g-29

3K 389 227
                                    

Taehyung'dan

Büyüye başlamışlardı. Chaeyoung onlara yardım ediyordu, ben ve Lalisa ise sadece izliyorduk.

Biraz ara verip tekrardan devam ediyorlardı. Sonuçta zaman değiştirecekledi, basit bir ateş yakma numarası değildi bu.

Tekrardan ara verdiklerinde Jennie yanıma geldi ve başını göğsüme yasladı.

"Taehyung yarısına geldik sayılır."

Saçlarına öpücük kondurdum ve okşadım. Sanırım vedalaşma vaktimiz gelmişti.

Biraz daha köşeye ilerleyip ortamdan uzaklaşmıştık.

"Belki de seni son görüşüm ve son hatırlayışım olacak sevgilim."

"Belki de."

"Kendine her zaman iyi bak ve benim için kendini üzme. Senden tek isteğim mutlu olman. Benim için bir şey yapmak istiyorsan eğer, bunu yap yeter."

Ağlıyordu. Bedeni sarsılmıştı ve elleriyle yüzünü kapatmıştı.

"Vedalar... çok zor Taehyung. Jungkook ve Jimin ile vedalaşmak için fırsatım olmadı ama zaten unutacaklar. Eğer gelirsem ve hatırlarlarsa büyük ihtimal bana sitemde bulunacaklar. Ama olsun, ben onlara bir sürü yemek yapar ve gönüllerini alırım. Her şey için teşekkürler sevgilim."

Gözlerimden yaşların aktığını hissediyordum. Göz çevrem iyice yanmaya başlamıştı. Ellerini ellerimin arasına alıp yüzünden çektim. Alnından, yanaklarından, çenesinden, burnundan ve dudaklarından kısacası yüzünün yer yerini öptüm.

Ardından o, dudaklarımı dudakları ile örtmüştü. Uzun bir öpüşten sonra geri çekildiğimizde tekrardan sımsıkı sarıldık.

Son sarılışımız olabilirdi. Bu beni kahrediyordu. Üzüntüden bedenimin her bir noktasının ağrımaya başladığını duyumsuyordum.

Ayrıldığımızda son kez yüzüme baktı.

"Ayrılamıyorum." Ağlamaklı sesi ile konuşmuştu.

"Seni seviyorum."

Son kez dudağına küçük bir öpücük bıraktım.

"Birden gitmezsem olmayacak. Kendine her zaman iyi bak Jennie. Seni sevdiğimi asla unutma. Seni bekleyeceğim."

"Seni seviyorum Taehyung."

Son kez yaşlarla dolu güzel gözlerine baktıktan sonra arkamı zorlukla döndüm ve mağaranın çıkışına doğru ilerledim.

Hiç böyle bir veda yaşamamıştım. Daha önce hiç bu kadar boşluğa düştüğümü hissetmemiştim.

Bu dünyada her şeyin bir ilki vardı. Ve ben bu acı tecrübeyi sevdiğim kadınla yaşamıştım.

Dışarıda ne kadar bekleyip, derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştığımı bilmiyordum. Fakat sonunda Lalisa yanıma gelmişti.

"Chae sonuna kadar kalacak. Ona kendi arabamın anahtarını verdim. Biz seninkiyle dönelim."

Arabanın anahtarını bir şey demeden ona uzattım. Çünkü ne araba sürecek ne de konuşacak halim vardı. Tamamen bitmiş hissediyordum.

Arabanın olduğu yere vardığımızda yan koltuğa oturdum ve Lalisa'da yerini alıp arabayı çalıştırdı. Sessizce sadece onu düşünerek ağlıyordum.

Lalisa arada umut verici cümleler söyleyerek beni rahatlatmaya çalışıyordu. Eve kadar yolumuz uzundu. Ağlamak için birebirdi. Kalbimdeki yoğun sızıyı kesip atamıyordum.

Bir süre sonra Lalisa hava almam için yolun yarısında arabayı durdurmuştu.

Arabadan inmiştim. O da arkamdan inmişti. Sadece bağırıp çağırmak istiyordum. İçimdeki bu acıyı söküp  atmak istiyordum.

Ağlayışım daha da şiddetlenmişti. Kendimi tutamıyordum. Sinirle ve acıyla bağırdım. Arabanın kaputuna sertçe ellerimle vurdum. Nefes almaya çalışıyordum ama o bile bana batıyordu. Aldığım nefes bir dikenmiş gibi akciğerlerime batıyordu, fazla geliyordu.

Lalisa beni omuzumdan tuttu ve kendisine doğru çevirdi.

"Sakin ol Taehyung. Birazdan unutacaksın. Çok vaktin kalmadığına eminim."

Bu gerçek daha da ağlamama sebep olmuştu. Bir şey demeden arabaya bindim ve Lalisa'nın binip sürmesini bekledim.

Başımı geriye yasladığım an gözlerim kapandı.

Kim Taehyung uykusundan nefes nefese, gözyaşları ile uyandı. Bedeni terlemiş ve başına ağrılar girmişti. Etrafa bakındı. Evinde, kendi yatağında duruyordu. Her şey yerli yerindeydi.

Gözleri hemen bileğine gitti. Bileklik duruyordu. Elleri titreye titreye, dolu gözlerle telefonunu aldı yan taraftan. Ekranını açtı zorlukla ve baktı.

İşte o zaman anlamıştı. Gerçeklikten farkı olmayan bu şeylerin, gördüğü bütün şeylerin aslında rüya olduğunu ekrandaki tarih 16 Nisan'ı gösterdiğinde anlamıştı.

ghost, taennieWhere stories live. Discover now