Bölüm 8

107 18 15
                                    

"Harry binmek istemiyorum bu şeye."

"Çok mızmızsın Draco. Hogwarts Expresi'de otobüs gibi bir araç ayrıca onu da mugglelar yaptı. Neyinden korkuyorsun anlamıyorum."

"Aynı şey değiller. Tren büyü ile hareket ediyor. Bu otobüs denilen şeyi ise bir muggle kullanıyor. Güvenmiyorum ben."

"Merlin Draco çok çekilmezsin ben biniyorum gelip gelmemek sana kalmış. Ancak bil diye söylüyorum -cebinden telefonunu çıkarıp ekrana bakar- otobüsün kalkmasına tam 7 dakika var ona göre."

Harry Draco'yu arkasında bırakıp az ötelerindeki otobüse doğru ilerleyip bindi. Arkasında bıraktığı çocuk etrafa -mugglelara- korku dolu gözlerle bakıp Harry Potter'ın peşisıra koşarak otobüse binip ortalardaki yerlerine, Harry'nin yanına oturdu. Aynı zamanda söylenmeyi de unutmuyordu.

"Senden nefret ediyorum Potter. Senden nefret ediyorum Potter. Senden nefret ediyorum Potter."

Harry ise umursamadan önündeki küçük televizyondan kanalları karıştırıyordu. Ardından Loki adlı Marvel Süper Kahraman dizisinde durdu. Draco hala alışamasa da  Harry'nin taktığı kulaklıklardan birini çıkarıp kendine taktı. Ona dönen zümrüt yeşili gözlere ise omuz silkelemek ile yetindi.

"Ne kullanamıyorum şu şeyi."

"Televizyon Draco, televizyon."

"Neyse ne umurumda değil."

Ardından ikisi de diziyi izlemeye devam etti.

***

"Sen cam kenarına geç Draco ben kapı tarafında kalırım."

"Niyeymiş o Harry. Kapıdan giren düşmanları sen mi kovalayacaksın?"

"Uzatma işte geç yatağına."

Draco göz devirmekle yetinip sırtındaki çantayı çıkarıp yatağın ayağına koydu. Biraz sonra ikiside pijamalarını giymiş yatakta uzanıyorlardı. Uyumuyorlardı. Halbuki aşırı uykuları geldiği için, Grangerların evine dinlendikten sonra gitmeye karar vermişlerdi. Hermione'nin, ailesinin hafızasını sildikten sonra onları zoolog olarak gönderdikleri yere varmışlardı. Ancak ikisi de aşırı yorgun hissettikleri için şuan bir pansiyonda kalıyorlardı. Sabah ise Grangerların evine gideceklerdi.

"Potter?" Harry tavana bakmayı sürdürüp cevap verdi.

"Hm?

"Bir şey sormak istiyorum ama çok tepki gösterme. Gerçekten merak ederek soruyorum."

"Pekala."

Draco derin nefes alıp yutkundu. Her ne kadar bu üç ayda kimsenin tahmin bile edemeyeceği kadar iyi anlaşıyor olsalarda şu ana kadar hiç böyle bir konuda konuşmamıştı ikisi.

"Granger nasıl biri yani sizin aranız oldukça iyi bunu okulda görüyordum ama yani onu bulmak için bana vadettiğini şeyler senin için oldukça değerli. Ben anlamıyorum Granger bunu hak edecek ne yapmış olabilir ki. Etrafında onun yerine koyabileceğin bir sürü kişi var ama sen Granger'ın peşinden koşuyorsun. Ben Pansy veya Blaise için bunu yapmazdım. Sana verdiğim bilgiler değerli bile değilken sen bana oldukça değerli şeyler vermeyi teklif ettin."

