11.bölüm - Umut Işığı

258 24 6
                                    

Motorlarına atlayıp otelden son sürat ayrılırlarken uzaktan yankılanan polis sirenlerini duyabiliyorlardı. Planları şehirden olabildiğince uzaklaşmaktı ama yola düştükten birkaç dakika sonra yağmaya başlayan yağmur yüzünden otelden uzaklaşabilmek bile epey zor olmuştu. Ara sokaklarda kaybolmaya çalışırlarken siren sesleri yağmurun asfaltı döven sesiyle karışıyordu ve bazen polis arabalarının mavi-kırmızı ışıkları sanki onları takip ediyormuş gibi hissediyorlardı. Gerginlik tüm damarlarında dolaşırken Gulf yağmurun da sürüşünü zorlaştırması nedeniyle, yola daha fazla devam edemeyeceğini biliyordu.

Evlerin biraz daha seyrek olduğu bir mahallede hızını yavaşlattı ve zar zor ayakta duran, kapısı yarısına kadar kırık bir araba garajına girmek zorunda kaldı. El yapımı eski tip bir garajdı ve çatısındaki çürük tahtaların arasından su sızdırıyordu ama yağmur kesilene kadar sığınak olarak kullanılabilecek durumdaydı.

Tüm şehir, gökyüzünü kaplayan kara bulutlar yüzünden griye dönmüştü ve Mew eski garajın kuru kalan bir köşesinde ıslak kıyafetleri içinde titrerken havanın bile onlarla alay ettiğini düşünüyordu. Bebek de sürüş esnasında biraz ıslanmıştı ama garaja girdiklerinde hemen üstünü değiştirip onu iki kat battaniyeye sarmışlardı. Şimdi ise tüm kargaşaya rağmen uykusundan ödün vermiyordu.

Arada bir çakan şimşekler ile etraf aydınlanıyordu ve polis sirenlerinin çok uzaktan gelen sesleri gök gürültülerine karışıyordu. Gulf, Mew'in yanına sokulmuştu ve sıcaklıklarını paylaşmaya çalışıyorlardı. Mew, çocuğun ıslak kıyafetleri ve tüm şehri inleten gök gürültüleri yüzünden titrediğini hissedebiliyordu.

Yağmur biraz şiddetini azaltır diye umuyorlardı ama sanki gökyüzü onlara sinirliymiş gibi her geçen dakika daha gürültülü olmaya başlamıştı. Yıkık dökük garajın bir köşesinde dip dibe oturmuşlardı ve kırık çatıdan damlayıp ayaklarının altında birikmeye başlayan yağmur suyuna boş gözlerle bakıyorlardı.

Biraz sonra garaj aydınlandı. Tam üstlerine doğru tutulmuş ışık kümesi yüzünden geçici bir körlükle gözlerini kıstılar. Ön kaportasındaki boyaları soyulmuş eski bir kamyonet garajın girişinde durmuştu ve farlardan yansıyan ışık yüzünden şoförü görmek imkansızdı.

Akıllarına hemen enselendikleri geldi ve ikisi de korkuyla oturdukları yerde daha çok titrerken, birilerinin onları yaka paça tutup arabaya bindirmesini ya da kafalarına dayanan silahları görmeyi bekliyorlardı. Ama şoför arabadan yavaşça inip garajın içine doğru adımladığında karşılarındaki kişi tahmin ettiklerinden çok uzaktı.

Saçları neredeyse tamamiyle beyaz olan ufak tefek yaşlı bir kadın temkinli adımlarla onlara biraz yaklaştı. Yüzündeki sorgulayıcı ve endişeli ifade artık daha rahat görülebiliyordu. Gözleri önce birbirlerine sokulmuş titreyen adamlara takıldı. Daha sonra Mew'in sıkı sıkı göğsüne yasladığı minik battaniye yumağı dikkatini çekti. Yumak sızlanan mırıltılar çıkarmaya başladığında kadının bakışları yumuşadı ve davetsiz misafirlerine ufak bir gülümseme sundu.

Harabe garajın birkaç metre arkasındaki evde, şimdi de gıcırdayan kanepede oturmuş ısınmaya çalışıyorlardı. Evin de garajdan pek bir farkı olduğu söylenemezdi. Duvarlarda çatlaklar, tavanda göçükler ve bir de tüm eve sinmiş ağır bir rutubet kokusu vardı. Mobilyalar eskiydi ve dikkatli bakılırsa üstlerindeki hafif toz tabakası rahatlıkla görülebilirdi. Ama en azından içerisi sıcaktı.

Bebek ısıtıcıya yakın bir koltukta hiçbir şeyden habersiz, battaniyelerine sarılmış halde uykusuna devam ediyordu. Yaşlı kadın, Mew ve Gulf için de birer battaniye vermişti ve ikili ciltlerini kaşındıran yün battaniyelerin altında biraz daha iyi hissediyorlardı.

Stolen BabyWhere stories live. Discover now