11.Bölüm - HER KATİLİN KORKTUĞU DEDEKTİF VİCDANIDIR

107 40 0
                                    

HER KATİLİN KORKTUĞU DEDEKTİF VİCDANIDIR.

Yorgev'in yanından ayrılıp, şuan tam olarak nereye gittiğimi bilmeden, yavaş bir şekilde geçici arabamı kullanıyordum. Mektubumda ki görevlerimin, neredeyse büyük bir bölümünü yerine getirmiştim. Gelecekte yapmam gereken ilk görev, 13 haziran gecesi İvan'ı aramaktı. Elbette telefonunu açamayacaktı. Bende mesaj atacaktım, sonrasın da pek fazla bir işim kalmıyordu. 18 haziran sabahı, Murat'ın evine yakın olmalıydım sadece. Mektubumdan bağımsız, Vladimir'in bedeninde ne yapabilirim diye düşünmeye başladım ve aklıma harika bir fikir gelmişti. Murat'ın evinin sokağında, ev kiralayıp etrafı gözetlemeye kadar verdim. Philip'in bahsettiği şirketin, Murat'a hazırladığı suikastte bilmediğim veya kaçırdığım bir nokta varsa, belki onu fark edebilirdim bu sayede. Özellikle 8,15 suikastin de, şirket elemanını öldürdükten hemen sonra Vladimir, Philip'e ve Murat'a bakarak neden eliyle iki işareti yapmıştı? Gerçekten çok ince bir detayı yakaladığımı fark ettim. Hatta İvan'ın bedenindeyken sıcak duşun altında, iki evin birisi güvenli, diğeri yem tarzında ürettiğim teoriyle bile bağlantılı olabilirdi. Daha da detaya inmek gerekirse, Vladimir o hareketi, avukata yapmış olmalıydı. Çünkü şuana kadar tuhaf dünyam hakkında en çok bilgi sahibi olduğunu düşündüğüm karakterim, Philip gibi görünüyordu. Fakat avukatın tamda işareti yaparken, Murat'ın omzuna dokunup, Vlad'a bak demesi özellikle Murat'ın bilmesi gereken bir şeyde olabileceğini gösteriyordu.

Aracımı Murat'ın evine doğru yönlendirerek hızlanmaya başladım. Bir an önce o bölgeden ev ayarlayıp, bölgeyi kontrol altına almalıydım. Çünkü yakaladığım harika detaylardan bir diğeri ise, şirketin sadece Murat'ın evini bildiğiydi. Zaten bu yüzden suikast girişimi ona yapılıyordu. Hızlıca Murat'ın evinin bölgesine gelmiştim. Arabadan inmeden blazer yaka ceketimi çıkartıp, arka koltuğa attım ve emniyet kemerini çözüp arka koltuğuma doğru uzanarak valizimi açtım. Kapüşonlu montlardan bir tanesini çıkarıp giyindim. Vladimir sonuçta ünlü bir mafyaydı. Elbette Türkiye'de, Rusya'da olduğu kadar ünlü olmasa da, bu bedendeyken gizlenmeye dikkat etmeliydim. Özellikle arkandakine dikkat et diye net bir uyarı almışken.

Murat'ın evinin tam karşı çaprazında, telefonumdan interneti kullanarak kiralık bir ev bulmuştum. Evin sahibini telefonla arayıp, evin önünde beklediğimi ve bir an önce eve yerleşmek istediğimi söyledim. Yarım saat kadar sonra genç bir adam geldi. Bende arabamdan indim. Esmer yüzlü, minyon burunlu, siyah gözlü ve tel tel siyah saçları, alnının üzerine düşüyordu. Kahverengi keten pantolonuyla, kahverengi ceketini takım olarak kullanıyordu, içine ise alelacele evden çıktığını gösteren, absürt bir renkte (maviye benziyor, ama tam olarak mavi değil) gömlek giymişti. Adamı incelemeyi bırakıp, evi kiralamak istediğimde bana sözleşmeden bahsetti. "Evde sadece bir hafta kalacağım, bunun hepsi yeterli olur mu?" Cebimde kalan, son bin rubleyi adama verdim. "Ama bu, Rus parası beyefendi," dedi, biraz korku içerisinde. Vladimir'in, adamı korkuttuğu arabadan indiğim andan beri belli oluyordu. Yüzümü daha da ciddi bir hale getirip, bir kaç adım adama yaklaştım. "Sonuç olarak, para değil mi?" Adam belki de altına yapmak üzereydi, bundan emin değilim ama Vladimir'e cevap bile veremedi. Sadece kafasını aşağı yukarı sallayıp, elindeki anahtarı uzattı. "Sadece bir hafta kalacağım ve bir hafta sonra kaybolacağım, tamam mı bir sorun istemiyorum."

"Elbette beyefendi, nasıl isterseniz," dedi ve hızlı adımlarla arkasını dönüp uzaklaştı. Arabama doğru yönelip arka koltuktaki valizi çıkardım. Kiralık evime girip, valizimi asansöre taşıdım. Şuan ki geçici evim, Murat'ın evinin tam karşı çaprazında sekizinci kattaydı. İçeriye girip ilk olarak yaptığım şey, valizi salonun orta yerine bırakıp, Murat'ın sokağına bakan pencerenin perdesini hafif aralayıp, sokağa bakmak oldu. Orta yere bıraktığım valizimi tekrar elime alıp, yatak odasını aramaya başladım. Karşı sağımdaki kapı, yatak odasına açılıyordu. Valizimi yatak odasındaki dolabın yanına kadar sürüyüp, üzerimde ki kalın montu çıkarttım. Yatağın yanındaki küçük aynalı masanın başındaki sandalyeye astım ve kendimi direk yatağa attım. En son ki molamı, Bulgaristan'da, Türkiye sınırına yaklaştığımda kullanmıştım. Oradan sonra hiç durmadan, görevlerimi yapmak için ayakta kalmıştım. Gözlerim uykusuzluktan acımaya başlıyordu. Bende daha fazla dayanacak gibi değildim zaten, üzerime ince yatak örtüsünü çekip uyumaya başladım.

İNSAN OLMANIN ACZİYETİ Where stories live. Discover now