SELANİK

15K 1K 240
                                    

Sabah yatakta öylece yatıp, kamaranın tavanında denizin ve güneşin yansımasını seyrettim. İçimden de bizi bir araya getiren kadere sövdüm.

Bu adam hayatta bana bakmazdı ki. Yakışıklı olduğunun farkında, standartları oldukça yüksek bir adamdı Ferzan Bey. Ben ise standartlarının çok altındaydım. Boyum uzun sayılabilir ama hafif balık etli ve dolgun vücut hatlarım, dün akşam Burcu Hanımın vücudu ile karşılaştırıldığında baya baya tombikti işte. Yüzüm güzeldi ama asla kadınsı bir çekiciliğe sahip olmamıştım. Olmayacak duaya "Amin" demenin bir faydası yoktu.

Bu yakışıklı adamı, olabildiğince "Ferzan Bey" olarak görmeliydim. Çalışan, patron mesafesini çok iyi korumalıydım. Asla ama asla rüzgarına kapılmamak için tüm kötü huylarını beynime kazıyıp, iyileri unutmalıydım.

Öyle veya böyle, o karısını aldatmıştı. Benim için büyük kusurlardan birisiydi bu. Üstüne üstlük başka bir kadına aşık olmuştu, bu daha da büyük bir kabahatti ve her ne olursa olsun onu kötü bir adam yapardı. Bundan sonra da aldatmayacağının garantisi yoktu.

Sevmediğimi anladığım adam beni aldatınca bile canım nasıl da yanmıştı, kalbim acımıştı.  Bir de sevdiğim adam beni aldatsa, kendime gelmem mümkün olmazdı herhalde. Üstelik, ben de kağıt üstünde de olsa evliydim. Bunların hepsi kalbimi değil ama beynimi yerinde tutmak için yeterli olmalıydı.

Daha fazla düşünmemek adına, yavaşça yataktan kalktım. Yüzümü yıkadım, üzerimi değiştirdim ve kahvaltıyı hazırlamak üzere mutfağa geçtim. O sırada Ferzan Bey elleri kolları dolu mutfağa girdi.

— Günaydın Ferzan Bey erkencisiniz, dedim torbaları başımla işaret ederek.

— Günaydın. Yola çıkmadan son bir kez daha markete uğradım. Bundan sonra uzun bir süre kıyıya yanaşmayı düşünmüyorum. Burcu ile seni bir daha karşı karşıya getirmek istemiyorum. Burcu haklı olarak seni gerdi, dedi elindekileri tezgaha bırakırken.

— Benim için programınızı lütfen değiştirmeyin. Ben...

— Bak kahvaltımızı edelim, yola çıkmadan seninle ciddi ciddi konuşmak istiyorum. Burcuyla bizi yargıladığının farkındayım. Beni bir kere dinle sonra yargıla lütfen. Son kez evliliğimi anlatacağım ve bir daha açılmamak üzere konuyu kapatacağım, dedi üzgün bir tavırla.

— Estağfurullah Ferzan Bey bana bir şey anlatmanıza gerek yok...

— Yasemin gözünde tam bir gavata döndüm ve bu beni rahatsız ediyor. Kahvaltımızı edelim, kahve içerken konuşalım, dedi ve ellerini yıkayıp, aldıklarını yerleştirmeye başladı. Ben de omzumu silkip, kahvaltı için omlet yapmaya devam ettim. Her zamanki gibi sessizlik içinde yemeğimizi yedik, sofrayı topladık. Hava çok ısındığı için içeri girdik. Kapıyı kapattı, klimayı açtı. Beni karşısına oturtturdu.

— Bak Yasemin, bizim oralarda boşanmak hoş karşılanmaz. Hele hele dul kadına hiç iyi gözle bakılmaz. O yüzden ben karımdan ayrılmayı hiç düşünemedim. Her ne kadar sevmesem de sanırım bilinçaltımda, boşanmamız sonucunda onun yaşayacakları vardı. Farkında olmadan, kendimi ondan sorumlu tutuyordum.
Benim yanımda istediği gibi giyinip, isteği gibi hareket ediyordu. Ben hiçbir şeyine karışmıyor, onu kısıtlamıyordum. Kısaca rahatı yerindeydi. Boşandığımız taktirde tüm özgürlükleri elinden alınacak, belki bir odaya mahkum edilecek, belki de daha büyük bir ceza verilecekti.
Tamam biz boşanınca babası kızını geri aldı ama bir yere kadar. Bak ilk talibine kadını verdi bile.
Bizim Burcu ile yaşadıklarımız hoş değildi ama işte haklıyken haksız duruma düştük ikimizde. Meryem aldattı mı bilmiyorum, evet dedi ama bence öyle bir şey yoktu. Belki de dediğin gibi beni cezalandırmak için söyledi.
Meryem çok hırçındı, çok sert bir yapısı vardı ama sonuçta biz birlikte büyüdük. Biraz önce de dediğim gibi tamamen onu koruma içgüdüsüyle hareket ettim. Anlaşamayan abi kardeş gibi düşün bizi. Yıllar içerisinde odalarımızda ayrılınca kardeş gibi olmasak da karı koca gibi de değildik işte.
Bunları anlatarak, kendimi aklamak, yaptığımızı doğru olarak göstermek gibi bir niyetim yok. Yaptığımın yanlışlığının farkındayım ama yaşadığım hayatta yanlışlarla doludu işte.
Küçücük yaşta "Aşk diye bir şey yok" deyip ailemin bulduğu kızla evlenerek yaptım en büyük hatayı. Evet görücü usulü evlenip, eşine aşık olan bir sürü insan var ama olamayıp, mutsuz olan da bir o kadar da insan var. Ben mutsuz olanlardan oldum, yapacak bir şey yok.
Kendi hatama eşimi sürüklediğim için onu da bırakamadım işte. Memlekete dönünce adı dula çıkmasın, başı yanmasın, rahatı bozulmasın, dedim ama hata ettiğimi şimdi daha iyi anlıyorum...

KAÇAK GELİN (TAMAMLANDI)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant