10. Bölüm: "Cami"

427 55 62
                                    

Selâmunaleyküm!

Bölümü medyadaki fon müziği eşliğinde okuyabilirsiniz.

Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

🌹 🌹 🌹

Berinay'dan...

Kahvaltımı yapmıştım ve evden çıkmak için hazırlanıyordum. Son olarak defterimi, kalemimi kontrol edip odamdan çıktım.

Telefonum içerideydi. İçeri girip aldım ve kapıya yürüdüm. O sırada annem de arkamdan geldi.

"Allah'a emanet ol kızım."

"Sen de anne. Görüşürüz inşaAllah."

"Görüşürüz, dikkatli ol." demiş ve alnımı öpmüştü.

"Olurum." deyip besmele ile adımımı dışarı attım.

Kızlar kapının önünde duruyorlardı. Selam vermiştim. Onlar da selamımı aldı ve yürümeye başladık.

"Yüzün pek bir solgun Berinay." demişti Almina.

"Bir şey mi oldu Berinay?" diyen bu sefer Mehlika'ydı.

"Bir saniye bir saniye! Karşıdan gelen eniştemiz mi? Okulu yok mu onun acaba?" diyen Hafsa'ya baktım donuk suratımla.

"Berinay, seninki geliyor." diyen Almina'yı dikkate almadan yürümeye başladım.

Bir kez olsun karşıdan gelen Muhammed'e bakmadım. Başım eğik bir şekilde geçtim yanından.

Fark etmiştim. Bana bakmıştı. Ama umurumda değildi. Artık hiçbir şekilde bağımız yoktu. Sonuçta yine haramdı bana.

Kızlar koşarak geldi arkamdan.

"Berinay! Niye durmadın kızım? Ayrıca o senin sözlün, farkında mısın?" diye nefes nefese konuşan Hafsa'ydı.

"Evet ya. Bir kez olsun kafanı kaldırıp bakmadın çocuğa. Neler oluyor?" Mehlika da durmuyordu tabii.

"Suratının solgun olmasının nedeni ile Muhammed'e bakmamanın nedeni aynı olabilir mi?" diye şaşkın ve meraklı bir şekilde konuştu Almina.

"Kızlar! Yeter artık!" dedim bıkkınlık içinde. Sinirle yürüyordum.

"Berinay, artık bir şeyi de saklama! Olan biten ne varsa anlat işte!" diye azarladı beni Hafsa.

"Ayrıldık!" diye yüksek sesle konuşarak durdum ve kızlara baktım. Hepsinin ağzı açık kalmıştı.

"N-Ne demek o ya?!" diye aynı zamanda konuştular.

"Dün geldi ve benden ayrılmak istediğini söyledi. Rahatladınız mı?" dedim sakinleşmeye çalışarak.

"Ama neden?" diye anlamazca sordu Hafsa.

"Kendisine bile doğru düzgün bakamıyormuş ve bir başkasının sorumluluğunu üstlenmeye cesareti yokmuş. Bunu söyledi." dedim gözlerim dolarak.

"Ben buna inanmıyorum açıkçası." demişti Almina.

"Ben de. Muhammed kadar sorumluluğunu bilen kişi yoktur bence. Başka bir şey var bu işte." diyen Mehlika'ya baktım dolu gözlerle.

"Neyse ne. Okula geç kalıyoruz." deyip yürümeye devam ettim.

Beni yarım bırakıp gitmişti Muhammed. Çok kırgınım ona. Hem de çok... Ayrıca kızamıyorum da.

Beni ne hâle ittin sen Muhammed?

*
Okula gelmiştik. Herkes yine bana bakıyordu. Ne vardı yani? O gün iyi ki almış beni kucağına (!) Size de iyi dedikodu çıktı!

VAVEYLÂ | Devam Edecek...Where stories live. Discover now