TEMİZLİK

7.2K 815 148
                                    

Burcu'nun telefonu ile işler biraz yoluna girmişti girmesine ama ben o kadar da emin değildim. Yani boşanmak değil ama bir müddet ayrı yaşamak istiyordum. İstediğim fırsat gezgin overlokçu misali ayağıma geldi.

Halamla İlyas Abi çıkmış ve kafaca anlaşmışlardı. Babama, İlyas Abinin niyetinden bahsetmiş, babam da bari bir yüzük takın da gideceksen de öyle git demiş.

Ben de bunu bahane edip, küçük bir çanta hazırlayıp, eve gittim. Piyangodan çıkan nişanımız vardı ve kısa sürede hazırlanmamız lazımdı.

Önce itiraz etti, sonra kavga etti, sonra sessizce kabullendi. Yaptığından çok pişmandı ama bu yaptığı hatayı geri almasını sağlamıyordu.

— Eve döneceksin değil mi?, diye sordu ben kapıdan çıkarken.

— İnşallah, dedim sadece.

— Bari arabanla git, dedi boynunu bükerek.

— Gerek yok. Biraz yürümek ve hava almak istiyorum, dedim başımı dikleştirip.

— Seni seviyorum, dedi gözlerimin içine bakarak. Kalbim yine titredi. Nefesim kesildi. Meşhur kelebekler halaya kalktı ama cevap vermedim. İnadım bir kere tutmuştu, geri adım hayatta atmazdım. Başımı salladım ve kapıdan çıktım.

Bahçe kapısında Behiye'yle karşılaştım. Çantamı görünce üzüntüyle;

— Yasemin Hanım, yapmayın. Onlar için evliliğinize, Ferzan Beye kıymayın. Ferzan Bey yıllardır ilk defa mutlu, bu mutluluğu ondan almayın, dedi elimi tutup, yalvararak.

— Behiye, ben bir kaç gün babamlara gidiyorum. Halamın nişanı var. Buralar sana emanet. Dönünce görüşürüz, dedim elimi çekerken.

— Dönecekseniz! Tamam merak etmeyin, buralar bende, dedi ve beni uğurladı.

Halamın tüüm itirazlarına rağmen, baya baya nişan yapacaktık. Türkan, Tuvana ve Banu Teyzeyle beraber alışverişe çıktık. Bildiğiniz nişan alışverişi.

Son birkaç gündür yaşadıklarımı beynimin derinliklerine gömüp, yaşadığım keyifli anların tadını çıkarttım. Kıyafet, makyaj malzemesi, ayakkabı, çanta aklınıza ne gelirse. Hatta iç çamaşır bile aldık. Aslında hepsinin parasını kendi ödedi.

İlyas Abi Banu Teyzeye kredi kartını vermiş, "Bununla neye ihtiyaç varsa alın, Ülkü'nün elini cebine attırmayın", demiş ama halam zinhar kabul etmedi. Yıllardır biriktirip, zor gününde abisine gönderdiklerini, ilk defa kendisi için harcadı.

Alışveriş boyunca Tuvana ve benim yaptığımız suluklara Türkan engel olmaya çalışsa da başarılı olamadı en sonunda o da o şen kahkahasıyla bize katıldı.

Nişandan bir gün önce temizlik yaptık. Abim camları sildi. Ee ne yapalım, bir işin ucundan tutması lazımdı, ona camlar çıktı.

— Ya kızım bari akşam silseydim. Konu komşuya rezil ediyorsunuz beni, diye camdan içeri bağırınıyordu.

— Abii duyamıyorum, süpürgenin sesi çok yüksek, diye ben ona bağırınıyordum.

— Ah ulan ah beni vuran o kör kurşun! Ulan senin yüzünden düştüğümüz hallere bak!, bu sırada aşağıdan bağıran Fatma Teyzenin sesini duydum.

— Oğlum Yalçın birgün bize de gelsene, artık eskisi gibi silemiyorum şu camları, belim ağrıyor, dedi neşeli bir sesle.

— Oldu Fatma Abla gelirim ben gelirim, dedi dişlerinin arasından. Sonrada bana dönüp;

— Sizin yüzünüzden gündeliğe başlayacağım. Hale bak. Hoş bunlar para da vermez üzerine para alırlar, dedi ve "Yazıklar olsun, yazıklar olsun, kaderin böylesine yazıklar olsuuun", diye şarkıya giriş yaptı. O bet sesiyle bağıra bağıra "Batsın bu dünya"yı söylüyordu ama sesi resmen kulaklarımı tırmalıyordu.

KAÇAK GELİN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin