıyorsunuz sanıyordum."

"Yapmıyordum."

Bir şey diyecek gibi olsa da demeden kapıya ilerledi ve odada tek başıma kalmış oldum.Sıkıntı yoktu sonuçta aynı şeyleri yaşamıştık.

Gözlerim yavaşça kapandığında kendimi başladığım yerde buldum.

Devlerin adımlarıyla sallanan evin içerisinde sessizce bekliyordum.Yanımda bacağından yaralı Octavia ve günlerdir ateşler içinde yatan diğer çocuk vardı.

Onu görmemle yerimde sıçramam bir oldu.

"Yüzbaşım sessiz olun bu caddeden geçiyor."

Dev uzaklaştığında hızla çocuğa koştum.Bu bir rüya olmalıydı.

"Ateşi hâlâ düşmedi uyanabilecek mi bilmiyorum."

Octavia sessizce mırıldanırken neden burada olduğumu düşünmeye başladım.Bugünü hatırlıyordum.Birazdan içeriye-

"Üç sokak ileride konservelerle dolu bir ev buldum.Sanırım idare edebiliriz."

Octavia sevinçle el çırptığında içeri giren Owen'e korkuyla baktım.

"Yüzbaşım sorun mu var?"

Sorun sensin.

Kafamı olumsuz anlamında sallayarak yerde yatan çocuğa döndüm.Asla kim olduğunu öğrenememiştik ve belki de en çok canımı yakan şey buydu...

"Oi uyansana."

İrkildiğimde başımda dikilen Levi'ya minnet dolu bakışlar atıyordum.Anlamış olacak ki neden öyle baktığımı sorguluyordu.

"Kabus görüyordum."

Anladım anlamında kafasını salladı ve iç çekerek sandalyeye oturdu.Geriye yatırdığı saçları ile tavana bakarken aniden bana doğru eğildi.

"Neden hiçbir şeyi anlatmıyorsun?"

"Eskiden konuşmamı sevmezdin?"

Bir süre yüzüme bakarken bakışlarını kaçıran ilk ben olmuştum.

"Eski eskide kaldı.Şimdi bana yaşadığın şeyleri anlatmanı hatta mümkünse ilk bana gelmeni istiyorum."

Evet bu beklenmedikti.

"Neden?"

"Bir nedeni yok."

"Kaçak oynayacaksan buna niyetim yok.Ya nedenini söylersin ya da istediğin şeye ulaşamazsın."

İçten içe ona kapılsam bile ben hâlâ (y/n)'ydim.Her zaman kafa tutmasını bilirdim.

"İnatçılığından hiç taviz vermemişsin."

"Yedim de neysem yetmişim de o yüzbaşı."

Aniden ayaklanıp dibimde bittiğinde yine aynı hissiyatlar içimde oluşmaya başlamıştı.Bunu ilk kez hissettiğimde klasik bir antrenman günü kendimi yerde Levi'ın ise boğazıma tahta bıçağı dayamasında hissetmiştim.

LevixReader |+18|Where stories live. Discover now