-28 part(1)-

3.3K 351 260
                                    




Merhaba, ben geldim ;) Tournesol'le yıldızımız barışabildi sonunda, umarım özlemişsinizdir.

Bu bölümü fazla uzun olacağından iki parta ayırdım.

En son nerede kaldık derseniz; Jeon ailesiyle tanışmaya gidiyorduk ve gittik de, iyi okumalar...

-PART 1-



"Aileni bir cümlede anlatmanı istesem bana ne söylerdin?"

Pekâlâ pekâlâ; bu soru için geç kaldığım gerçeğinden daha çok, şu kısa zamanı en verimli nasıl kullanabilirim diye düşünüyordum zira bulunduğumuz dakikalar Jungkook ve ben, ailesinden birinin kapıyı açmasını bekliyorduk. Bu sabah çok hızlı geçmişti ve ben yakalayamayacak kadar uyuşuktum.

Ona bakmıyordum, bakışlarım hâlâ kapalı olan dış kapıdayken kıkırdadığını işittim. "Muhabbetleri çoğu zaman kötü bir komedi filmi gibi olsa da, hayatım boyunca idolüm olan iki insan olduklarını söyleyebilirim. Kız kardeşim dışında, o kâbus gibidir."

Şaşkınlıkla ona döndüğümde göz göze gelişimiz ve benim omzuna vurmam aynı saniyelerde gerçekleşmişti. "Kız kardeşin mi var?" Diye sordum hayretle, Jungkook'u bir abi olarak hayal etmem de uzun sürmemişti.

"Başka bilmem gereken bir ayrıntı var mı?"

İmalı sözüme yandan bir sırıtışla karşılık verip yalancıktan düşünür gibi yaptığında, göz devirmek istedim. Belki de onu devirmeliydim, itip kaçsam ailesine rezil olur muydum ki?

"Şey, bilmiyorum önemli bir ayrıntı mı ama ikisi de doktor. Yani yemekten sonra birden bire uyuyup kalırlarsa şaşırma, çünkü hâlâ çalışmak için çok istekliler."

Havaya kalkan kaşlarımla birlikte yüzündeki ifadeyi izlediğimde, birkaç saniyelik bakışmamızın ardından
"Branşları ne, ikisi de klinikte mi uzmanlaştılar?" Diye sormuştum merakla. Bu hâlime kısaca gülmüş, "Annem jinekolog, babamsa acil uzmanı. İkisi de tam bir stres topu anlayacağın, uzun vadede çok çekilmiyorlar." Diye alaylı bir cevap vermişti. Bu tavrını umursamadan edindiğim yeni bilgilerin heyecanıyla birlikte hızımı alamamış, sorularımı sıralamaya devam etmiştim. Bunun için son günün son dakikasını beklediğimde inanamıyordum, tanrım kapıdaydık!, ama yoğun tempoda geçen birkaç gün içinde aklımın ucundan bile geçmemişti sorgulamak.

"Doğru söyle Jeon Jungkook, aile baskısıyla mı doktor oldun yoksa?"

Kurduğum cümlenin gerçek olma mümkünatının olmadığının farkındaydım zira kimse istemeden bu kadar başarılı ve ilgili olamazdı. Jungkook ise bu soruma sırıtmış, büyük gözlerinin kısılıp tavşan dişlerinin manzarama girmesine yol açmıştı. Yüzümdeki gülüş bir anlığına donuklaştığında, sadece ve sadece Jungkook'a zumlandığımı biliyordum. Nefes kesiciydi, gittikçe uzamış olan saçlarını her zamankinden farklı olarak aşağıdan bağlamıştı. Üzerinde beyaz detaylar olan siyah gömleğini vücudu o kadar güzel taşıyordu ki, bu kadar güzel oluşuna sadece hayret edebiliyordum. Acaba o bana baktığında neler görüyordu, belki bir gün sorardım.

"'Alakası yok' diye bir cevap vereceğim ama sen çoktan söylediğini unutmuş gibisin."

Çapkın sırıtışı onu izlememden memnun olduğunu bağıran gözlerini gizleyemiyordu, tek kolunu pervaza koyup göz kırptığında hafiften bir kalbim teklemişti fakat çaktırmadan bakışlarımı yukarı çıkartmış, sabır dilenir gibi bir rol kesmiştim. Hâlâ merak ettiğim çok şey vardı ve bizim zamanımız kısıtlıydı, arabada uyumak yerine bunları konuşmayı tercih etmeliydim.

"Kardeşin kaç yaşında peki?"

Sorumu birkaç saniyeliğine havada bırakan Jungkook; açılmayan kapıya garipseyen bir bakış atmış, üst üste birkaç kez daha zile basmıştı. Bunu yaparken can yakıcı görüntüsüne nazaran o kadar komik gözüküyordu ki, sadece bu tezatlığa hayret edebiliyordum.

Tournesol // TaekookWhere stories live. Discover now