❄31.Bölüm

28.9K 982 47
                                    

Ellerim öyle sallanıyor iken omuzlarım düşmüştü. Açıkçası şuan korkuyordum. Ve Derin bana otobüsteyken şunları söylemişti.

''Biz sana bir oyun oynadık.'' Sende mi bana oyun oynamıştın? Kafamı ona çevirmiştim.

''Ne oyunu oynadınız?'' Daha çok ağlamam için bir sebepti bu. Ve ağlamamak için yutkundum. Boğazımdaki yumru kendini belli etmişti.

''Evin yandığı gün, hani demiştim ya abinler Doruk'un evini bastı diye.'' Başımla onu onayladım. ''O işte yalandı. Abin evi falan basmadı. Sadece Oğuz'la Doruk dün için plan hazırlıyorlardı. Bu sadece seni oyalamak içindi.''

''Sonuç olarak bana yalan söyledin.'' Hemen ellerini kaldırarak savunmaya geçti.

''Sadece dün güzel olsun diye öyle bir plan yapmıştık. Ama gerçekten abin seni Doruk'la zannediyor. Oğuz'a saldırdılar.'' Dudaklarımı kemirirken başımı cama çevirdim. Yolcuların binmesini bekliyorduk. ''Ne olur bana kızma. Senin için böyle bir yalan söyleme mecburiyetinde kaldım. Eğer Doruk'un asıl amacını bilseydim yardım etmezdim. Yemin ederim.'' Gözümden akan yaşı hemen sildim.

''Tamam Derin.'' Diyerek elimi kaldırdım. ''Lütfen daha fazla zorlaştırma.'' Cama dönerek yerimde daha da küçüldüm ve sessizce ağlamaya devam ettim.

Elim kapıyı çalmak için kalkmıştı ki, elimi yumruk yaparak olacakları düşünmeye başladım. Yine üzerime geleceklerdi. Abim beni itip dövecekti. Nerede olduğumu soracaktı, bende söylemeyecektim. Kısacası kavga çıkacaktı. Ama bir kavgaya yetecek gücü kendimde bulamıyordum. Abim en başından beri haklıydı. Uzak durmamı söylemişti ve ben duygularım doğrultusunda onu dinlememiştim. Kalbime yenik düşerek hareket etmiştim ve sonuç: Koca bir hüsran.

Elim kapıya doğru gittikten sonra kapıya iki kez tıkladım. Her şeye hazırlıklıydım. Kapı açılmayınca birkaç kez daha tıkladım. Elimi sonunda indirmiştim. Diğer elimle sakinleşmek için saçlarımı geriye atınca parmağımdaki yüzüğe takıldım. Gözlerim tekrar dolarken yutkundum. Gözümden akan yaş çeneme değerken yüzüğü parmağımdan çıkartıp cebime koydum. Yüzümdeki yaşı sildikten sonra arkamı dönmüştüm ki kapının açılma sesini duydum.

Korkuyordum, tedirgindim. ''Eylül?'' Babamın sesini duyunca hıçkırarak arkamı döndüm. O an babama koşarak sarılmak istiyordum. Yaralarımı dindirsin istiyordum. Babamın kokusu beni sakinleştirebilirdi. Ama babamı baksırla görünce yerimde duraksadım. O da benim gibi şaşkınca suratıma bakıyordu. Boynuma damlayan yaşla birlikte dudaklarımı aralamıştım ki arkasından gelerek, babamın omuzuna koyduğu eliyle, ''Hakan kimmiş?'' Diye soran Nergis ablayı görmemle; bugün bir kez daha beynimden vurulmuştum.

Üzerinde annemin geceliği vardı.

''Eylül?'' Diyerek dehşetle bana bakan Nergis ablaya, yüzümü acıyla buruşturarak cevap verdim. Beni görmeyi beklemiyorlardı, bu yüzden şaşkındılar. Bende şaşkındım. Onları bu halde göreceğim aklıma bile gelmezdi.

''Siz...'' Dedim, sol elimi başıma götürürken. Annem öleli ne kadar olmuştu ki? Daha bir sene bile olmamıştı ve benim babam annemi hizmetçimiz ile aldatmıştı. Annemin ölüp ölmemesi önemli değildi. Önemli olan o onun hala kocasıydı. Annem babamı hep çok sevmişti. Nergis abla bebekliğimden beri bizimle birlikteydi. Bunu anneme, bize, nasıl yaparlardı?

Gözlerim dolarken geriye doğru bir adım attım. ''Kızım bir dinle. Yemin ederim açıklayabiliriz.'' Babam yarı çıplak bir halde bana doğru giderken geriye doğru ufak adımlar atıyordum. Yüzünde acı çeker bir hal vardı.

❄SESİNDE AŞK VAR❄Where stories live. Discover now