Bölüm 7

27.9K 1.5K 573
                                    

"Anlaşıldı, değil mi?"

Başımı olumlu anlamda sallayıp kuru dudaklarımı ıslattım. "Evet hocam. Yarın okul kıyafetleri ile geleceğim." Beni onayladı ve ellerini masada birleştirdi. "Seni bunun için tek çağırmadım yanıma. Bugün sınıfta yaşanan olaylardan bahseder misin?"

"Ne hakkında hocam?" dedim kaşlarımı kaldırarak. "Sağlığın ile ilgili olan. Tarihi geçmiş bir şey tüketmen ve yemek yememiş olman. Evde bir sorun mu var? Ya da ailen ile ilgili? Rahat ol söylediklerin aramızda kalır."

Derin bir nefes bırakıp eğdim başımı. "Hayır hocam, yemek yemiyordum çünkü aç değildim. İnanın bunun aile veya ev ile bir ilgisi yok."

Ağır ağır salladı başını. "Anladım. Yemeğine dikkat et. Şu an iyisindir umarım?"

Kolumu kaldırıp kaslarımı gösterdim. "Gördüğünüz gibi hocam. Çok iyi, ve kaslıyım." Kendisi de gülmeye başladığında ayağa kalkmıştım.

Ulan bu müdür o kadar da kötü değilmiş...

"Düşünceleriniz için teşekkür ederim hocam. İzninizle." Kapıyı aralayıp boğucu odadan çıktığımda karşıda oturan Yiğit'i görmüştüm. Sanırım beni bekliyordu.

Aceleyle yanına yaklaşıp elbisesinden tuttuğum gibi okul bahçesine sürükledim. Tamam, benden iri ve uzun olabilirdi lakin bu ona büyüklük taslamayacağım manasına da gelmezdi. "Alper ne yapıyorsun lan?"

Sinirle banka oturup yanıma birkaç defa vurdum. Ne söylediğimi anlamış olacak ki seri hareketlerle gülümseyerek oturdu. "Öpüşmek için mi buradayız hayatım?" Ağzına vurmamak için zor tuttum kendimi. Derin bir nefes alıp kaşlarımı çattım. "Niye kavga ettiniz lan?"

Ani çıkışıma karşı ellerini havaya kaldırıp geri çekildi. "Ops, bu çok yüksek bir tondu." Saçlarını karıştırıp "Gelip kulağımda küfürler mırıldanıyor. Kahkaha atıp biraz da babama sövsene, mi diyeyim? Nasıl tutayım kendimi he?" Masum bir şekilde kolumu tutup gülümsedi. "Arkadaşın boşuna kavga etmez, en iyi sen bilirsin..."

Kafam karıştı, Yiğit haklı gibi görünüyor lan!

"Konuşsana, dondun kaldın."

Düşüncelerimden kurtulup sertçe omuzuna vurdum. "Yine de kavga etmeniz saçma!"

Oflayıp arkasına yaslandı ve gözleri ile beni süzdü. "Ya boş ver beni. Senden ne haber? Hayırdır ne diye çağırdı seni ayağına?"

Başımı daha yeni vurduğum omuzuna yaslayıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "İyi misin falan dedi. Sonra da serbest kıyafetlerle gelmemem hakkında uyardı beni."

Alayla gülümsedi. "Oha, babanı aramakla tehdit etmemiş." Biraz durdu daha sonra başımı itip doğruldu. "Ulan mal, ey mal! Biz senle yemek yemedik!"

Şaşkınlıkla Yiğit'i izledim ve başımı tuttum. "Ulan davar, ey davar! Ne bu ani hareketler he?" Karnımı gösterip büyük bir zafer ile gülümsedim. "Ben yedim!"

Tek kaşını kaldırıp parmaklarını karnıma götürüp okşadı. "Oo şişmiş." Başımı salladım ve işaret parmağım ile göğsüne vurdum. "Git ve sen de bir şeyler atıştır."

"Doğru, o sikik yüzünden aç kalmıştım." diye mırıldanıp ayağa kalktı. "Zil çalmadan sınıfta olurum!"

-

Yiğit:

Elimdeki tosttan bir ısırık daha alıp gözlerimi kantindeki diğer masalarda gezdirdim. Mazallah tekrar kavga edebileceğim kişiler karşıma çıkabilirdi.

Stand Up! (GAY) Where stories live. Discover now