"Yanılıyorsun." Diye mırıldandı Harry. "Hermione basit biri değil. Kimse onun yerini alamaz. Kimse gözümde onun konumunda olamaz. Yazın ayrı kaldıktan sonra tekrar görüştüğümüzde nasıl sarıldığını bilemezsin. O kadar sıcak sarılıyordu ki arkasında tek art niyet bile bulamazsın. Çok zekiydi, çok güzeldi, oldukça bilgiliydi, güven veriyordu. Tek saniye düşünmeden her şeyimi ona emanet edebilirim. Kendimi bile. Bana değer veriyordu ve bunu iliklerime kadar hissediyordum. Bir keresinde, henüz üçüncü yılımızda hatırlar mısın bilmem Hufflepuff quiddich maçında sahaya ruh emiciler gelmişti. Bende o maçta süpürgeden düşmüştüm, şamarcı söğütde süpürgemi parçalamıştı. Kazadan birkaç gün sonra bir posta gelmişti. Biri bana Ateşoku almıştı ancak isim yazmıyordu. Hermione'de Sirius Black göndermiştir, süpürge lanetlidir diye tutturdu. Sonrada Ateşoku'nu McGonnagal'a götürdü. Üzerinde uğursuzluk büyüsü var mı diye kontrol etmesi için. Uzun süre Ron ve ben Hermione ile konuşmadık. Aramızdan dışladık. Ateşoku'nu geri alınca üzerinde hiç uğursuzluk büyüsü olmadığını öğrenmiştik. Ancak yıl sonunda Ateşoku'nu gerçektende Sirius'un bana aldığını öğrendik." Anıların gün yüzüne çıkması ile yüzünde bir tebessüm belirdi Harry'nin. Draco ise oldukça ilişkilerini kıskanmış olsa da sesini çıkartmayıp dinlemeye devam etti.

"Hermione'ye olan güvenimi fark ettiğim ilk zaman değildi. Sonda olmadı zaten. Olan olaylarda her ne kadar Ron ve onu uzak tutsamda yine de hiç düşünmeden kendilerini ortaya atmaktan vazgeçmiyorlar. Voldemort'a karşı senin önünde bile durdu. Onunla gurur duyuyorum. Savaştan sonra Gelecek Postası'nda bana düşman olan bir kaç kişinin yazdığı yazıları görmüştüm. Hermione olmasa ilk yıl ölmüş olacağımı söylüyorlar. Sadece yanımda Hermione gibi zeki, güvenilir, akıllı biri varken bazı şeyleri tek başına yüklenmek istemiyordum. Tılsım dersinde dersi dinlemek yerine ilk gerçek arkadaşımla vakit geçirmeyi tercih ediyordum. Çünkü bu hissi daha önce yaşamamıştım ve asıl yapmam gerekeni yapan ve bana her konuda yardım eden biri çok yakınımda var. Sanırım birisi ile kan bağının olması gerçekte böyle bir hismiş. Aslına bakarsan oldukça güzel bir hismiş."

Draco son duyduğu cümleler ile içindeki kıskançlık bir anda sönüvermiş ve olduğu yerde hızla doğrulurken yüzündeki şaşkın ifade gün yüzüne çıkmıştı.

"Ne?"


Selamlaar
Kısa oldu biraz biliyorum. Daha fazla bekletmek istemedim şahsen.

Sonda attığım bomba?

Aslında bu bölüm size birkaç sürprizim olacaktı. Ancak yazmaya devam etseydim muhtemelen 3-5 güne ancak bölüm gelirdi. Bekletmek istemedim.

Loki'yi eklemeden olmazdı. Yaklaşık 2 yıldır dizinin çıkmasını bekliyorum. Neyseki haziranın 9'unda gösterime girecek. Tom Hiddleston sevmeyende ne bileyim yani. Marvel severleri buraya alıvereyim.

Otobüs macerasını daha ayrıntılı yazmak isterdim ama başlarda dediğim gibi asıl olaylar Hermione geldikten sonra. Farzedin ki şuan geçmişten kesitler paylaşıyorum.

Okunmalarım çok düşmüş. Üzüldüm bu yüzden. 3-4 gündür 10 tane felan okunmam arttı. Hastaglerde ilk 20 de iken şuan 50'nin üstündeyiz. Üzgünüm o yüzden.

Kitap hakkında ki öneri  ve eleştirilerinizi buraya alayım.

Kontrol etmeden atıyorum. Affedin.

Seviliyorsunuz.

Melek~

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 25, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

DRAMİONE~ SAVAŞTAN SONRAWhere stories live. Discover now