1

1.2K 141 188
                                    

Osamu kısık sesle küfür etmeye devam ederken Atsumu'nun elindeki pasaportu çekiştirdi. "İşte annem seni bu yüzden sevmiyordu!"

"Annem seni de sevmiyordu ki?!" Atsumu da aynı inatçı sesle ikiz kardeşine laf yetiştirirken çantasını biraz daha kurcaladı. Pasaportu kesinlikle buralarda bir yerde olmalıydı, uçağa bindikleri andan beri lavaboya bile pasaportuyla gitmişti. Karıştırmasına, kaybetmesine imkanı yoktu!

"Adın ne zamandan beri Keiji Akaashi? Aptal!" 

Osamu, pasaport kontrolü için girdikleri sıranın gittikçe ikiliye yaklaştıklarını fark ettiğinde mırıldanarak söylendi. Gerçekten Japonya'dan kaçmaya çalışırlarken sırf aptal kardeşi pasaportunu karıştırdığı için filmlerdeki gibi havalimanında mı yaşamaları gerekecekti? Atsumu, çantasının fermuarını kapatırken hırsla kardeşinin kafasına vurdu. "Hayatımı sadece daha da zorlaştırıyorsun!"

"Pasaportunuzu kontrol edebilir miyim?"

Karşılarındaki kadın akıcı bir İngilizce ile konuşurken Atsumu yutkundu, İngilizce merhaba demekten başka hiçbir şey bilmezdi. Doğduklarından beri işe yarar şeyleri beceren kardeş Osamu'ydu, o değil. Şimdi cevap vermesi için iğneleyici bir ifade ile ona bakan kardeşi ise pasaportunu karıştırdığı için ufak çaplı bir intikam alıyordu ondan. Eğer ana dilinde konuşacak olsa saatlerce bülbül gibi şakırdı, şansını denemeyi düşündü ve kadına Japonca cevap verdi. Kadın ise boş bakışlarını tekrar ikiliye çevirdiğinde Osamu pasaportların karıştığını anlattı ve yardımcı olmalarını istedi. 

Kadın onları bir danışmaya yönlendireli neredeyse üç saat oluyordu ve onlarla aynı uçaktan inen çoğu kişi kontrol noktasından geçmişti bile. Atsumu başını Osamu'nun omzuna yaslarken hafifçe iç çekti. Kaç senedir çektikleri şanssızlığın artık iyi şansa dönmesini istiyordu. 

Atsumu ve Osamu doğduklarında bir yetimhaneye bırakılmışlardı ve ailelerine dair en ufak fikirleri yoktu. Kim, neden onları terk etmişti bilmiyorlardı ama yirmi bir senedir sadece birbirlerine sahiptiler. Amerika'ya da bu yüzden gelmek istemişlerdi, yeni bir hayata başlamak istiyorlardı. Şanslarının, kaderlerinin daha adil olabileceği ve biraz daha mutlu olacakları bir ülkede. 

"Eninde sonunda gelecektir Keiji Akaashi denen adam, ondandır belki pasaportun." 

"Bu şansla mı? Sanmam." Atsumu sarkastik bir sesle gülerken Osamu da iç çekti, yeni yeni sakinleşiyordu. Kolay öfkelenmezdi ama Atsumu'ya bazen gerçekten katlanamıyordu. "En azından pilotlar çekici." 

Osamu, Atsumu'nun izlediği adama dönerken yüzünü buruşturdu. "Nasıl bu kadar sapık olabiliyorsun?"

"Sapık mı? Ben sadece güzel olan şeylerin değerini biliyorum, dikkatli bak her gün takım elbiseli çekici adamlar göremezsin. Gerçi sen ne anlarsın ki?.." Atsumu'nun gözleri siyah kıvırcık saçlarda takılı kalmıştı. "Sanırım filmlerdeki gibi burada yaşamamız gerekecek. Alışmaya başladım şimdiden ama."

"Keiji sensiz hiçbir yere gidemem!" Gece yarısı olmasına rağmen bağıran ve neredeyse ağlayan bir adamla onu sakinleştirmeye çalışan mavi gözlü bir oğlan tüm salonun dikkatini çekmişti. "Beni terk mi ediyorsun?! Beni artık istemediğini söyle yeter!"

Onu sakinleştirmeye çalışan mavi gözlü oğlan hızlıca altın rengi gözlere sahip oğlanın ağzını kapattı. "Saçmalama lütfen, sen daha fazla bekleme diye söyledim. Pasaportumu bulup geleceğim arkandan!"

Bir çift oldukları belliydi, Atsumu hala siyah kıvırcık saçlı pilotu izlerken Osamu da dudaklarını büzdü hafifçe. Bu çift de pasaportlarını mı kaybetmişti? Bir sormakta fayda var diye düşünerek ayaklandı Osamu. Kardeşi ise elindeki pasaportu çekiştirip çiftin olduğu yönün tam tersine, siyah kıvırcık saçlı pilotun olduğu yere adımlamıştı.

𝘭𝘰𝘴𝘵. -𝘴𝘶𝘯𝘢𝘰𝘴𝘢Where stories live. Discover now