Zaman Yolculuğu

972 34 49
                                    

Salih'in en son hatırladığı şey yaralı olduğu ve güvenli evde Saadet ile yan yana uyuyakaldığıydı. Ama gözlerini açtığında karısının yanında değildi. Yatakta bile değildi. Ayaktaydı ve bir sokağın ortasındaydı. İki tarafında da iki kalabalık vardı. Birbirlerine koşmak üzere olan grup bir anda karşılarında Salih'i görmeleriyle durmuşlardı.

Salih kaşlarını çattı. "Noluyo lan?" Sağına baktığında Yamaç'ı görmüştü. "Yamaç? Oğlum ben baygınken buraya mı geldik? Şahram'la Amca'ya ne oldu?" Yamaç "Şahram..?" deyip "Sen... ne oluyor be? Sahibinin yeni bir oyunu mu bu da Vartolu?" Salih elini göğsüne koyup "Vartolu?" dedi. "Abiye ne oldu lan? İşine gelince tabi, değil mi?"

Ama Yamaç o sözleri Salih'e söylememişti. Vartolu'ya söylemişti. Salih'in solunda kalan adam "Bilmiyorum Yamaç. Ama hoşuma gitmedi." dedi. "Kardeş? Sen kimsin? Ve bu kadar benzemen şart mı bana..?" Salih soluna dönünce geriledi istemsizce. Karşısında gördüğü adam kendisiydi. Ya da daha genç versiyonu... Salih gözlerini kırpıştırıp iki tarafa bir daha baktı. Gördüğü yüzlerle şaşkınlığını gizlemedi. "Lan? Muhittin Abi? Remzi? Hayattasınız."

Yamaç yüzünü buruşturup "O ne demek lan?" dedi. "Ayrıca sen kimsin?" Salih etrafına bakınırken gördüğü, daha doğrusu göremediği, şeyle kalakaldı. Muhittin Abi'nin berberinin üstündeki duvarda Çukur işareti yoktu. Salih derin bir nefes alıp titreyerek verdi ve "Hangi yıldayız lan biz?" dedi. Vartolu "2018?" deyince Salih güldü. "Şaka. Şaka, o zaman siz... yani biz... hassiktir."

Yamaç "Sen..." derken Salih elini salladı. "Evet. Zaman yolculuğu gibi bir şey yaptım sanırım. Hassiktir. Tiplere bak, bebekmişiz lan. Gözümüzde hala yaşamak için umut var, oha." Vartolu anlamayarak ona bakarken Salih gülmeye devam ediyordu. "Lan herkes hayatta o zaman. Kahraman dışında tabi ama... oha."

"Neyse, siz neyin kavgasındasınız gene?" Yamaç başını iki yana sallayıp "Bizi siktir et. Sen şimdi... zaman yolculuğu mu yaptın?" dedi. "Nasıl oldu o?" Salih omzunu silkti. "Bilmiyorum ki. Yaralıydım. Karımla uyuyordum. Sonra uyandım ve hop buradayım." Vartolu ona yaklaşıp "Karın?" dedi. Salih ona sırıtıp "Tabi lan. Evlendik, çoluk çocuğa karıştık." dedi. Vartolu istemsizce gülümsedi. Salih etrafına bakıp "Haaa, bu Saadet'i evlendireceksiniz diye ettiğimiz kavga değil mi? Tabi sen Sena'ya uyuşturucu verdiğimi de sanıyordun. Ki ben yapmadım onu. Remzi yaptı." dedi.

Vartolu Yamaç'a baktı. "Gördün mü Rakenrolcu! Ben yapmadım demiştim." Salih başını salladı. "Evet Yamaç sen de. Tamam sen buna gıcıklı yapıyorsun da biz Sena'yı önemsiyoruz." Yamaç "Neden sana inanayım ki? Sana güvenmiyorum." dedi. Salih gözlerini kaçırdı. Bu dönemi hiç sevmiyordu. Yamaç'la ayrı olduğu zamanları sevmiyordu. "Hayır Yamaç, sen Vartolu'ya güvenmiyorsun. Ben Salih'im. Salih abin."

Yamaç başını iki yana salladı. "Sana abi dersem..." Salih sözlerini tamamladı. "Yedi sülaleni kainat siksin. Tamam Yamaç. Ama benim zamanımda gerçek bu. Bana abi dedin sen." Yamaç inanmayarak başını iki yana sallarken İdris kahveden çıkmıştı. Salih onu görünce içindeki hıçkırma isteğini bastırdı. "Baba..." Vartolu kaşlarını çatıp Salih'e baktı. İdris ise üçlüye bakıyordu. "Ne oluyor lan burada?"

***

Salih çayını karıştırırken Vartolu, Emmi, Paşa, İdris, Yamaç ve Selim onu izliyorlardı. Vartolu dayanamayıp "Saçlarında beyazlar var. Yedi yılda saçlarım mı beyazladı?" dedi. Salih ona bakıp "Yaramı deşme lan." dedi. "Ama evet. Bu devirde Koçovalı olmak kadar yorucu bir iş yok. Hele bir de Yamaç'ın ceremesini çekmek. İki dakikada bir Cumali ile kavga etmek... insanı yoruyor." Paşa kaşlarını kaldırıp "Cumali ile tanıştın yani." deyince Salih ona bakıp sertçe "Ben seninle konuşmuyorum kötü vezir." dedi. Vartolu gülümseyip "Bazı şeyler asla değişmiyor ha?" dedi.

Çukur One ShotsDove le storie prendono vita. Scoprilo ora