3

636 112 85
                                    

Kiyoomi gömleğinin düğmelerini iliklerken konuştu. "Kuzenim ile öğle yemeği yiyeceğiz, gelmek ister misin? Pek konuşkan değildir, sen olursan daha eğlenceli olabilir."

Atsumu yattığı yataktan doğrulup tişörtüne uzanırken bir süre düşündü. Dün geceden beri Kiyoomi ödemişti her şeyi ve uzun süredir boğazından geçmediği kadar güzel yiyecekler, içecekler tüketmişti son yirmi dört saatte. Yine böyle bir lokantaya gideceklerine emindi. "Kardeşimi de çağıralım mı?"

Dün gece Kiyoomi ve Atsumu bir anlaşma yapmışlardı, Kiyoomi buralarda olduğu sürece arada görüşeceklerdi ama aralarında duygusal bir bağ olmayacaktı. Ayrıca Atsumu yalan söylüyordu Kiyoomi'ye, sokakta kaldıklarını ya da kardeşinden başka kimsesi olmadığını söylememişti. Üniversite okumak için buraya geldiklerini, ailesinin gayet iyi ve Japonya'da olduğunu söylemişti. Bu yüzden Kiyoomi, sarışın oğlanın teklifine bir anlam veremedi ama sorun değildi onun için. "İstiyorsan olur."

Osamu, Atsumu onu aradığında başta reddetmişti ama yemeğe olan düşkünlüğü yüzünden inatlaşabilme süresi sadece beş dakikaydı. Atsumu'nun saydığı yemekler karnının guruldamasını sağlamış ve birkaç saatliğine de olsa inadını bıraktırmıştı. Şimdi üçlü güzel bir restoranda Kiyoomi'nin kuzenini bekliyordu.

Rintarou ise uyandığı haliyle adımlıyordu restorana, dağınık saçları ve umursamaz bakışlarıyla.

Osamu, ela gözlü oğlan içeriye girdiğinde onu gören ilk kişiydi ve dünkü tuhaf tanışmalarının aksine bir anlığına nefesinin kesildiğini hissetti. Dün onun bir deli olduğuna yemin edebilirdi ama şu an gördüğü koyu renkli saçlar, ela gözler gerçekten nefesini kesmişti.

"Hey." Rintarou, Kiyoomi'nin yanına otururken Osamu'ya bakmamıştı bile. Atsumu kocaman bir sırıtışla Rintarou ile konuşmak için hazırlanırken ela gözler Atsumu'nun gözlerini neredeyse parçalamıştı. 'Benimle konuşma.'

"Günaydın." Kiyoomi hafifçe Rintarou'ya gülümserken ela gözlü oğlan tabağındaki omletten bir parça alıp homurdandı.

"Neden çağırdın beni?"

"Karnına doğru düzgün bir şeyler girmesi için."

"Zaten giriyor, Kiyoomi."

"Yanmış et ve bozuk sebzelerden mi bahsediyorsun?"

"Misafirlerinin önünde tartışacak mıyız?"

Osamu, Rintarou'yu izlerken sessiz kaldı. Dün tanıştığı oğlan bir deliye benziyordu, bugün tanıştığı ise huysuz bir çocuğa. Neden böyle değişik davrandığını merak etti istemeden.

Atsumu ise görevini yerine getirip konuşmayı yumuşatmayı becermişti. Osamu, Kiyoomi'nin sorularına cevap verirken ela gözler bu sefer onun üzerinde takılmıştı. İkinci defa göz göze geldiklerinde Osamu yine tüylerinin ürperdiğini hissetti. Karşısındaki çocuğun ne diyeceğini kestiremiyordu ve sanki her dediği ile iğnelenebilecekmiş gibi hissediyordu.

"Dün dediklerim hakkında düşündün mü?"

Rintarou'nun konuşması hem Atsumu hem Kiyoomi için şaşırtıcıydı, kısık sesle kurduğu cümle masaya düşmüş bir bomba etkisi yaratmıştı. Osamu cevaplamak için hazırlanırken yine aynı kişilerin gözlerinde 'Dün dediklerim mi?' dercesine bir ifade oluştu.

"Haklı olabilirsin."

Osamu da aynı kısık sesle cevap verirken Rintarou'nun dudaklarındaki somurtma ilk defa az bile olsa kalkmış, ukala bir sırıtış yerleşmişti. Haklıydı tabii ki!

"Ne konuda haklı olabilir? Siz tanışıyor musunuz?" Atsumu konuya atladığında ise Rintarou'nun dudaklarındaki sırıtış yine uçup gitmişti.

𝘭𝘰𝘴𝘵. -𝘴𝘶𝘯𝘢𝘰𝘴𝘢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin